Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın: “Bir kafa hayatımızdan dini çıkartmak istiyor. Bir kafa da dinimizden hayatı çıkartma beşinde!”

Açayım, ülkemde doğduğumuzdan beri dini değerlerimizle mücadele den bir gurup var ve bu gurup gelişmenin önündeki en büyük engelin (haşa) İslam olduğunu savunuyor. Yani ezanla, tesettürle uğraşıp duruyorlar.

Bir gurup da var ki onlar İslam’ı savunduklarını söylerken, yüce dinimizi hayatın dışına bilerek veya bilmeyerek küreleyip, dini sadece namaz veya oruçtan ibaret olduğunu zannediyor. Hatta kıyafeti, sakala indirgeyenler bile var.

Hocamız Kadir Gecesinden bir örnek vererek bu gurup için, o gece Kur’anı anlamak, okuma seferberliği yapmak, tefekkür ederek günümüz sorunlarına çözümler ortaya koymak yerine, hatta(bana göre) yeni buluşları tanıtmak yerine, mevlit okuyarak, sakalı şerif çıkartarak, tesbih namazı kılarak, İslam’ın ibadet boyutunun bir tarafını yani ilme verdiği önem ihmal ediliyoruz.

Hani benim yetkim olsa, camilerin alt kısımlarını külliye yapar, buralarda bilimsel gelişmelerin tartışıldığı nezih ilim mekanları haline getirdim, en azından kütüphane yapar. Hocalarla gençliği burada buluştururdum.

Neyse biz konumuza dönelim. Bir lokma bir hırsa meselesini hep biliriz, bende gençliğimde zikir meclislerinde çok bulundum. O meclisleri çok da önemsiyorum. Ancak, okuduğum Kur’an anlamadan, zikirlerde ne söylediğimi bilmeden bunların niçin yapıldığını, ne anlama geldiğini, ruhuma ve aklıma ne kattığının şuurunda olmadığımız içinde giderek uzaklaştım.

İslam bir lokma bir hırka demez, Müslüman güçlü olmalıdır, çünkü şeytan ve şeytaniler sadece güçten anlarlar, gücü savunurlar.

Geldiğimiz noktaya dikkatle bakarsanız, ne demek istediğimizi daha iyi anlarsınız. Yani İslam’ı parça parça olarak değerlendirmek yanlıştır. İslam’ı bir kür olarak ele almak gerekir. Yani Kur’anın  bir ayetine çakılıp kalmak, bir anlamda insanları yanlış düşünceye sevk eder. Eğer sadece bir ayete takılıp kalarak hareket etmek mümkün olsa idi, o zaman peygambere gerek kalmazdı!

Müslüman biyoloji, tıp, matematik, astronomi, psikoloji yani bütün ilimleri bilmek, askeri ve ekonomik açıdan güçlü olmak durumundadır.

Bunu sağlayacak ise devlettir.

Bakınız geçtiğimiz günlerde ABD’li bilim insanları 81 ilimizde ayrı ayrı 4000 kişinin genlerini ölçtü ve ülkemizden ayrıldılar.

Bunlar babasının hayrına bu işi yapmadılar. Hadi rahmani bakalım, tıp alanında hastaları tedavi edecekler, yeni ilaçlar üretecekler. Peki bunları bedava mı yapacaklar. Neden kendi genimizi kendi bilim insanlarımız ölçmüyor. Neden ABD’ye genlerimizi emanet ettik? Ben sorguluyorum ve bu işin içinde bir bit yeniği olduğunu düşünüyorum.

Tam bu aşamada İ. Hakkı Aydın hocamızın tespitine dikkat çekmek istiyorum: “Genlerde toplumların, ırkların, insanların hangi hastalığa daha eğilimli olduklarını tespit ettikten sonra, o toplumu bir anda yok etmek çok kolaydır. Bu zor bir iş değil!” (s.116)  İşe birde bu taraftan bakalım, biz gitsek ABD’li vatandaşların genlerini bize inceletirler mi?

BİZ MESHEP AYRIMCILIĞI İLE UĞRAŞIRKEN, ONLAR GEN TEKNOLOJİSİNDE ÇIĞIR AÇTILAR

Hocamız Beyin Sizsiniz kitabında (s.177) “Kur’an-ın tefsirinde ve tercümesinde, neden düşünmüyorsunuz, neden akletmiyorsunuz, neden zikretmiyorsunuz!” der. Kelimeleri bir başka şekilde yorumlayan var mı? Mesela Fatır Suresi 13. Ayette: “Çekirdeğin zarına dokunmayın” buyrulur.

Ben okurken diyorum ki, Allah Allah, bu çekirdek nedir? Acaba kabuk çekirdeği midir?

Biz bunu kabuk çekirdeği olarak algılamışız. Ama bir hücrenin içerisinin çekirdeği olabileceğini araştırmamışız. Metrelerce DNA’yı Allah’ın ortaya  paketleyip sıkıştırdığını o çekirdeğin zarına dokunduğun zaman bir takım değişiklikler  olabileceğini, hücrenin stoplazması içerisinde olan mitokondriyal veyahut  da emdoplazmik retikulum apatlarına dokunulacağını mi ifade ediyor, bunu kimse araştırmıyor.

Bir de Allah’u alem diyoruz. Elbette Allah daha iyi bilir, ancak bizlerde Allah’ın yeryüzündeki halifeleriyiz, bunu kafamıza koyup, kendimizi ilme ve araştırmaya vererek bu yaşanan sıkıntıların içinden çıkmalıyız.

Haksız mıyım?