İnşaat Mühendisleri Odası Toplantı Salonunda düzenlenen programda, İnşaat Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Ökkeş Buğra Dalkıran, 6 Şubat depremlerinin birinci yılına dair TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası adına açıklama yaptığını söyledi.
Dalkıran, resmi verilere göre 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, yaklaşık 40 bin binanın yıkıldığı, 200 binden fazla binanın ise ağır hasar aldığı 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden bir yıl geçtiğini hatırlattı.
Geniş bir coğrafyada etkili olan, can ve mal kaybının büyük olduğu depremlerinin toplumsal bir travma olarak uzun yıllar etkisini sürdüreceği anlatan Dalkıran, "Şüphesiz 6 Şubat depremleri büyüklüğü, şiddeti, yıkıcılığı ve ivmeleri açısından yer bilimcilerin ve sismologların beklentisini aşan depremlerdir." diye konuştu.
Dalkıran, sarsıcı depremin ardından beklenenin tedbirlerin harekete geçirilmesi ile bilim çevrelerinin ve meslek odalarının önerilerinin hayata geçirildiğine değinerek, şöyle devam etti:
"Şubat 2023 depremlerinin tarihimizin en büyük depremlerinden biri olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu kadar büyük ve yaygın depremler karşısında kayıpları sıfıra indirmek belki mümkün olmayabilirdi fakat ortaya çıkan yıkımın ve kayıpların olmasının önüne geçmek mümkündü. Dünyada her yıl ortalama olarak richter ölçeğine göre 7,0 ve üzeri 19 deprem olmaktadır. Ancak bunlardan sadece bazılarının yıkıcı etkisi olmaktadır. Bu etki depremin niteliğinden çok gerçekleştiği bölgedeki yaşam alanlarının maalesef kırılganlığından kaynaklanmaktadır."
Türkiye'nin yaşam alanlarının kırılganlığı açısından dünyada en olumsuz örneklerden birini oluşturduğunu aktaran Dalkıran, Türkiye'de ortalama her 1,5 yılda yıkıcı sonuçları olan depremleri yaşamasına rağmen bir türlü gerekli adımlar atılmadığını savundu.
Dalkıran, depremin teknik nedenleriyle ilgili, "Her büyük depremde olduğu gibi bu depremlerde de yaşanan yıkımın teknik nedenlerini 6 ana başlıkta sıralayabiliriz. Bunlar zayıf zemin koşulları, malzeme zafiyetleri, konstrüktif zafiyetler, yapı düzensizliklerinin yarattığı hasarlar, sonradan yapılan bilinçsiz tadilat ve müdahaleler ve en önemlisi yıpranmışlık ve bakımsızlıktır. Bu sebeplerin birden fazlasının bir araya gelmesi hasar ve yıkım oranlarını artırmaktadır. Her depremde aynı sebeplerden dolayı can kayıpları ve yıkım ortaya çıkıyorsa ortada tüm bu teknik sorunların üstünde sistemsel zafiyetler vardır." ifadelerini kullandı.
Bu depremlerin coğrafyanın tanık olduğu ilk büyük deprem olmadığını ve son da olmayacağını bildiren Dalkıran, ne zaman nerde deprem olacağını bilmemekle birlikte bunların felakete dönüşmesini önlemek için ivedilikle hayata geçirilmesi gerekenlerin belli olduğunu söyledi.