Selçuklunun “İslam Kubbesi”,
Osmanlının “Ata Yurdu”
Evliya Çelebi’nin “ Oğuz Taifesi”
Van karayolundan Vangölü etrafını dolaşarak Kahramanmaraş a gelirken , uğradığım ve çocukluktan ziyaret gününe kadar hep merak ettiğim yer. Altın Topraklar.
Bitlis’in Van Gölü kıyısında, Nemrut ve Süphan dağları arasında bulunan “ İtibarlı İlçe”lerimizdendir Ahlat, Anadolu’ya giriş kapısıdır.
Tarih kokan ata mirasımız doğal güzellikleri ve bereketli ovası nedeniyle pek çok devleti sinesinde barındırmış ve her medeniyetten izler taşımaktadır. Türkiye’nin 4058 m. yüksekliğiyle üçüncü büyük dağı Süphan’ın kar’lı zirvelerini gördüğümüzde seyretmeye doyamadığımız bir ilçemiz.
Ahlat’ın eski yerleşim merkezine Harabeşehir adı veriliyor. Burası başta Selçuklular olmak üzere geçmiş medeniyetlerden kalma kale, cami, köprü, hamam ve zaviye kalıntılarıyla dolu dev bir açık hava müzesi olup adeta insanları tarihi bir yolculuğa götürmektedir.
Burada aynı zamanda olumsuz hava şartlarına karşı meydan okuyan mezar taşları anıt niteliğinde 210 dekarlık alana sahip,8 bin 169 mezar taşı, boyları 3,5 metre boyunda dikdörtgen prizması görümündedir. Orta Asya çadırını andıran kümbetler ve kümbet tipi mezar yapıları Ahlat’ı cazibe merkezi hâline getiriyor. Ahlat kümbetlerinden en değerlileri ise Şeyh Necmeddin, Erzen Hatun, Usta Şagirt ve Bayındır kümbetleridir.
Çağrı Bey, Ahlat’ta konaklamış ve burayı Türk yurdu yapmaya karar vermiş. Alparslan karargâhını bu bölgeye kurmuş ve 1071’de Anadolu’nun kapılarını Türklere sonuna kadar açan Malazgirt Savaşı öncesi burada hazırlıklarını tamamlamış.
Savaşta şahadet şerbetini içerek şehit düşen askerler de yine Ahlat’a defnedilmiş. Bu topraklar Kayı Boyu’nu 170 sene ağırlamıştır.
Anadoluda dini dergahlar ve medreselerde faaliyet gösteren dergahlarda meşayihler için Sultan, Baba, Seyda gibi isimlerin yaygın olarak dervişler arasında hitab şekli olarak kullanıldığı malumlarınız olup, Ahlat ta kullanılan bu unvanlardan mukim olanlarında kabirleri bulunmakatadır. Bunlardan bazı zaatlar;
Taht-ı Süleyman mahallesindeki Kuddüsi Baba, İpek Baba, Seyit Hüseyin, Kul Hamza ,Postlu Baba,Uryan baba,Saçlı Baba ve diğer erenler medfundur.
Abdurrahman Gazi, 641 yılında Hz.Ömer zamanında El-Cezire Fatihi İyaz bin Ganem tarafından fethi sırasında burada şehit olmuştur. Hz. Muaz bin Cebel in oğludur.
Abdurrahman bin Muaz bin Cebel’in Türbesi. Türbe Ahlatlı usta Tahsin Kalender tarafından 1974 yılında kümbet mimarisine uygun olarak yapılmıştır.-
Ahlatlı bilgeler, alimler buraları mürekkepleriyle tapusunu yazmışlar alperenlerin atlarının tırnaklarıyla mührünü vurmuşlardır.
Orta öğretimde okuyan ileride Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetecek olan gelecek nesillerimize;
AHLAT,ı ziyarete ettirmeden, anlatmadan, bu toprakların nasıl vatan olduğunu bilmelerini,
ÇANAKKALE’deki mücadelemizi kahramanlıklarımızı ve şehitliklerimizi gençlerimizi gezdirmeden anlayamazlar.
KAHRAMANMARAŞ bir şehrin bir devleti yendiğinin mücadelesindeki kahramanlığının ve kararlığının bilinmeden, 12 Şubat Bayramının anlamını yüreğinde idrak edemez.
Yeni kuşaklara bu değerlerimizi anlatmak, gezdirmek, tarihi bir sorumluluğumuzdur.
Kahramanmaraş’lı hemşerihlerimizin Milli Mücadelemizin 100 üncü Yıldönümünde bu toprakların bağrında rahat uyuyan aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal etmiş kahraman gazilerimizi bir kez daha minnet duygularımla rahmetle anıyorum.