Yüce Allah’ın (c.c) inanç bağı ile birleştirdiği ve kardeş yaptığı insanlar,birbirlerini sevip saymak,birbirleri ile iyi ilişkilerde bulunmak,birbirlerinin haklarına riayet etmek ve birbirlerine yardımcı olmakla vazifeli kılınmıştır. Hiçbir Müslüman kendisini bu sorumluluğun dışında tutamaz. Ayet-i Kerime’de meal olarak; “ …iyilik etmek ve fenalıktan sakınma hususunda yardımlaşın,günah işlemekte ve haddi aşmada yardımlaşmayın…” ([1]) buyrulmaktadır. Dinimiz iyilikte yardımlaşmaya önem vermiştir.Akrabaya yakın ve uzak komşuya yardım etmeyi,iyilik etmeyi bildirmiştir. Sevgili Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde “Mü’minleri,karşılıklı sevgide ,dostlukta,merhamette ve yardımlaşmada ,birbirini koruyup kollamada, bir vücuda benzetmektedir. O vücuttan herhangi bir azanın rahatsızlığı diğer organların da rahatsız edeceğini bildirir.” Dinimiz de yardımlaşma ve dayanışma anlayışı ,durgun suya atılan bir taşın meydana getirdiği halkalar gibi,yakından uzağa doğru genişler ve bütün insanlığı içine alır. İyi bir Müslüman önce anne ve babasına karşı saygılı olur,hürmet eder.Onlardan hiçbir iyilik ve yardım esirgemez. Saygıda kusur etmez. Sonrada ailenin diğer fertlerine ,akraba ve komşularına karşı aynı tutumu sergiler,saygı ve hürmet gösterir,yardım eder. Sevgili Peygamberimiz; “ Sıla-i rahmin (uzak ve yakın akrabaların ziyaret etmek) akraba arasında sevgi,malda çokluk,ömürde berekettir.) buyurmuştur. İyi bir Müslüman ,aile fertlerine,hısım ve akrabalarına elini uzattığı gibi komşu haklarına riayet eder,güven verir. Çünkü dinimiz,komşu haklarını gözetmeyi,imanın gereği saymış,komşusu aç olduğu halde ,tok olarak sabahlayan kişiyi,iman olgunluğun ulaşmamış kimse olarak nitelendirmiştir. Bundan dolayıdır ki Atalarımızda “sual komşudan sorulur.Ev alma komşu al. Komşu komşunun külüne muhtaçtır. “ demişlerdir. Dinimizde iyilik ve yardımlaşma anlayışı komşuları da aşar.Aynı inancı,aynı duyguyu paylaşan insanları da içerisine alır. Yeryüzünde yardıma muhtaç insanlara yardım götürmüşlerdir. Yüzyıllardır milletimizi ayakta tutan esasların başında İşte bu “yardımlaşma ve dayanışma şuuru” gelmektedir.Bu düşünce devletimizin ,milli ve manevi değerlerini korumuştur. Devamını sağlamıştır. Şükürler olsun bizler, yüce Rabbimize yürekten inanmış ve mü’min olma şerefine erişmiş insanlar olarak, dinimizi,vatan ve milletimizi düşünüyoruz. Güzel yurdumuzun her tarafında ,her köşesinde Ezan-ı Muhammedi sesleri kulakları ve gönülleri dolduruyor. Çünkü Ezan; Müslümanı namaza,kurtuluşa,Müslüman olmayanı da İslam’a davettir. Aynı zamanda Ezan Müslümanların dinini yaşama hürriyetidir,bağımsızlığıdır. Yurdumuz da bu güzel manzaraların, huzurun bozulmaması için ve bozanlara da fırsat vermek için aramızdaki kardeşlik bağımızı daha da güçleşmesi için birbirimizi sevip,saymalı, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeliyiz. Unutmayalım ki devletimiz güçlü olursa bizde güçlü ve huzurlu oluruz. [1] .Maide suresi.2.ayet