Geçtiğimiz hafta Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kahramanmaraş milletvekili Ali Öztunç, basın ve sosyal medya ile bir araya gelerek açıklamalarda bulundu.

Basın açıklamasının büyük kısmı, siyasi gerekçelerle yapılan eleştirilerden oluşuyordu. Elbette, siyasi partiler iktidar olmak için var olurlar. Ancak öncelikle bazı varsayımları sıralayalım:

Sosyal demokrat bir parti olan CHP, günümüzdeki iç bölünmelerden ve zayıflıktan en büyük zararı, solun temsil ettiği kitleler ve toplumun bütünü olarak görmektedir. Bugün, sosyal demokrat nitelikli CHP'nin parçalara bölündüğü izlenimi olsa da, bu parçaların ideolojik yaklaşım ve düşünceleri arasında önemli bir fark yok gibi görünmektedir. Şu anda, iç mücadeleyi haklı çıkaracak bir neden bulunmamaktadır. Dolayısıyla, sosyal demokrat hareketin temel özelliklerine odaklanarak birleştirici bir yaklaşım sergilemek önemlidir.

Şimdi, Ali Öztunç’a dönelim: Ali Öztunç, beklenenden çok daha yüksek bir performans sergiliyor. Geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş’a gelerek CHP il binasında basın toplantısı düzenledi. Muhalefet milletvekili olarak, depremler sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dahil olmak üzere, verilen sözlerin yerine getirilmediğini dile getirdi. Bu tür eleştiriler, zıt görüşlere sahip olsak da demokrasinin gereği olarak hoşgörüyü öne çıkarıyor. Ali Öztunç’un eleştirileri, kırıcı olmaktan uzak, yapıcı bir dil kullanarak dile getiriyor.

Ali Öztunç, tüm partilerle, seçilmiş ve atanmışlarla iyi bir diyalog içinde. Bazı milletvekilleri birbirleriyle anlaşmazlıklar yaşarken, Ali Öztunç, farklı partilerle bile güçlü bir dostluk bağı kurabiliyor. Fırsat buldukça Kahramanmaraş’a gelerek düğünlerde, nişanlarda, taziyelerde ve açılışlarda bulunuyor. Bu tür etkinliklere katılarak, parti adına katkı sağlıyor.

Kahramanmaraş’ta CHP olarak siyaset yapmak, oldukça zorlu bir iştir. AK Parti’nin güçlü olduğu bu şehirde, oy devşirmek kolay bir iş değil. 31 Mart yerel seçimleri öncesinde, Ali Öztunç zamanının büyük kısmını ilçelerde geçirdi ve bu çabalarının karşılığında Elbistan, Pazarcık, Ekinözü ve Nurhak belediyelerini CHP’ye kazandırmayı başardı. Özellikle Elbistan Belediyesi’nin 50 yıl sonra CHP’ye kazandırılması, oldukça zorlu bir görevdi.

Ancak iç çekişmeler ve sorunlara popülist yaklaşımlar, CHP’nin çağdaş uygarlık hedeflerine ulaşmasında zaman, kaynak ve güç kaybettiriyor. Bu noktada, sorumlulukları demokrasi çerçevesinde toplumsal bir bakış açısıyla ele almalı, bireysel yaklaşımlardan kaçınmalıdır.

Sosyal demokrat bir parti olan CHP’nin kurultaya gitmeye hazırladığı bu dönemde, geçmişteki eksiklikler ve ideolojik belirsizlikler de gündemde. 12 Eylül darbesi ile birlikte, sol partilerden uzaklaşan sivil toplum kuruluşları, sosyal demokrat hareketin en temel kaynağını oluşturuyordu. Bugün ise, bu temel özelliğinden yoksun bir sosyal demokrat siyasetle karşı karşıyayız. Ancak bu durum, demokrasinin ve halkın yararına, başarılı bir sol hareketin var olmasının gerekliliğini ortadan kaldırmaz.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, geçmiş dönemdeki eksiklikleri gidermek ve halkın beklentilerine daha net cevaplar sunmak için daha seçici bir dil kullanması gerektiği de bir gerçektir. Bülent Ecevit’in “ortanın solu, toprak işleyenin, su kullananın” gibi sloganları, hem partisinin hem de kendi siyasetinin ön plana çıkmasını sağlamıştır. Ancak bugün, bu tür bir yaklaşımı göremiyoruz. Muhalefetin görevi, eleştiri yapmanın yanı sıra, halkın beklentilerini karşılayacak somut çözüm önerileri de sunmaktır.

Vatandaş, özellikle enflasyon, hayat pahalılığı, alım gücü, işsizlik ve emeklilerin sorunlarına yönelik çözümler beklemektedir. CHP, bu sorunlara nasıl çözüm bulacağı konusunda daha fazla somut öneri geliştirmelidir. Özellikle, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bu konuda daha açık ve net açıklamalar yapması önemlidir. Aksi takdirde, iktidar partisinin öne çıkarabilir.

 Sonuç olarak, bu tüm varsayımlar, tek akılcı ve sorumlu yolun birleştirme ve bütünleşme olduğunu gösteriyor. Ancak siyasette, kimse kendi iddiasından kolayca vazgeçmez ve bireysel çıkarlarını terk etmez. Herkesin bir araya gelmesi, ancak ortak bir vizyon ve güçlü bir liderlik ile mümkün olabilir.