Dünya Sağlık Teşkilatı’nın da belirttiği üzere madde bağımlılığı konusunda ‘Önlemek, tedavi etmekten daha etkili ve daha ekonomiktir’ ilkesi bize eğitimin önemini vurguluyor. O halde küresel bir sorun olarak karşımıza çıkan ‘Bağımlılık’ konusunda özellikle ergenlerin hedef grup olduklarını biliyoruz. Adına kimyasal terör verdiğimiz madde bağımlılığı konusunda gençlere, ailelere ve toplumun tüm kesimlerine yönelik bilinçlendirme sağlanması maddeye olan arzı azaltmada en etken faktördür. Yeşilay’ın da bu konuda örnek çalışmalar gerçekleştirdiğini biliyoruz ve kutluyoruz. Yeşilay Derneği’nin madde bağımlılığı konusunda ailelere yönelik gelen sorulara verdiği cevapları derledik:
Bir uyuşturucu maddeye ne kadar kısa sürede bağımlı olurum?
Bir uyuşturucu maddeye bağımlı olma süreci kullanılan maddeyle doğrudan alakalı. Ekstazi tarzında bir haptan bahsediyorsak bağımlılık süreci kullanılma süresine, kullanılan madde miktarına, kullanım alışkanlıklarına göre değişebilir. Eğer kannabinoid gibi bir sentetik maddeden bahsediyorsak (ki Türkiye’de şu anda yaşadığımız en ciddi sıkıntı budur) biz bağımlılığın çok daha erken, birkaç kullanımdan sonra başladığına tanık oluyoruz. Yani, kullanılan maddenin içeriği ve kimyasal özellikleri, bağımlılık süreçlerine ve bağımlılık sürecinin devamına doğrudan etki etmektedir.
Ailemde veya çevremde uyuşturucu madde bağımlısı var, ne yapmalıyım?
Cevaplaması hem zor, hem kolay bir soru. Ailede bir madde bağımlısı varsa doğrudan maddenin zararlarını anlatmak, baskı uygulamak, yıldırmaya çalışmak ya da bir takım engellemeler ve kısıtlamalarla madde kullanımından vazgeçirmek çok mümkün olamıyor. Bu durumda bağımlılık sürecini geriye doğru tamir edecek bir süreci işletmemiz gerekiyor. Biz bağımlılığı bir sonuç olarak değerlendiriyoruz. Yani kişinin bireysel olarak yaşamış olduğu bazı sıkıntılar, psikolojik problemler ya da arkadaş ilişkileri ve sosyal çevresinde yaşadığı bazı zorluklarından dolayı biz insanların bağımlılığa yönelebildiğini görüyoruz. Bu anlamda sürece odaklanan ve süreci tamir etmeye odaklanan mümkünse bir yardım politikası, yardım ilişkisi geliştirmemiz gerekiyor. Burada önemli bir nokta var. Bağımlı bir akranına yardım etmek isteyen bir kişinin tek başına bu süreci yürütmesini çok doğru bulmuyoruz. Mümkünse grup halinde, birkaç kişiyle bu süreci yürütmelidir. Zira bağımlı bir kişi, kendi çevresine bağımlılığı potansiyel olarak yaygınlaştırabilen bir alt yapıya sahiptir. Bu anlamda maalesef çoğu zaman birebir ilgilenen kişinin de bir süre sonra bağımlılığa duçar olduğuna tanık oluyoruz. Bu sebeple mümkünse eğer soysal destek süreci işletmeli, grup halinde ilgilenmeli, mutlaka ve mutlaka profesyonel bir destekle birlikte bu süreçleri yürütmeliyiz. Eğer profesyonel destek sürecini işletmiyorsak, tek başımıza bir bağımlının hayatını değiştirme adına, tabiri caizse kahramanlığa soyunmamalıyız.
Uyuşturucu madde kullanmanın cezası var mıdır?
Haziran-2014 tarihinde Türk Ceza Kanununda bunlarla ilgili bir değişiklik olmuştur. Son çıkan yasaya göre uyuşturucu madde kullanmak tek başına bir suç olarak tanımlanmış, 2 yıldan 5 yıla kadar bir hapis cezası öngörülmüştür. Ancak burada unutulmaması gereken şey, devlet uyuşturucu madde kullanımını sosyal bir sorun olarak görmektedir. Bu nedenle eğer bir genç ilk defa kullanmaktan dolayı işlem görüyorsa, öncelikle denetimli serbestlik süreciyle tedaviye yönlendirilmektedir. Burada eğer söz konusu kişinin bir yıl boyunca yapılan idrar tahlillerinde bununla alakalı bir sıkıntı çıkmazsa, düzenli olarak bu süreci takip ettirebilirse herhangi bir cezai işlem almadan, adli sicili bozulmadan normal yaşamına devam edebilmektedir. Eğer kişi tedavi sürecini boşa çıkarıp danışmanlık desteğini almazsa, yapılan idrar tahlillerinde madde kullandığı saptanırsa ya da tekrar adli bir işlem görürse ikinci kez bir hakkı olmadığından dolayı doğrudan 2 yıldan 5 yıla kadar bir hapis cezasına çarptırılma riskiyle karşı karşıya olduğunu bilmesi gerekiyor.
Yardım istiyorum fakat ceza almaktan korkuyorum. Ne yapmalıyım?
Haziran 2014’te değişen yasayla birlikte madde kullanmak da artık tek başına bir suç olarak tanımlandı. Ama eğer kişi adli anlamda bir süreç yaşamadan kendi isteğiyle ilgili makamlara başvurarak “ben kullanıcıyım ama tedavi olmak istiyorum” diyorsa, yasaya göre herhangi bir cezai işlem uygulanmadan etkin pişmanlıktan faydalanarak normal tedavi sürecini işletebilir. O yüzden gençler bağımlılık sürecinin hangi noktasında olurlarsa olsunlar, en temel olarak şunu bilmeliler ki, devlet sonuçta gençlerin bağımlılığını bir sosyal problem olarak tanımlıyor. Bu sosyal problem içerisinde de bununla ilgili tedavi desteğini sunmak istiyor. Bu nedenle gençler bundan korkmadan, hızlı bir şekilde tedavi sürecine girerlerse herhangi bir adli problem yaşamayacaklardır.
Madde bağımlılığı ve bunun suçla ilişkisi nedir?
Disiplin sorunu yaşayan, suça karışan, aile içi problem yaşayan, psikolojik problemi olan her insan risk altında olabilir ama mutlaka madde kullanacaktır diye bir durum söz konusu değildir. Fakat öte yandan her madde kullanıcısı mutlaka bir suça karıştığı, disiplin sorununu artırdığı, aile içi problemler oluşturduğu, psikolojik anlamda problemler yaşadığı bir öyküye sahiptir. Bu nedenle diyoruz ki, tolerans arttığından dolayı kişiler sonuçta maddeyi artırmak ve daha fazla madde tüketmek zorunda kaldıkları için zamanla bu maddelere yönelik olarak daha fazla paraya ihtiyaçları olacaktır. Bu da ister istemez asayiş suçlarını artırmaya sebebiyet vermektedir.