Bir okuyucumuz ‘Bağımlı bireye ailesinin yaklaşımı nasılolmalı’ diye soruyor. Konuya ilişkin Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesiuzmanlarından Psikiyatrist Cavid Guliyev bu konuda şu görüşlere yer veriyor.Bütün bağımlılıların vurdumduymaz, umursamaz olduklarını düşünmek doğrudeğildir. Aileler, bağımlı üyeye karşı önyargılı davranmamalı, çözüm içinkendisine destek olmalıdırlar.
İlk tepkilerin genellikle kızgınlık, öfke, duygusalyıkım, suçlama ya da suçluluk hissi olduğunu gözlemliyoruz. Aile çocuğunakızarken, aynı zamanda kendisine de kızarak, “ Nasıl önleyemedik”, “ Bunu bizenasıl yapar” şeklinde hisler içerisine girebiliyor. Kızgınlık ve öfke, zatensorunlu olan aile ilişkilerini daha da bozarak karşılıklı suçlamalara nedenolabiliyor.
Çocuğunun bağımlı olduğunu öğrenen ailenin, yaşadığıçaresizlikle, hayal kırıklığı ve duygusal yıkım yaşaması da aslında çoknormaldir. Çünkü onların çocukları için gelecek planları, hayalleribulunmaktadır. Karşılaştıkları tablo, kendilerine tüm hayallerinin yıkıldığınıhissettirmektedir.
Bazı ailelerde ise, sorunu kabullenmeyip, sorun olarak görmeme yolunu seçerek,inkar durumu sözkonusu olabiliyor. Bu aileler, çocuklarının bağımlıolabileceğini düşünmez veya ona bu durumu konduramazlar. Yüzleşmek zor geldiğiiçin de görmezden gelirler. Suçluluk ve utanç duygusuyla kendilerini toplumdançekerek, konunun duyulmaması için sorunu kendi içlerinde çözmeye çalışırlar.Ancak, soruna kendi içlerinde çözüm bulmaya çalışmak, çoğu zaman mümkün olanbir şey değildir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, aileler çocuklarınınbağımlı olduğu duyulmasın diye kendi inisiyatifleriyle müdahaleler yapmakisterler. Ancak bunun yeterli olmadığını anladıklarında bir uzmana başvururlar.Bazen de çocuklarının tüm isteklerini karşılayarak kendisine yardımcıolabileceklerini düşünürler ki; bu mümkün bir şey değildir. Bazı aileler isesadece bağımlıyı suçlayarak sorunun kaynağının o olduğunu düşünürler. Buyaklaşım yanlış olduğu gibi, tedavide de zorluklara neden olmaktadır.
Bağımlı bireye yaklaşımda aile desteği çok önemli olmaklabirlikte, bireye sınır koymak sorumluluk vermek de önemlidir. Buradaeş-bağımlılıktan (co addiction) da bahsetmek gerekir. Bağımlı kişi durumdansadece ailenin sorumlu olduğunu söyleyerek aileyi suçlar. Aile de suçlulukhissiyle sorumlunun kendileri olduğunu düşünüp bağımlının istediği şekildedavranmaya başlar. Hatta bazen maddeyi bile temin edebilir. Bu da bağımlılığınpekişmesine neden olur. Bu durumda eş-bağımlı kişilerde çeşitli psikiyatrikhastalıklar ortaya çıkabilir.
Madde kullandığını öğrendiğimiz yakınımız karşısındaduygularımıza hakim olmalı, sorunun çözümüne odaklanarak ümitsizliğekapılmamalı ve suçlu aramak yerine sorunun karşılıklı hatalardan ortayaçıktığını bilmeliyiz.
Bu bağlamda sorunu bağımlıyla gerçekçi şekilde konuşmak,çözüm yolları aramak, karşımızdakinin farklı özelliklere sahip olduğunukabullenmek, onu anladığımızı hissettirmek, sorunun üstesinden gelmek içingerekli olduğu gibi, bağımlıya sorumluluk vermek, kendi sorumluluklarınıüstlenmesini sağlamak, sınır ve kurallar koymak da tedavi başarısı içinönemlidir. Sınır ve kural koyma baskıcı şekilde değil, konuşarak ve anlaşmayoluyla olmalıdır. Bu anlamda bağımlıyla aile arasındaki çatışmalarçözümlenmeli, önceden uygulanan iletişim şekilleri gözden geçirilmeli veyapıcı, kaliteli iletişim modelleri geliştirilmelidir.