Bu konuda da yine ifrat ve tefrite düşmeyi başardık. Bir türlü orta yolu bulamıyoruz. Ya da bulmak istemiyoruz. Başkanlık sisteminden bahsediyorum. Ülkemizin tartışma konularından biri malum. Maalesef bir taraf başkanlık sisteminin ne kadar çok faydalı olacağını, diğer taraf ise başkanlık sisteminin zararını anlatıyor. İki taraf da ballandıra ballandıra tezlerinin doğruluğunu bilmeyenlere açıklıyor. Savunanlar; Başkanlık sistemi gelince Türkiye bambaşka bir devlet olacak, çok hızlı ilerleyecek, birden bire dünyanın en güçlü devletlerinden olacak. Diğerleri ise hayır efendim. Başkanlık sistemi bizi geriletecek ortaçağa dönüştürecek. Ülkede diktatörlük olacak. Dikta rejimi gelecek ve özgürlükler kısıtlanacak. Ne diyelim! Yine işin yanlış tarafından bakıyoruz. Bu nedenle doğruyu bulamıyoruz ve doğru tartışamıyoruz. Yıllarca Cumhuriyet rejiminin en iyi ve erdemli yönetim olduğu hikâyeleri anlatıldı. Cumhuriyet ile ülkemiz dünyanın en iyi devleti olacaktı ve halk özgürlüğüne kavuşacaktı. Padişahlık ise bir o kadar kötü imiş. Hatta padişahlık (Mutlakıyet) gerilememizin tek sebebi imiş. Padişahı kovmamız ve Cumhuriyeti ilan etmemiz bu sebeple imiş. Yıllardır aynı hikâyelerle büyüdük ve hala işin aslını öğrenemedik. İşin aslını neden öğrenemedik? İşin aslını neden göremiyoruz? Bu kısır döngülerde neden dolaşıp duruyoruz? İşin özünün ülke insanlarının gelişim ve değişiminde olduğunu ne zaman anlayacağız? Önümüzdeki örnekleri ne zaman göreceğiz? Şimdi Başkanlık sistemi bizi uçurur mu düşürür mü? Ona bakalım. Yıllardır kerameti Cumhuriyette görenlerin yanıldığını söylediğim gibi bunda da işin sırrı başkanlık sisteminde değil Demokraside diyorum. Önemli olan halkın refaha ulaşması, kendisini güvende ve mutlu hissetmesidir. Hangi sistem bu mutluluk ve refahı getirirse en iyi sistem odur. Oda sisteme değil uygulayanlara bağlıdır. Uygulamalarda göreceksiniz iş krallık, cumhuriyet veya başkanlıkta değil, Demokraside. Örneklerle daha iyi açıklayalım: İngiltere Danimarka Belçika gibi birçok Avrupa devleti Krallıkla yönetiliyor. Mutlu zengin ve gelişmiş ülkeler. Almanya Fransa ve Yunanistan Cumhuriyetle, ABD Brezilya Rusya gibi devletler Başkanlık sistemiyle yönetiliyor ve zengin ve gelişmiş ülkeler. İran, Mısır, Türkiye ve Suriye Cumhuriyetle yönetiliyor. Fakir gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler. Yani krallıkla yönetilip mutlu olan da var, mutsuz olanda. Cumhuriyetle yönetilip gelişende var, geri olanda. Başkanlık sistemiyle yönetilip bir numara olan da var, en gerilerde olan da. Acaba hangi sistem bizi kurtarır. Bunu dünyadaki örneklere bakarak çıkartabilir miyiz? Hayır! Çünkü birinde Cumhuriyetle yönetilen, öbüründe Krallıkla yönetilen, diğerinde ise Başkanlıkla yönetilen ülkeler daha fazla gelişmiş ilerlemiş. O halde işin aslı Cumhuriyet, Krallıkta ya da başkanlıkta değil başka bir şeyde. Tüm bu ülkelerin yönetim şekilleri farklı ama gelişmişlikleri de farklı. Burada görmemiz gereken bir ayrıntı var. Demokrasinin özümsendiği ülkeler gelişmiş ve refah düzeyi yüksek olan ülkeler iken Demokrasinin eksik olduğu ya da hiç olmadığı ülkeler ise geri kalmış ülkelerdir. Yani tüm mesele Demokraside… Demokrasi olan ülkelerde halk devletine güveniyor devletini seviyor ve mutlu yaşıyor. Diğerlerinde ise mutsuz ve eksik… Vatandaşını iç tehlike görmeyen ve farklılıkları ayrılma nedeni yerine zenginlik gören sistemler mutlu eder.  Başkanlık değil bizi mutlu ya da mutsuz edecek. Demokrasinin yerleşmesi ve hakların güvence altına alınması, insanların kendisini rahat ve güvende hissetmesidir. Bunun dışında hangi sistem gelirse gelsin ülke de sıkıntılar devam edecektir.