Hemen her dönemde yaşadığımız klasik bir Türkiye sorunu ile karşı karşıyayız. Bu olayda da herkes kılıcını çekti, tarafını seçti. Bir taraf Akademisyenleri suçladı, hükmünü verdi. ‘’Hepsi vatan haini…’’ Karşı taraf ise ‘Yapılan zorbalığa karşı ses verenler’ olarak gördüğü için kahraman ilan etti. Her zamanki gibi taraflar zıtlaştı. Bir tarafın göklere çıkardığı kişileri, öbür tarafın yerin dibine geçirmesi artık bir gelenek. Kişilerin ne savunduğu değil hangi tarafta olduğu önemli. Bizdense kahraman, değil ise hain. Bu özellik iki tarafın ortak noktası... Orta yol asla yok. İşte sorun da burada başlıyor. Sadece karşıyı suçlamak ve tarafına bakmamak… Oysa orta yol bulunsa sorunlar kendiliğinden ortadan kalkacak. Ben bunu şikâyetçi olduğumuz cep telefonları paketlerine benzetiyorum. Birin de isen, öbüründen faydalanamazsınız. Bizde de bir kişi bizde ise hatasızdır. Karşı paket ise suçlu ve hatalı… Paketler arası geçiş yapmadan kabul göremezsiniz. Bu bildiriye imza atan akademisyen ve yazalar da sanki suçlu devletmiş gibi davranıp yaşanan bu olaylarda devleti suçlamakta. Hatta katil ve zorba ilan etmektedir. PKK’nın yaptıklarını görmemekte, hatta onları eli silah tutan değil de, elinde gül tutan insanlar olarak görmektedirler. Yani olayı tek yönlü görmeye en güzel örnek. Peki, bu sorunu nasıl aşabiliriz? Çözüm Demokraside. Demokrasi ise tahammül rejimidir. Demokrasilerde farklı sesler çıkar, hatta sevmediğiniz ve hoşunuza gitmeyen şeyler duyabilirsiniz. Bu demokrasi kültürünün vazgeçilmezidir. Söylenen sözlerle insanları silahlı mücadeleye çağırmadıktan ve şiddeti desteklemedikten sonra söylenen sözü dinlemek (dinlemesek de) ve ona tahammül etmek zorundayız. Ancak kişilere hakaret olamaz. Fakat devlet bir kişi olmadığı için devlete karşı verilen eleştiriler biraz daha sert olabilir. Hani haberlerde duymuşsunuzdur. Katil devlet demek serbest suç değil diye… Devlet hepimizin devletidir ve bir şahıs değildir. Beğenmeyen ve eleştiren olabilir. Hatta kızan ve küfreden olabiliyor. (Bazen bizler vergiler ve zamlar nedeniyle devlete karşı hiç de hoş olmayan sözler sarf etmiyor muyuz) Devleti suçlayan ve onu eleştiren olur ve bu eleştirileri onu vatan haini yapmaz. Devleti yapmadığı işten dolayı suçlayanlar hain değil yalancı olur. Yalancının mumu da yatsıya kadar yanar. Bu ülkede; bırakın bildiri yayınlamayı, üniversite hocaları cüppeleriyle caddelerde darbe yapılsın diye yürüyüş yaptı. Açıktan darbe istedi. Peki, ne oldu? Kim kazandı? Her zaman doğrular kazanır. Yüzde yüz oy alsalar bile iktidar yaptırmayız diyenler yok oldu. Haklı olanlar hala ülkeyi yönetiyor. Muhtar bile olamaz diye davul çalanlar köşelerine çekilmiş, ‘Muhtar olamaz’ dedikleri kişi yıllardır ülkenin başında. Bir manşetle ülkeyi kaosa sürükleyenler nerde? Gazetelerin hükümet kurduğu devirdiği dönem nerede? Ülkeyi yönlendiren o gazeteler şimdi bakanların kim olacağını dahi bilemiyorlar. Demokrasinin özelliği farklı ve istenmeyen fikirlere de saygı duyulmasıdır. Hem PKK silahlı mücadele ediyor diye ona karşı çıkacaksın ve PKK’ya elindeki silahı bırak siyaset ve düşüncenle mücadele et diyeceksin hem de siyaset yapan ve yanlışta olsa düşüncesini açıklayanları PKK ile eş tutacaksın. Elinde silah ile vatandaşımızı öldüren ile devlete katil diyen bir olur mu? İkisine de, vatan haini denmesi silahlı hainleri haklı çıkarmaz mı? Demokrasiyi özümseyelim demokrasi güzeldir. Demokrasiyi diğerlerinden ayıran şey; zıt fikirlere ve istemediğimiz görüşlere fırsat vermesidir. Kendisine karşı olan insanları bile içinde barındıran tek yönetimdir. Bu insanları görevden almak en büyük yanlış olur. Akademisyenlerin fikir beyan etmeleri en doğal haklarıdır… Bu beyanlar bazen bizi üzecek, bazen de mutlu edecektir.  Bizim eleştirmemiz gereken konu, Akademisyenlerin fikir beyan etmesi değil, Bilim üretmek yerine sadece fikir beyan etmeleri olmalıdır. Onlar fikrinden dolayı görevden alınır ise haklı iken haksız duruma düşülür. Onları mağdur durumuna düşürür. Onları bilim üretmemekle, buluş yapmamakla eleştirmeliyiz. Üniversitelerin neden ilk yüze hatta beş yüze giremediğini sorgulamalıyız. Ülkemizi düşüncelere ve bilim insanlarına saygısız göstermeyelim. Bu ülkede yaşıyorsak Depremle ve tek taraflı - yanlı insanlarla yaşamayı öğrenmeliyiz.