İnsanın varoluşundan bu yana, duyguları da kendisiyle birlikte dir. Bu duyguların günyüzüne çıkması, ancak topluma karışmakla olur. Bu gün merhamet ve şefkatduygularımızla yola çıkıyoruz. Bu duygumuzun bizde gelişmiş olması, aynı zamandaruh sağlığımızın da dengesidir

Sıkıntılı anımızda bile birilerine iyilik yaptığımız da,merhamet duygularımız kabarır ve beynimiz mutluluk hormonu salgılamaya başlar.Kendi derdimizi de unuturuz.

Çünkü merhamet, şefkat ve paylaşma duyguları hepimizingenlerinde mevcuttur. Peki, bizde mevcut olan, duygularımızı tam kullanabiliyormuyuz?

Günümüz dünyasında gittikçe yalnızlaşan insanı veduygularını bir tarafa atabilir miyiz?

Teknolojinin bu kadar hızlı gelişmesi karşısında insanlarbirbirlerine zaman ayıramaz oldular. Buna rağmen toplum olarak halenhasletlerimizi yitirmedik. Değerlerimiz doğrultusunda bazı davranışlarınsergilenmesini, toplumumuz takdirle karşılamasını iyi bilir.

İnsanımızdaki merhamet duygusu, doğada yaşayan canlılarakadar uzanır. Öyle olmasaydı, bu gün bile izlerine rastladığımız camilerimizindış yüzlerine kuş yuvaları yapılır mıydı?

Yoksul insanlarımızın faydalanması için sadaka taşlarıolur muydu? Hz. Mevlâna yüzyıllar önce ne güzel söylemiş, bizim yazmakistediğimizi;

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,

Başkalarının kusurunu örtmekte gece gibi ol,

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol,

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol,

Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.

 

                                                               MEVLÂNA

 

Merhamet duygusu hepimizin ruhunda yankılanır. Bu yankılar;sosyal yardımlaşma şeklinde kendini gösterir.”Komşusu aç iken, tok yatan bizdendeğildir” Hadis-i şerifi bizim için önem arz eder.

Ailede olsun, ülke genelinde olsun, bireyler arasındakibağlılık “Biz bilincine”  ulaşmıştır.

Biz kavramının içinde merhamet, şefkat ve sevgivardır.  Sevginin gücü tartışılmaz, sevgievrenseldir.

Ülkemizde ve dışarıdaki insanlara kucak açarak, merhametduygularımızla daha da “BİZ” oluyoruz.

 Kentimizin en ücraköşesinde çocuğunu emziren bir annenin duygusuyla ile Afrika’daki bir anneninduygusu arasında hiçbir fark yoktur. Sadece beslenme şartlarının farklılığıgözümüze çarpar.

 Dünyanın neresindeolursa olsun, bir annenin, bir insanın yoksulluğu bizi ilgilendirmeli.İnsanların onurlarının eşit olduğunu ve her insanın bir değer olduğunu kabulettiğimizde, paylaşmadaki manânın derinliğine ineriz.

Merhamet duygusu içindeki paylaşmalarda, yardımlarda,sınıf ayırımı yoktur. Yaratılana yaratandan ötürü yaklaşım vardır. Kucaklaşma vardır.Gaye insanın düştüğü yoksulluğu ve cehaleti ortadan kaldırmaktır.

Merhametin adı; Filistin’de, Kudüs ve Gazze, komşumuz Suriye’debir çocuğun gözyaşlarını yüreğinde hissetmek ve onların ihtiyaçlarınıgidermektir.

Merhametin adı; Ülkemizdeki bir yetimin sofrasından,Peru, Haiti ve Srilankada    bir çadırdaki sofraya uzanabilmektir.

Bu çadırlarda ki yaşayan çocukların gözlerinize sevgiylebaktıklarını göreceksiniz. O iri gözlerde dünya küresini izlersiniz.

 O kürede yaşayaninsanlık, bu gözleri görebiliyor mu?

Şefkat ve merhamet duyguları ancak empati yani anlamabecerisi sayesinde oluşur. Duygu bir insanın en büyük zenginliğidir. Yoksulluğunve çaresizliğin fotoğrafını ancak duygularımızla görebiliriz. Merhametliinsanlar bunun için özeldir. Dünyanın en zengin insanı olabilirsiniz amadünyanın en merhametli, en duyarlı insanı olmak biraz zor. Esas zenginlik bukavramların içinde saklı olsa gerek. Hoşça kalın!