İnsan doğduğu günden beri yıkanır durur.  Çocuk doğduktan sonra ebesi, annesi, teyzesi başına su döke döke yıkar. Bahçede emeklerken, yürürken, dolaşırken yağmur yıkar. Bazen başını kendisi yıkar. Berbere, kuaför gider. Başını berber, kuaför yıkar. Sıcak havalarda denize, göle, derelere gider. Orada sular yıkar. Maç yapar, spor yapar altında durduğu duşlar yıkar. Dışarıda yağmura yakalanır, yağmur gene yıkar. Bahçe sularken hortumla yıkanır. Nisan yağmuruna yakalanır. Rahmet yıkar. Üzüntülü olduğu zaman gözyaşı yüzünü yıkar. Bazen aşkından sırılsıklam olur. Sıcak günlerde şelale altında ıslanır. İnsan, doğduğu günden beri yıkanıp durduğu halde, üzerinden bunca su geçtiği halde neden kafasında pislik barındırır? Hayret! Çeliğe su verince sertleşir. Tohuma, çiçeğe su verince filizlenir, dallanır, budaklanır. Çölde kalmış, susamış bir yolcuya su verirseniz ona hayat vermiş olursunuz. Çatlamış kıraç topraklar suya hasrettir. Oraya su götürür ve suyla buluşturursanız, orası yemyeşil zümrütten bir köşe haline gelir. Tabiatta ki bitkiler ve canlılar suya hasrettir. Ceylanlar su kenarında olur. Keklikler su içerek nağmelerini söylerler. Kelebekler, böcekler, Kuşlar suya hasrettir. Yanan gönüller, susuz sineler, kuru gözler, yağmura hasret dudaklar, kirpikler ve yanaklar suya muhtaçtır. Tabiattaki bitkiler, gökyüzünden gelecek yağmura hasrettir. Rahmet yağmuru yeryüzünü cennet bahçesine, bahara çevirecektir. İnsan damarlarındaki kan, hayatının devamı ve sağlığı açısından ne kadar önemli ise, tabiattaki canlılar için su o kadar önemlidir. İnsanlar su kaynağı başında mesken tutmuşlar, bitki ve hayvanlar suyla hayatlarını sürdürmüşlerdir. Onsuz bir hayat olmaz. Su hayattır.                                                                                                                                                                                        Temizlik de suyla olmaktadır.  Evimiz, bedenimiz, sokağımız, çevremiz ve şehrimiz temizliği suyla olmaktadır.  Kullandığımız elektrik verimli bir toprak su sayesinde olmaktadır. Yeryüzündeki tatlı suların kaynağı yağışlardır. Yağış suları yerin dibine çekip gitmez. Yer üstü ve yer altı su kaynaklarını besler. Ayet-i kerimede : “Görmedin mi? Allah gökten bir su indirdi de onu yeryüzündeki kaynaklara ulaştırdı. Sonra onunla renkleri ve çeşit çeşit ekinler çıkarıyor…” buyrulmaktadır. Kan damarları vücudu dolaştığı gibi, nehirler ve dereler de yeryüzünü saracak şekilde yaratılmıştır. Yüce Allah tarafından, suya hayata vesile olma vazifesi verilmiştir. Bütün canlıların da sudan yaratıldığı Kuran-ı Kerimde bildirilmiştir : “ Hem Allah her canlıyı sudan yarattı” buyrulmuştur. Su diyor ki! (Abdest alma yerinde) Abdest alırken konuşma-Su nimettir boşa akıtma-Temizlik imandandır unutma- Şadırvanı temiz tut batırma. Eskiden akardım yabana, sonra çıktım meydana. Cennet mekan olsun, benden abdest alıp namaz kılana. Gül suya aşık olur... Suya der ki “Seni seviyorum. Suda: “Bende seni seviyorum” der. Aradan zaman geçer, tekrar gül suya der ki; “Seni seviyorum...” Su dedim ya  “Bende seni seviyorum” Gül hastalanır ve solar. Su dayanamayıp buna doktor çağırır. Doktor gülü muayene eder ve gül için umutsuz der. Su merak eder, neyi var diye sorar? Doktor bir şeyi yok, susuz kalmış der. Su anlar ki, AŞK SADECE SENİ SEVİYORUM demek değildir! Sana, her şeyini verebileceğini inandığın insanı SEVEBİLMEKTİR…