Kuran-ı Kerim de ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Allah yolunda öldürülenlere sakın “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, Lakin siz anlamazsınız.”[1] Hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:
“Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya bir daha dönmeyi arzu etmez. Ancak şehit bunun dışındadır. O cennette gördüğü yüksek itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister.”[2] Bundan tam bir asır önce Çanakkale’de bütün dünyaya karşı
“Çanakkale geçilmez” diye bir destan yazıldı. Tarihte emsali az görülen bir zaferle düşman orduları bozguna uğratıldı. Allah yolunda, din, iman, millet,vatan,bayrak ve mukaddesat uğrunda Mehmetçiklerimiz kahramanca savaştılar. Kanlarını ve canlarını feda ettiler. Şehadet şerbetini içtiler. En yüce mertebeye eriştiler. İslâm’ın izzet ve şerefini korudular. Müslümanların haysiyet ve şerefine halel getirmediler. Mabetlerimize namahrem eli değdirtmediler. Şahadetleri dinimizin temeli olan ezanlarımızı susturmadılar. Fakirlik, yokluk ve imkânsızlıklar içerisinde çarpıştılar, fakat hiçbir zaman geri çekilmediler. İman dolu göğüslerini siper ettiler, imanlarıyla, cesaretleriyle, fedakârlıklarıyla, Allah’ın inayet ve yardımıyla büyük bir zafer kazandılar. Çağdaş dünyaya da savaş ahlakını ve savaş hukukunu öğrettiler. Yeri geldiğinde yaralı düşman askerlerini sırtlarında taşıdılar, tedavi ettiler onlara kırbalarından su içirdiler. Savaş ortamında bile insanlığın ölmediğini bütün dünyaya gösterdiler. Çanakkale, dağların, taşların şüheda gövdesine büründüğü diyardır. Çanakkale, karasıyla, deniziyle bir hilal uğruna nice güneşlerin battığı yerdir. Anadolu’nun her evinden, Rumeli’nin her bölgesinden, İslâm coğrafyasının her beldesinden; Şam’dan, Bağdat’tan, Filistin’den, Beyrut’tan, Kahire’den, Kosova’dan, Üsküp’ten, Saray-Bosna’dan gelen ve kardeş olan şehitlerimizin memleketidir Çanakkale. Dilleri, kavimleri, ırkları, beldeleri farklı ancak imanları, idealleri, azimleri, gayeleri, niyetleri, duyguları bir olan, Mehmetçiklerin bir arada can verdiği mekândır Çanakkale. İnsanların fert olarak, millet olarak verdiği bir imtihandır.Çanakkale. Varlığımıza,inancımıza, mukaddesatımıza,vicdanları körleşmiş,insafını kaybetmiş güçler,düşmanlar , bizi tarih sahnesinden silmek,yok etmek istemişler,.fakat bunu beceremediler,başaramadılar. Şehitler, bizim istikbalimizdir.
“Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” düsturunca bu toprakları, bizlere, onlar vatan kıldılar. Millet olarak bugün bizlere düşen, şehitlerimizin aziz hatırasını ruh ve gönül dünyamızda yaşatmaktır. Onların uğruna canlarını verdikleri yüce değerlere sahip çıkmaktır. İhanet içinde olmamaktır. İstiklalimizi korumaktır. İstikbalimiz için çalışmaktır. Gelecek nesillerimizi Çanakkale ruhuyla yetiştirmektir. Her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış bu toprakları imar etmektir. Kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere; aramıza fitne, fesat ve nifak tohumu ekmek isteyenlere asla fırsat vermemektir. Unutmayalım ki, millet olarak tarihten ibret alıp Çanakkale ruhunu, birlik, beraberlik ve kardeşlik şuurunu diri tuttuğumuz müddetçe ulaşamayacağımız hiçbir hedef, başaramayacağımız hiçbir iş, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Yeter ki tefrikaya düşmeyelim. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un ifadesiyle;
“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez, Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.” [1] .Bakara suresi,154.ayet [2] .Hadis-i serif; Buhari ve Müslim