ç)- KARŞILAŞTIRMA (Kıyas Etmek): İki kavram arasındaki benzerliklerin ya da farklılıkların ortaya koyulmasıdır. Bu cümlelerde “DAHA, EN, İSE, KADAR, GİBİ…” karşılaştırma bildiren sözlere yer verilir.
Örnek: Hayvanlar, koklaşa koklaşa; insanlar, konuşa konuşa anlaşır.
Toroslar da Alpler kadar güzeldir.
Hava bugün düne göre daha soğuk.
Not: Karşılaştırma ile Benzetmeyi karıştırmamalıyız. Karşılaştırmada “ÜSTÜNLÜK, EKSİKLİK ve SEVİYEDE OLMAK” gibi bir derecelendirme vardır. Benzetmede ise ortak yönü olan iki varlıktan niteliği ZAYIF olanın GÜÇLÜ olana benzetilerek anlatılır.
Örnek: Önümüzde dağ gibi sorular var.
Önümüzdeki sorunları çözmek bir dağı delmekten güçtür.
d)- DEĞERLENDİRME: Herhangi bir konu hakkında olumlu ya da olumsuz düşüncelerin ortaya koyulmasıdır.
Değerlendirmeler ÖZNEL veya NESNEL özellik gösterebilir.
Örnek: Yazar, bu eserinde insanı etkileyen, çarpıcı olaylara değiniyor.
Yazar, bu eserinde bir kasabada yaşanan olayları anlatıyor.
Not: Öznel ve olumsuz özellik gösteren değerlendirmeler aynı zamanda “ELEŞTİRİ” dir.
NESNEL – OLUMLU = DEĞERLENDİRME
ÖZNEL – OLUMSUZ = ELEŞTİRİ
Örnek: Bu eser okurun merakını gidermekten hayli uzak.
Romanda anlatılanlar Kurtuluş Savaşı yıllarında geçiyor.
e)- ELEŞTİRİ (Tenkid): Bu eser, sanatçı veya durumla ilgili ortaya konan düşüncelerdir. Eleştiride eleştirilecek olan şeyin eksik, kusurlu, yanlış yönlerinin yanında olumlu yönleri de ortaya konabilir. Eleştirilerde çoğunlukla değerlendirme de söz konusudur.
Örnek: Yazar, bu öyküsünde çok sayıda dil yanlışı yapmış.
Onun şiirleri insanın yüreğini titretecek içerikten yoksundur.
Yetkin sanatçı, yapıtlarındaki doğal anlatımla geniş okur kitlelerine seslenmeyi başarıyor.
Not: Kimi zaman bir sanatçı veya sanat yapıtının hem olumlu hem olumsuz yönleri belirtilmiş olabilir.
Örnek: Okuru yürekten kavrayan bu eserin kurgusunda kopuklukların olmadığını söylemek hayli zor.
Not: Bir kişinin kendisini veya kendisiyle ilgili durumları eleştirmesine “ÖZELEŞTİRİ (OTOKRİTİK)” denir. Bu durum genellikle olumsuzdur.
Örnek: Bu yaz, yapılacak onca iş varken zamanı boşa harcayıp hiçbir iş yapamadım.
Eminim ki bu işten de kazançlı çıkacağız.
İçine kapanık biri olmam beni insanlardan uzaklaştırıyor.
f)- ÖNYARGI (Peşin Hüküm): Gelecekte nasıl gerçekleşeceği bilinmeyen durum veya olay hakkında önceden benimsenmiş olumsuz düşünceler içeren yargılardır.
Örnek: Göreceksiniz bu iş hafta sonuna kadar da bitmeyecek.
Okuru göz ardı eden bu sanatçının kalıcı olması mümkün değildir.
Biliyorum, çok fazla seyirci toplamayacak bu oyun, ama salt o rahatlığı yaşamak adına görülmeye değer.
g)- İHTİMAL (Olasılık): Bir eylemin ya da durumun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin belli olmamasına denir.
Not: İhtimal anlamı taşıyan cümlelerde “KESİNLİK” anlamı yoktur.
Örnek: Bu geziye belki Ahmet de gelir.
Ahmet bugün gelmeyebilir.
Bu kitapları galiba burada bulamayacağız.
ğ)- VARSAYIM: Olmamış bir şeyi geçici olarak olmuş saymaya denir.
“TUT Kİ, DİYELİM Kİ, FARZET Kİ, KABUL EDELİM, SAY” gibi anahtar kelimeler kullanılır.
Örnek: Tut ki baban izin vermedi.
Bir an derse geç kaldığını düşünelim.
Diyelim ki bu olay gerçek değildir.
Aylardan temmuz olduğunu kabul edelim.
Varsayalım ki o bir katil.
h)- TAHMİN: Bir olay, durum veya eylemin nasıl gerçekleşeceği konusunda öne sürülen düşüncelerdir. Fikir yürütmek, sezgide bulunmaktır.
Örnek: Bu çocuk bizim oralardan olmalı.
Uçak şu saatlerde Kıbrıs’a varmıştır.
Nasıl bir mutluluk içinde bulunduğunu gözlerinden okuyorum.
ı)- ÖNERİ (Tavsiye): Herhangi bir konuda bir kişiye yol gösterme, tavsiyede bulunma, salık vermedir.
Örnek: Okurun ilgisini çekmek için okur kitlesinin isteklerine kulak vermelisin.
Kitabın sonuna şiirlerin sezgisel dünyasını ortaya koyacak notların eklenmesi yararlı olabilirdi.
Erdem bir fazilettir sakın ondan vazgeçme.
Not: Öneri ile tasarıyı karıştırmamak gerekir. Öneri başkalarına yapılır; tasarı ise öznenin kendisiyle ilgilidir.
Örnek: Bir resim sergisi düzenlemeyi düşünüyoruz.
Tasarı, ileriye yönelik bir plandır.
i)- HAYIFLANMA: Kişinin kendisinden dert yanması olayıdır.
Örnek: Nasıl geçti habersiz o güzeli yıllarım. Çok çabuk parlayan insan olduğum için çevremdekileri üzüyorum.
j)- YAKINMA: Hoşa gitmeyen, memnun olunmayan bir durumdan dolayı üzüntü duymaya ve bu durumdan dolayı üzüntü duymaya ve bu durumdan şikayetçi olmaya denir.
Örnek: Belediye bu sokakları ve parkları hiç temiz tutmuyor.
İzmir’e kadar gelmiş de bize uğramadan gitmiş.
Eşyalarımı aldığı gibi geri getirmesini de bilse…
k)- SİTEM: Birine kırıldığını öfkelenmeden belirtmek, serzenişte bulunmaktır.
Örnek: Sen ne zaman benim sözümü dinledin ki…
Hangi dağda kurt öldü de sen bizi aradın.