HAMİT MACİT SELEKLER

     1909 da Antalya’da doğup ve 23 Ocak 1974’te Ankara’da vefat eden şairimiz aynı zamanda savcılık ve hâkimlik de yapmıştır şairliğinin yanı sıra.  Samimi olan arkadaşlarına göre herkese iyilik etmek için çırpınan ve kendisine müracaat edenlerin derdine deva olmaya gayret sarf eden bir şahsiyettir.

Görev yaptığı devlet makamlarında zorda olanlara yol gösterir ve meselelere çözüm bulurdu. Baki Süha Ediboğlu, “Bizim Kuşak ve Ötekiler” adlı eserinde şairimizin sağlığına son derece düşkün olduğu için pratisyen hekim kadar tıptan anladığını ve reçete yazabildiğini anlatır. 

Doğruluğun, iyiliğin, huzurun ve saadetin şairi olması kendisinin dönem itibariyle içki, sigara ve kumar gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durduğu ve bunlarla uğraşanlara da bırakmaları adına yardımcı olmasından gelir. Aynı zamanda evine düşkün bir şair olup çocuklarla oynayıp vakit geçirmeyi seven bir kişidir.

       Mehmet Kaplan, “Cumhuriyet Devri  Türk Şiiri” adlı eserinde şairin “ Dünya Defterinde Kalan Adımız” adlı şiirinin tahlilini yapar.  Şairlerin genellikle felaketin şiirini yazdıklarına dikkat çeken Kaplan, Cahit Sıtkı,  Ziya Osman ve Hamit Macit gibi şairlerimizin çok güzel mutluluk şiirleri yazdıklarını kaydeder. Ömrünü şiire adayan bu şairimizden Kaplan,  “Tatlı,  yumuşak tonlu ve sevgi dolu şiirler yazan bir şairdir.” diye bahseder.

      Şairin âdeta ruh ikizi olan Ziya Osman Saba,  1936’da Varlık dergisinde yazdığı bir yazıda  Hamit  Macit’in “insan ruhunu keşfettiğini” kaydettikten sonra eserlerindeki ihlasın vatan şiirlerine de hususî bir çeşni verdiğini ilâve eder. Ayrıca şairin şiirinin  “mahallî” olduğuna dikkat çeken Saba, “ Bu mahallilikbirçoklarının istediği gibi memleket, köy, semt ismi sıralamakla değil hakiki manasıyla tecelli etmektedir.”

Samimi, içten, sıcak ve insanî hassasiyetlerle örülü mısralara sahip olan Macit’in Ziya Osman Saba’ya adadığı ‘Nisan Şiiri’ şairimizin ne kadar sevecen ve mülayim bir karakterde olduğunu gösteriyor.

                      Günlerdir pencere önünde durup

Bahar sabahını beklemekteyim

                       Mavi kapısını açarsa cenup

Sanırım,  gelecek bir yeşil mevsim

                       Oradan, sabahın gümüşlü ince

                        Buğusunda yeşil mevsim gelince

                        Canlanır, ağaçlar, kuşlar ve bahçe

                        Canlanır mermere çizdiğim resim

          “Ben ve Öte” şiirinde tenasübü görmek mümkündür:

                           Bir ruhum ki seslerle renkten damla damla ben

Sanıyorum bendedir özlenilen fecirler

Meçhule seslenirim en geniş sadamla ben

Sevinçlerim ve hüznüm durgun sesimdedirler

 DÜNYA DEFTERİNDE KALAN ADIMIZ

Sen tatlandırırsın suyu, ekmeği

                    Seninle birlikte yaşamak iyi

Seni gördüğümce dünya güzeldir

Istırap sen varsın diye çekilir

                    Yüzünde iyilik, çevrende huzur

Maddeleşir, dokunur, duyulur.

Zorluklara karşı yalnız değilim

                     En yakınım,  öz tanışım, sevgilim

                    Hep aynı olsa da daima yeni

Dinlemek isterim kalp hikâyeni

                            .

                                           .   

                                           .