Aksak Timur’un Anadolu’yu işgalinde,ordusunda filler de mevcuttu. Fillerden birini tarlada hizmet amacıyla halkahediye etmiş. Fil tüm ekinlere zarar vermeye başlayınca halk yardım için Nasrettin Hoca’ya başvururlar;
“Hoca bu fil bizi mahvedecek,Timur dan bu fili gerialmasını rica edebilir misin ya hoca”
Nasrettin Hoca düşünmüştaşınmış, bu adamlara da bir türlü güvenmez miş ”tek bir şartla” demiş.”Benimle birlikte Timur un otağına varacaksınız,ben de sizin adınıza konuşacağım”
Halk kabul etmiş, birlikteTimur un otağına varmış huzura kabul edilmişler. Daha doğrusu Nasrettin Hocaöyle sanmış, astığı astık, kestiği kestik Aksak Timur seslenmiş; söyle hocam isteğin nedir?
“Bu halkın adına geldim efendim” demiş Nasrettin Hoca .”Onların derdine derman olmaktır dileğim”.Diyorlar ki…”NasrettinHoca halkı işaret etmek üzere arkasını döndüğünde; o da nesi, ardında hiç kimseyok! Hoca eğilmiş ve diyorlar ki, devam etmiş hediye ettiğiniz fil öyle hayırlı uğurlu bir hayvanmış ki …..Ondan bir tane daha halka hediye etmenizi istiyorlar. Hocanın kıvrak zekâsı ilehalkın bu davranışı da gerekli karşılığı görmüştür.
Bu hikâye yi neden anlattım; toplumolarak herkes şikâyetlerini yerine ulaştırma yerine, o konunun dedikodu sunuyapmayı daha çok seviyoruz. Ama şikâyetimizle ilgili bir eylemde bulunmuyoruzveya o konuyla ilgili ciddi bir araştırma yapmıyoruz.
Kurumları veya sivil toplum örgütleriniharekete geçiren yine toplumun davranış şeklidir.
Her fert mutlaka bir toplumiçinde dünya ya gelmiştir, uzaydan fırlatılmamıştır. Netice de ana babasıylailk sosyal ilişkiyi tanımıştır. Bir insan ailesi ve toplum olmadan tek başınadil öğrenebilir mi?
Zihinselsüreçlerimizin temelini oluşturan ifade gücünü yine toplumdan almıyor muyuz?
Kişiler arası iletişimolmadan, insanın yaşamını tamamlaması mümkün değildir. Bundan dolayı sosyalyaşam ve kendimizi ifade etmek hayatın vazgeçilmez bir unsurudur. Sosyalyaşamın diğer bir adı da bence ”iletişim”dir.
Toplumda iletişim neden gereklidir? Yaşama düzeyi arasındaetkileşimi sağladığı için gereklidir.
Oysa bizde bu iletişiminyerini dedikodulu ilişkiler almış ve gelişmişliği arka plana atmışız. Sosyal yaşamdatoplumsal görevlerimiz hakkında kendimizi yenilemiyoruz.
Hayatımız; hep birileri bir şey yapsın diyebeklemekle geçiyor. Organize çok zayıf. Kurumlardan, politikacılardan medet umanama kendimizle ilgili sorumluluklarımızı yapmayan bir topluma dönüştük!
Evimizde su veya elektrik 1 saat kesilsefeveran koparırız. Oysa sokakta bir su borusunu veya caddede gündüz boşunayanan bir lambayı ilgili kuruma haber vermeye üşeniriz.
Belki de bizi böyle alıştırdılar.Adam bir iş bulup çalışmayı araştırma yerine, hangi kurumdan veya kişiden nasılyardım alabilirimin formüllerini araştırıyor.
Toplumsalrollerimize sahiplenmiyoruz.Toplumsal rollerin onurlu hale gelmesi de yine toplumdaki eğitimle olur.”Biz” bilincine ulaşabilmemiz içindeyine ortak değerlerin paylaşılıyor olması önem arz ediyor. Değerler bir toplumiçin önemlidir. Sosyal yaşama bir ahenk gelir. İnsanlar arasındaki bağlılığı veiletişimi artırır. Davranışlarımız konusunda rehber olur.
Kısacası hayattan beklentilerimizi veyaşikayetlerimizi kendi içimizde çöreklendirip,dedikodu şeklindeki bir yaşam tarzına dönüştürme yerine,ilgiliadrese ifade etmesini denesek daha bir çözüm olmaz mı?.
ARİSTO nun şusözlerimle yazımı bitiriyorum…
“Herkes kızabilir, bu kolaydır. Ancak doğru insana,doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak, işte bukolay değildir.”
Hoşça kalın!.