Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman geçtiğimiz aylarda Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye adı korona virüs salgını ve benzeri konularda gündeme gelen Bill ve Melinda Gates arasında yapılan ve kamuoyunda dikkatlerini üzerine çeken tartışmalı bir anlaşmanın akıbetini sormuştu. Bu haber Millî Gazete’nin 10 Mayıs 2020 tarihli sayısında yer aldı. Bu haberin ara başlığında “Belge Var İçeriği Yok” denilerek şöyle bir iddiada bulunmuştu. “Bill ve Melinda Gates Vakfı Ortadoğu temsilcisinin 9 Aralık 2018 tarihinde Tarım ve Orman Bakanlığı’nı ziyaret ettiğini ve bu ziyaretin ardından Bakanlık ve Vakfın ortaklaşa bir çalıştay düzenlediğini hatırlattığı önergesinde Karaduman, “7 Mayıs 2019’da ise Gates Vakfı ve Dışişleri Bakanlığı arasında ‘Etki Hızlandırıcı Pilot Uygulama Belgesi’ imzalanmış, bu belgenin ‘tarımsal kalkınma’ alanında Bakanlığınızın Gates Vakfı’yla işbirliği yapmasını öngören bir belge olduğu belirtilse de içeriğiyle ilgili detaylı bilgiye ulaşılamamaktadır” demişti.  Aynı konuyla ilgili Türkiye Gazetesi Yazarlarından Fuat Uğur (20.05.2020) daha da detaylı bir yazı kaleme almış. Tebrik ettim. Çünkü böyle milli kalemler vasıtası ile biraz bizden uzaktaki konuları yakınlaştırıp, bilinçleniyoruz.

Aradan geçen zaman sürecinde yine Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Yusuf Kaplan’da (17 Temmuz 2020) iddialı bir yazı kaleme aldı. Düşündürücü bir yazı olduğu içinde köşeme taşıma gereği duydum.

Bu konuyla ilgili olarak Yazar İbrahim Gülsu kardeşim beni aradı, iki yazı arasındaki bağlantı ile ilgili değerlendirme yaptı. İsterseniz o yazının da düşündüren bölümlerini sizle paylaşıp, sonrada bizim siyasilere bu anlaşmalardan haberleri olup olmadığını sormak istiyorum.

ÜLKEDE DERT BİTMİYOR

Yusuf Kaplan’ın yazının başlığı şöyle: “Önce İstanbul Sözleşmesi, şimdi de Gıda Kanunu Tasarısı...

Bu ülkede dert bitmiyor bir türlü!

Kaplan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili Sayın Erdoğan’ın, vaz geçme talimatı vererek, son noktayı koyduğunu belirterek şöyle diyor: “Ne kadar yuva yıkıldı! CEDAW’la başlayan, Süresiz Nafaka ile dayanılmaz boyutlar kazanan haksız, hukuksuz bir süreç var... Aileyi aldım adım dinamitleyen, toplumsal dokularımızı tarumar eden berbat bir süreç...

Ailenin çökertilmesene göz yumulamaz! Kadın cinayetlerine, şiddetine de göz yumulamaz!

Kadına cinayeti, tecavüzü, şiddeti önlemenin yolu, aileyi zayıflatmak olabilir mi? Bu nasıl bir mantık! Sapla samanı karıştırmakta üstümüze yok gerçekten!”

ŞİMDE GELELİM ESAS KONUYA

Kaplan yazısının devamında ise girişte ifade ettiğim bu anlaşmaya dikkat çekerek şöyle diyor:

İstanbul Sözleşmesi’nden kurtuluyoruz derken, şimdi de aynı ölçüde yıkıcı bir kanun tasarısı var Meclis’in ve komisyonlarının gündeminde: Gıda Kanunu.

AK Parti hükümetleri, değişik dönemlerde çok sayıda tarım teşvik kredileri verdi. Bu teşvikler ne kadar sağlıklı işletildi ne işe yaradı, bilmiyorum.

Ama bildiğim bir şey var: Bir zamanlar tarım ülkesi olan Türkiye, dışardan büyükbaş hayvan ithal edecek duruma geldi!

Tarım, geleceğin endüstrilerinden biri oysa. Tarım ülkesi bir ülke, tarımda zirveye oturacak şekilde tarım endüstrisini geliştirmek zorunda. Çok geciktik ama her şey bitmiş değil.  

Şimdi en önemli noktaya geldik. Devam ediyor Yusuf ağabey: Yeni Gıda Kanun Tasarısı  için şöyle diyor! “İntihar bu!’

Adamlar, babalarının çiftliği gibi cirit atıyorlar!

Hem fıtratı hem de nesli bozacak Gıda Kanunu geri çekilmeli! Derhal, hemen ve şimdi!

İstanbul Sözleşmesi’nden sonra böyle bir yasayı toplum kaldıramaz! Bunun faturası çok ağır olur hükümete! Benden uyarması…”

Yusuf Kaplan net konuşuyor, milli duruş bekliyor, haklı da..

Evet bizde buradan Kahramanmaraş kamuoyunu bilgilendiriyoruz ve soruyoruz acaba vekillerimizin bu anlaşmadan haberi var mı? Varsa durdurmayı düşünüyorlar mı? Bu anlaşmada neler var, kamuoyunu bilgilendirmeniz gerekiyor… (Yarın devam edeceğim)

Kalın sağlıcakla.