Geçtiğimiz ay, kendime ayrılan köşede kendi mantığımıkullanarak anlamaya çalıştığım Helete’nin ilçe olma isteği ve Göksu üzerine biryazı kaleme almıştım.
Makalemin en başında yanlış anlaşılmamdan dolayı Heletelikardeşlerimden özür dilerim. Bir konuyu gündeme getirirken söylediklerindekisamimiyet ve niyet çok önemlidir. Helete’deki Göksu üzerinden ilçe olmak içinverilen mücadelede haklı olabilirler, ya da Göksu çayının Gaziantep’e içme suyuolarak gitmesi Sabahat Küpelikılıç hocamın bana cevaben yazdığı makaledebelirttiği üzere ekolojik çevreye de zarar verebilir.
Bir kere şunu belirtmek istiyorum, Helete’de halkınınkendilerince haklı protestoları, şu zor günlerden geçtiğimiz aylarda etrafımızateş çemperi ve tüm emperyalist düzen devletimize karşı saldırı durumunda iken,o emperyalist düzenin içerdeki işbirlikçileri de boş durmazken Heletelikardeşlerimizin yaptığı düzeyli olmasına rağmen o protestoyu benimsememiştim. Günbirlik günüydü ve elimizi yumruk yaptığımızda bir elin parmakları gibi birbirimize sarılma günüydü.
Yazdığım makalemin yine arkasındayım, yalnız, Fetö benzetmesiasla ve asla Heleteli kardeşlerimiz için değildi. Sabahat Hocam bize dersvermiş ve 12 Şubat Kurtuluş mücadelesinde Helete’nin önemine dikkat çekmişti.Burada bu yanlış algıyı düzeltmek zorundayım. Fetö benzetmesini asla kabuletmiyorum, yanlış anlayan tüm okuyucularımdan ise özür diliyorum.
Gazetemizin kadrosunda yazılan bir köşeye ancak mahkemekararıyla tekzip verilirse yayınlanır. Fakat Sabahat Küpelikılıç hocamızınyazdığı makale harfiyen yayınlandı. Genel Yayın Yönetmenim Mesut Tuğrul beniarayarak Sabahat Küpelikılıç hocamızın benim makaleme cevap yazdığını veHocamıza saygımızdan dolayı bunu yayınlamak istediğini söyledi. Bende hocamızave yanlış anlayan Heleteli kardeşlerimize saygı açısından benim tarafımca birsorun olmayacağımı söyledim.
Buradan Sabahat Hocama cevap verecek haddim yok, yıllarınıeğitim camiasına vermiş, gazetelerde bu halkı bilinçlendirmek için köşe yazmışhocama cevap vermeyi düşünmüyorum.
Yalnız makalemin yanlış anlaşılan bölümler dışındaGaziantep’e içme suyu olarak verilmesi taraftarıyım. Tabiki oradaki ekolojikdengeye sorun çıkarmadan.
Bugün Halfeti sular altında nedenini biliyorsunuz, HasanKeyf sulan altında nedenini biliyorsunuz. Bunlar sadece barajlar için sularaltında kalırken, bir yerleşim yerine içme suyu olarak verilmesinintartışılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Gaziantepli değilim ve yıllardır Gaziantep örneği verildiğiiçin artık o ilden bir bıkkınlıkta geldi. Onun için Gaziantep’i Gaziantepolduğu için değil orada da benim milletimin bir parçası yaşadığı için içmesuyunun verilmesi tarafındayım.
Bu arada Helete Kahramanmaraş’ın en büyük kırsalmahallelerinden biridir ve gerçekten halkının milliyetçiliğine de bir kez dahahayran kaldım.