Seven insan Kıskanır mı sorusu ile karşılaşırız her zaman…!
İlişkinin ilk günlerinde, sevgiliniz sizi kıskanıyorsa “Beni ne kadar çok seviyor” diye düşünürsünüz.
Bu kıskançlık, özgürlüklerinizi kısıtlayan bir boyuta geldiğindeyse korkmaya başlar ve sevgilinizden uzaklaşırsınız.
Kıskançlık denilen duygunun, ince bir çizgi olduğunu bilmek gerekiyor.
Çizgiyi geçtiğinizde, düşeceğinizi unutmamalı, sürekli çizgi üzerinde ilişkinizi sürdürmeye özen göstermelisiniz.
Anadolu insanı kıskanır dediğinizi duyar gibiyim.
Hatta Kahramanmaraş’ta cinayet sebebi bile olabiliyor, kıskançlık.
Büyük bir yanılsama ile yaşıyoruz çoğu zaman!
Yanlış doktrinlerle yaşayıp gidiyoruz...
Bu gibi tutumlarla hatta kıskançlıklar zinciri ile yanlışlar bile yapılabiliyor.
Kahramanmaraş gibi bir ilde yaşıyorsun düşünün;
"Beni kıskanmıyor, acaba beni sevmiyor mu?" gibi konuşmalara çok kez şahit olmuşuzdur bugüne değin.
Kıskanmayı herkes farklı yorumlar.
Kimi sevgiye bağlar, kimi özgüven eksikliğine, kimi sahiplenmeye...
Kıskançlık, "GÜVEN" sorunu olabilir mi?
"Seni kıskanıyorum çünkü sana güvenmiyorum" un adıdır, KISKANÇLIK...
Ve en yorucu, en zehirli duygudur aynı zamanda...
Hatta; "Seni kıskanıyorum" en büyük hakarettir aslında...
Temeli sağlam olan her duygunun yüceliği güvene bağlıdır.
Anadolu insanıyız, mutlaka sevdiğimizi kıskanırız ama seviye önemli.
Aşırı doz iyi değil, yani azı karar, çoğu zarar.
Kahramanmaraş gibi yerde çoğu zarar hatta cinayetler bile bu şekilde işlenebiliyor.
Araştırmalarıma göre Ülke genelinde KUŞAKTAN KUŞAĞA KISKANÇLIK "Kıskanan aşık seviyordur" cümlesi de kuşaktan kuşağa aktarılan bir önyargının kelimelere dökülmüş halidir.
Bu cümlenin en önemli işlevi ilişkilerdeki sorunları örtbas etmektir aynı zamanda.
Dozunda bir kıskançlık ilişkiyi güçlendirirken doz aşımı ciddi sorunlara yol açabiliyor...
Kıskançlık aşkın göstergesi değildir.
Aşk, aşırı sevgi ve bağlılık duygusudur.
Ayrıca sahiplenme duygusunun aşkla alakası yoktur.
Descartes der ki; "Kıskançlık, sahip olduklarını koruma isteğinden kaynaklanan bir tür korkudur". Yaşanılan bir güvensizlik, kişilerde hep bir kaybetme korkusu oluşturur.
Bu konuda önemli olan, karşılıklı güven için iletişimin açık olmasıdır.
Ne kadar açık ve şeffaf olursak, o kadar sağlıklı ve huzurlu yaşarız tüm ilişkilerimizi.
Kıskançlığın yerini güven ve huzurun aldığı yaşamlara...
Huzurla ve güvenle, sağlıcakla kalın…