Yavuz Sultan Selim Hân’ın orduları kızgın Sinâ çölünde ilerlerken,develerin üzerindeki kırbalarda su bitiyor. Herkes susuz bir halde iken ,Selim Han,ordusunu durduruyor. Herkesin tövbe etmesini,birbirleri ile halelleşmesini istedikten sonra, yağmur duâsı için Allah’a el açarak dua etmeye başlıyorlar. Bütün ordu Sultanlarının göz yaşları içinde yaptığı bu duaya ,can-ı gönülden “ Amin.Amin.Amin “ diyorlar. Daha ellerini indirmeden,Sultanın kerameti üzerine ,bir anda kızgın çölün üzerinde yağmur bulutları beliriyor. Yavaş,yavaş yağan yağmur,gittikçe hızlanıyor.Bardaktan boşanırcasına yağmaya başlıyor. Kaygan kumlar ıslanarak pekişiyor. Kumlar üzerinde yürümek kolaylaşıyor. Askerler ve binekleri serinliyorlar ,taze can bularak suya kanıyorlar. Yıllarca yağmur yüzü görmeyen Sina çölünde kızgın kum yağmura doyuyor. Başta Selim Han olmak üzere ordu şükür secdesine kapanıyorlar.. Osmanlı ordusu kızgın Sina çölünü geçip, Mısıra ulaşıp ,girip,Kahire’ye zaferle,mehter marşıyla giriyorlar. Üç gün üç gece şenlik yapıyorlar. Yavuz Sultan Selim Han’a “Mısırı da mülkünüze kattınız “ diyenlere şöyle cevap veriyor: “Mülk Allah’ındır. Bir kimse zafere ulaştığı zaman,gururlanarak zulmünü artırırsa,Allaü teâlâ onu çok aşağı derecelere düşürür.Bu nedenle insan gururlanabilir mi? Şayet benim ve başka birisinin,yer yüzünde bir parmak ucu kadar toprağı olsa,bu Allahü teala ile ortaklık idea etmek değimlidir ?” Bu sözleri ile yüce Allah’ın büyüklüğü önünde kendisinin secde etmekten başka yapacağı bir şey olmadığını bildirir. Sultan Selim Han Mısırda Cuma namazını kılmak için Melik Müeyyed Camisine gider.İmam-Hatip minberden adına hutbe okurken,Selim Han için ;”Hâkim’ül Haremeyin-iş -Şerifeyn (Mekke ve Medine’nin hakimi “diyerek överken,Selim Han hemen müdahale ederek:”Hâdim’ül Haremeyn eş-şerefeyn” ( Mukaddes beldelerin hâdimi,hizmetkarı ) diye söylemesini emreder. Büyük hükümdar,imamın bu tekrarından sonra göz yaşları içerisinde şükür secdesine kapanır. Bu mütevazi örneğini gören mısır halkı,Müslümanlar Padişahı bağrına bastılar. Son Abbasi halifesi,Halifeliği Sultan Selim Han’a devretti.Böylece halifelik Osmanlılara geçmiş oldu.İlk Osmanlı halifesi de Selim Han oldu.Kutsal emanetlerde İstanbul’a getirildi. ATTAN İNMESİNİN SEBEBİ Yavuz Sultan Selim Hân Mısır seferinde ,Sinâ çölüne gelince duraklıyor.Bu çölde sıcak kum kaynıyor.Yumurta kuma konsa pişecek durumda..Havadan kuşlar uçsa baygınlıktan yere düşer vaziyette.Şimdiye kadar kimse bu çölü geçemediği halde Sultan Han,Çölü geçip,Mısırı feth etmiştir. Veziri Hüsam Paşa,paşalar,askerler ve alimler merakla geçmeyi düşünürken,Hüsam. Paşa ;” Bu çölü geçmek insanoğlu için mümkün değildir.l ortasına varmadan piyade askerlerimiz buharlaşır Hükümdarım” diyor. Sultan Selim Hân’ın boynundaki şah damarı kabarıyor,celalleniyor. Ve şunu söylüyor ; “Allahü teâlâ Kuran-ı keriminde ,dünyadaki her şeyi,dağları,ovaları,gölleri,çölleri,nehirleri ve denizleri,insanoğlunun emrine verdiğini bildirmiştir ” sen bunun nasıl aksini söylersin diyerek, Hüsam Paşayı azlediyor. Ordudaki heyecan son haddine varmıştı. Sultan Hazretleri atının üzengisinin üzerinde askerlere son defa hitap etti. “ Ey Cennet yolcuları! Ey can kardeşleri. Bilirsiniz ki, Müslüman Türkler muharebe meydanında ancak Allahü teala2dan korkarlar. Önüne çıkan hiçbir engel, onları Allah yolunda olmaktan alıkoyamaz. Sizler cenab-ı Hakkın emirlerine uydukça,O’nun yardımıyla bu çölü geçmek te size nasip olur inşallah.” Ordu yol almaya devam etmeye başlıyor. Suyu herkes idareli kullanıyor. Teyemmüm yapılarak namaz kılıyorlar. Bir ara Selim Han atından yere iner,çok saygılı bir şekilde ,önüne bakarak yürümeye başlar. Vezirler,kumandanlar, askerler merak içerisinde Selim Han’ın yanına yanaşarak sorarlar ; “Hayırdır inşallah Sultanım ! Bütün ordu merak ediyorlar..Devletlu Padişahımız niçin yaya yürüyorlar ? “ Bu dünyayı iki padişaha fazla gören büyük Sultan şöyle der ; “İki cihan sultanı Peygamber efendimiz önümüzde yaya yürürken,biz nasıl at üzerinde olabiliriz ? “