Ev izolasyonu, hastalık endişesi, aşırı tedbir, güvensizlik, stres, kaygı… Küresel salgın koronavirüsün (Covid-19) fobisi de kendisi gibi hızla yayılıyor. Peki, endişeli ruh halinin akıl ve beden sağlığını derinden etkileyebileceği bu süreçten en az zararla çıkmak için ne yapmalı, nasıl önlem almalıyız? Uzmanlar uyarıyor: Paniklemeyin, kaliteli zaman geçirin, aşırıya kaçmayın…
Bir yandan “virüs kapmayayım” endişesi, diğer yandan eve kapanmanın getirdiği bocalama hali, sıkıntı, arayış, stres, kaygılar… Küresel salgın koronavirüse yakalanma endişesinin en yüksek oranda yaşandığı günlerden geçiriyoruz. Geniş çaplı önlemlerle salgına dur demeye çalışılıyor. “Mecbur kalmadıkça evden çıkmayın” çağrılarıyla milyonlarca insan eve kapandı.
Peki bu yaşananlar sağlığımızı nasıl etkiler, korunmak için neler yapmamız gerekli? Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Burcu Kök Kendirlioğlu zihinsel sağlığımızı korumanın yollarını, Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Özge Yılmaz ise nasıl beslenmemiz gerektiğini anlattı.
ÖNCE ZİHİN SAĞLIĞI
Küresel salgınların bireyler ve toplumlar üzerinde strese neden olabileceğini, korku ve kaygının bunalımı tetikleyebileceğini söyleyen Dr. Öğretim Üyesi Burcu Kök Kendirlioğlu, COVID-19 salgını sırasında görülebilecek ruhsal durumları şöyle sıraladı:
“Kendiniz veya sevdiklerinizin sağlığıyla ilgili korku ve endişe, uykusuzluk ya da aşırı uyuma hali, iştahsızlık ya da aşırı yeme isteği, dikkati toparlamakta ya da konsantre olmakta zorluk, kronik sağlık sorunlarının kötüleşmesi, alkol, sigara ya da diğer ilaçların kullanımının artması…”
Evde izole hayat sürerken dahi günlük rutinin devam ettirilmesini öneren Dr. Kendirlioğlu, evden çalışanların çalışma saatlerini işe gidiyormuş gibi planlayabileceğini söyleyerek, “Sürekli evde kalmak uyku saatlerinin kaymasına neden olabilir. Bunu engellemek için daha önceki yatış ve kalkış saatlerinizi uygulayın. Yemek rutininizi değiştirmeyin. Bu süreci kendinizi geliştirmek ve kendinize yatırım yapmak için bir fırsat olarak görmelisiniz” diye konuştu.
KORONAFOBİYE DUR DEMENİN YOLLARI
“Eğer hafif de olsa hastalık belirtileri varsa veya şüpheli kişilerle temas öyküsü varsa 14 gün kendinize mutlak izolasyon uygulayın” diyen Dr. Kendirlioğlu, bu süreçte herkesin zihinsel dayanıklılığını arttırması gerektiğini söyleyerek, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
COVID-19 ile ilgili konuşmaya ve dinlemeye gereğinden fazla maruz kalmayın. Tekrarlayan biçimde krizi konuşmak endişeye neden olur.
Bedeninize iyi bakın. Sağlıklı, dengeli yemekler yemeye çalışın.
Düzenli egzersiz yapın. Her sabah ev ortamında da basitçe yapabileceğiniz aerobik hareketler güne zinde başlamanızı sağlar. Endişe ve kaygınızı da yatıştırır, moralinizi yerine getirir.
Uyku saatlerinize dikkat edin.
Alkol ve sigaradan kesinlikle uzak durun.
Rahatlamak için bu durumun geçici olduğunu kendinize sık sık hatırlatın. Normal yaşamınıza dönmek, kendinizin ve çevrenizdekilerin moralini yüksek tutmak için sevdiğiniz aktiviteleri birlikte yapmaya çalışın.
Telefon ya da görüntülü konuşmayla arkadaşınız ya da aile üyenizle sık sık iletişime geçin. Sadece virüs ya da salgınla ilgili konuşmayın. Neler yaptığınızı, gelecekle ilgili olumlu planlarınızı anlatın.
Evin dışına çıktığınızda kalabalık ortamlarda bulunmaktan ve toplu taşım araçlarını kullanmaktan kaçının, sosyal mesafeye dikkat ederek sağlıklı ilişkileri sürdürün. Kişilerle aranızda en az 1 metre mesafe olmalı.
Umut duygusunu koruyun ve olumlu düşünmeyi sürdürün.
COVID-19 hakkında sadece güvenilir bilgileri paylaşın. Doğru bilgileri paylaşmanız başkalarının korkularını yatıştırmanıza ve onlarla bağ kurmanıza da yardımcı olabilir.
Nefes ve gevşeme egzersizleri yapın. Sosyal mesafeyi koruyarak ve kendiniz ile çevrenizdekileri riske atmadan kısa süreli yürüyüşler yapabilirsiniz. Sürekli evde ve hareketsiz kalmak bir süre sonra isteksizliğe ve o da mutsuzluğa neden olabilir.
GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIK İÇİN SAĞLIKLI BESLENİN
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Özge Yılmaz da virüsle savaş sırasında bağışıklık sisteminin güçlü olmasının önemine dikkat çekerek, beslenmeyle ilgili şu önerilerde bulundu: Susamasanız bile gün içinde en az iki litre su içtiğinizden emin olun. Tam tahılları tüketmeyi ihmal etmeyin. Yoğurt, kefir, lahana turşusu tüketin. Haftada en az üç kez kuru baklagillere, en az iki kez Omega-3 bakımından zengin balıklara yer verin. Badem, yerfıstığı, ay çekirdeği, fındık gibi yağlı tohumlar bağışıklık sistemini destekleyen E vitaminlerine ağırlık verin. Her gün beş porsiyon taze sebze ve meyve tüketin.