Toplumlar sevgi ve kardeşlik ile kaynaşırlar, adaletle ayakta dururlar. Herkese lazım olan adalet toplumun huzurunu sağlar, adaletsizlik ise toplumun huzurunu ve güvenini bozar. Adalet; Hakkı olana, hak edene hakkını  verme, suçluya da gereken cezayı uygulama demektir. Bu işi yaparken de ölçülü olma ve haddi aşmamak gerekir. Ahlaki bir fazilet olan adalet; toplumda kargaşayı, düşmanlıkları ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırır. Geciken adalet de adalet değildir. Kuran-ı Kerim’de insanları adaletli olmayı emreden birçok ayetler yer almaktadır. Bu ayetlerde, “Haberiniz olsun ki Allah sizlere, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor…” (Nisa,58) Her hafta hutbede de okunan diğer bir ayette ise; “Şüphesiz ki Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya vermeyi emrediyor…”[1] buyrulmaktadır. Hz. Muhammed (s.a.v) hayatında adaleti esas almış, adil davranmış, insanlar arasında ayrım yapmamıştır. Bir gün Peygamberimize ileri gelen ailelerden suç işleyen bir kadının cezalandırılmaması için başvurduklarında. Bundan rahatsız olmuş ve çevresindekileri şöyle uyarmıştır : “Sizden önceki toplumları helake götüren şey; İçlerinden şan şöhret sahibi kimseler suç işleyince cezalandırmaktan kaçınır, güçsüz ve zayıflar suç işleyince hemen cezalandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki, kızım Fatıma da suç işlese mutlaka cezalandırırım.”[2] buyurmuştur. Bir gün Peygamberimizin yanında bulunan sahabe, yanına gelen oğlunu öperek dizine oturttu. Bir süre sonra sahabenin yanına kızı gelince onu da yere oturttu. Bu durumu gören Hz. Muhammed (s.a.v), “Bunların ikisini bir tutsana.” Buyurarak o kişiye uyarıda bulundu. Ve  “Allah’tan korkun ve çocuklarınız arasında adaletli davranın” buyurmuştur.   ÖMER’İN ADALETİ Medine’den Şam’a Hz. Ömer’le kölesi Muğire nöbetleşe bir deveye binerek gidiyorlar. Şam’a yaklaşınca binme sırası köleye geliyor. Deve sırtında köle ile Şam’a giriyorlar. Şam’a varınca Hz. Ömer: “Bende kimin hakkı varsa alsın.” Diyor  Kölesi Muğire; benim kulağımı çekmiştin diyerek Hz. Ömer’in kulağını çekiyor. Hz. Ömer; Niye hafif çektin deyince  Muğire, fazla çekersem bu sefer senin hakkın bana geçer diyor.   İNSANLIK İŞTE BU ADALETİ ARIYOR Şam’ın fethi sırasında Hâlid bin Velid kılıç kullanarak şehrin bir tarafından ilerliyor. Hedefi, o zaman şehrin en büyük kilisesi olan, şimdiki “Emevi Camii” idi. Şehrin diğer tarafından da, Ebû Ubeyde bin Cerrâh  komutasındaki askerler ilerliyor. Fakat Bu tarafta halk karşı koymadığından, kılıç kullanmadan ilerliyorlar. Bunun ilk hedefi de  şehrin en büyük kilisesidir. Müslümanlar, İslam şehri olduğu sembolü olarak, kılıç zoruyla aldıkları  şehrin en büyük kilisesini camiye çeviriyorlar. Diğer kiliselere dokunmuyorlardı. (İstanbul’un Fethinde olduğu gibi. Fatih İstanbul’u alınca  Ayasofya’yı camiye çeviriyor. Diğerlerine dokunmuyor) Bu iki komutan iki ayrı kapıdan Şam da ki bu kiliseye giriyorlar. Kilisenin ortasında birbirleri ile karşılaşırlar. Bu büyük zaferi tebrik için birbirleri ile kucaklaşırlar. Kilisenin yarısı kılıç zoruyla,yarısı da barış yoluyla alındığı için,kilisenin yarısı yine kilise olarak kalıyor. Diğer yarısı da camiye çevriliyor. Melik bin Mervân zamanına kadar bu böyle devam ediyor. Mervân kilisenin tamamını camiye çeviriyor. 03.03.2016 [1] .Nahl suresi,90.ayet [2] .Buhari