ÇOK yakın bir dostumla beraber Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmacı olduğu Ak Parti ve MHP’nin “Cumhur ittifakı mitingi”ni, bir apartman dairesinin balkonundan izliyoruz.

Yarım saatlik mitingin kısacık özetini vermek gerekirse; “17 yıllık Ak Parti iktidarı tarihinin en sönük, en coşkusuz ve en az katılımın olduğu bir mitingdi…”

Fanatik bir Ak Partili olan dostum çok üzüldü ve bu manzarayı görünce, benim yazımın başlığını da vermiş oldu: “Keşke yağmur yağsaydı da, nedeni buna bağlasaydık…” deyiverdi…

Arkadaşlarım Mustafa Şirin ve Mustafa Karaaslan, mitingin sönük geçmesinin nedenlerini dün köşelerinde yazdılar ve büyük ölçüde de haklılar.

Ancak eksik olan bir konuyu da ben yazarak, yazılarına katkı vermek istiyorum.

Arkadaşlar bu mitingin en büyük eksikliği, “Fırat Görgel teşkilatçılığı”nın olmamasıydı desem ne dersiniz?

Bu sütunların yazarı olarak ben birebir şahidimdir; Görgel, Erdoğan mitingleri öncesinde daha miting tarihi belirlenmeden başlardı hazırlıklara…

Gençliği motive eder, bu mitingin kent açısından nasıl bir önemi olduğunu o genç beyinlere adeta kazırdı…

Hangi gençlik grubunun, miting alanının neresinde duracağından tutun, atılacak sloganlara kadar günler öncesinden adeta bir kurs vererek ekibini motive ederdi.

O gençler belki kendi jenerasyonu olsa da o, “Gençliğin abisi” olmuştu.

Yürektendi gençlerin ona sevgisi.

Yine ben şahidimdir, Avukat Fırat, 13 yıldır her seçimin sonunda ekibine sadece bir ay istirahat verir, ardından tekrar öbür seçimlere hazırlanırdı.

Arkadaşlar eğri oturup doğru konuşalım.

Herkes şapkasını önüne koysun, başını iki elinin arasına alıp düşünsün ve “biz nerede hata yaptık” sorusunu bulsunlar…

Bu mitingin en büyük fiyaskosu, gençlik hareketinin “partili” değil, sadece “seyirci” olmasındandır.

Fırat’ın ise siyasette iki hatası oldu.

Artık siyasi mevta olmuş ve genelin büyük tepkili olduğu bir eski vekil ile beraber görüntü vermesi…

Rüzgârın yönünü hesaplamadan son anda rota değişikliği yaparak aday adayı olması…

Şunu diyoruz: Gençliğine vermek gerek. Asıl büyüklük, küçüklerin hatalarını büyüklerin affetmesi ve Fırat’ı tekrar kazanmasıdır!

CELALETTİN GÜVENÇ ARADI

BİR kaç gün önce yazdığımız, “Ayıptır Sayın Vali ayıptır!” başlıklı yazımız üzerine Ak Parti Kahramanmaraş milletvekili Celalettin Güvenç aradı.

O anda müsait olamadığımızdan telefonuna bakamadık ancak bir saat sonra bizzat arayarak dönüş yaptık.

Twitter hesabından bana şunları yazmış: “Gerçeğe aykırı yazıyorsun. Telfnu açamıyorsun ama twet atıyorsun. Sana yazdıranlara gelince...”

Oysa kendisine geri dönüşü de biz yapmıştık o başka konu ama “Sana yazdıranlara gelince…” cümlesine yanıt hakkımız saklı kalsın, bu konuya verilecek bir yanıtımız elbette olacak…

Güvenç, bizim iddialarımızı külliyen yalanladı ve hem Ali Ünsal’ın hem de Sebük Tekin Alpaslan’ın listeden silinmesine kendisinin dahli olmadığını, seçimden sonra da bir basın toplantısı yaparak gerçekleri açıklayacağını ifade etti.

Bu arada şunu da ifade ederek yazımıza nokta koyalım. Celalettin Güvenç, iki dönemdir bu kentin milletvekili ama daha ilk kez bu yazıya kızgınlıkla bizi aradı. Oysa bir Allahın günü de güzel yazdığımız yazılara bir teşekkür etme gereği duymamıştı!

Şimdi seçim öncesi beraber bir yemek programımız var. “Off the record” demediği sürece anlattıklarını yazacağız.

YATACAK YERİ YOK:

KÖPEK DÖĞÜŞTÜRENLERİN

JANDARMANIN bütün engelleme çalışmalarına rağmen özellikle başta Bertiz bölgesi olmak üzere kırsal kesimlerde köpek döğüştürmeyi meslek ve kumar haline getiren, Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz, insanlıktan nasibini alamamış hasta ruhlu cani insancıkların…

YATACAK YERİ ÇOK:

BÖYLE HAKİMLERİN

YAŞADIĞI sitede ‘kişilerin huzur ve sükununu bozmak’ suçundan mahkemeye çıkan R.T., öğrencilere ayakkabı alma şartıyla komşularıyla uzlaştı. Alınan 35 çift ayakkabıdan biri de okula terlikle gelip giden 1'inci sınıf öğrencisi A.E.Y'a verildi. Bu güzel kararı veren hakimin…