Önceki gün KSÜ’de yapılan basın toplantısına kentin ve Anadolu’nun en çok okunan (bu anketlerle ispatlı) gazetesi Bugün akredite edilmedi. Saygı duyuyoruz, Rektör bey istediği gazeteciyle çalışabilir. Fakat orada hakkımızda söylenen cümleleri hak etmediğimizi de bilmesini istiyoruz. Biz neyin mücadelesini verdiğimizi tüm hemşerilerimiz anladı fakat Rektör Bey anlayamadı… Rektör Bey; Siz dört dörtlük dürüst bir insan olabilirsiniz, KSÜ’nün kuruşuna tenezzül etmemiş biri olabilirsiniz. Bu zaten sizin en asli göreviniz, tabiki tenezzül etmeyeceksiniz. Ak Parti döneminde bu bir maharet değil, sorumluluk. Biz o üniversiteye imam değil, dirayetli yönetici arıyoruz. Biz sizin şahsınızı, kişiliğinizi değil yönetiminizi sorguluyoruz. Sizin göreviniz nasılki o üniversiteyi yönetmekse bizim görevimiz de yapılan yanlışları tenkit edip doğrusu için yol göstermektir. Görevimizi yaparken de kimseye saldırmıyoruz, hakaret etmiyoruz, hiç kimseyle olayımızı şahsileştirmiyoruz. Ama siz ‘nezaketsiz’ diyerek şahsileştirmeye çalışıyorsunuz. Bu kentin adalet mekanizmaları var, benimde elimde sağlam belgeler var. İç denetçinin raporu var, ortada tamamen montajı yapılmayıp çalıştırılmadan sözleşme hükümlerine göre aykırı bir şekilde ödenen 2 milyon 936 bin 022 TL’nin belgesi var. Eğer ‘nezaketsizlik’ devletin yaklaşık 3 milyonunun neden tesisin çalıştırılmadan ödendiğini sorgulamaksa evet ben nezaketsizim. Sayın Rektör; ben bu memlekette 22 yıldır gazetecilik yapıyorum; başarılı cerrahların bir bir kaçıp gittiği Tıp Fakültesinin gününden 1,5 yıl erken bitmesi için ne kadar mücadele verdiğimi bu memleket bilir. Kahramanmaraş Kayseri karayolunun standardının yükselmesi için iktidar milletvekillerine karşı ne kadar mücadele verdiğimi bu halk bilir. Dönemin Valisi Mehmet Niyazi Tanılır da buna şahittir. Dönemin Ak Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal’da buna şahittir. Germenicia’nın gün yüzüne çıkması için ne kadar mücadele verdiğimi bu halk bilir. Karayolları ağında olan bir ilçe yolu yapılırken sözleşmeye aykırı hareket eden firmaya 917 bin TL ceza kestirerek devletimin 917 bin TL’sini kurtardığımı bütün çevreler bilir. Halkın sağlığıyla oynayan 7 korsan fırın kapattırdığımı sağlığını düşünenlerin hepsi iyi bilir. 5084 sayılı teşvik kapsamına alınmadığımızda gazetelerimizdeki tepki manşetlerini bugün o sanayi tesislerinde çalışan onbinlerce işçi kardeşim ve patronları iyi bilir. Yaptığım mücadeleleri buraya yazsam inan gazete sayfaları yetmez. Bunları yaparken de, ‘o haber öyle yapılmaz böyle yapılır’ diyerek göğsüme bıçak attılar, haklı davamdan dönmedim, ulu camiinin önünde 4 kişinin saldırısına uğradım yolumdan dönmedim. Kafamı gövdemden ayıracak oldular bildiğim halkı davadan çekilmedim. Et satırını çekerek büroya geleni, telefonla küfür edip tehdit edenleri saymıyorum. Ben bu mücadeleyi verirken devletimizin emniyet kurumları, bürokrasi ve siyasi erkan hep yanımda durdu, aynen bugün durduğu gibi, neden mi? Belgesiz bir şey yazmayacağıma ve iftira atmayacağıma, kimsenin tetikçiliğini yapmayacağıma inandıkları için. Haberlerimizle ilişkilerimizi şahsileştirmediğimizi bilmeniz lazım, şahsınızla bizim aramızda sorun olsa KSÜ’nün tek haberleri bile sayfa sütunlarımızda yer almaz. Bugün Gazetesi halkın gazetesidir, gazete sayfalarını egolarımızı tatmin etmek için değil, en doğru haberleri tarafsız bir şekilde halkımıza ulaştırmak için dolduruyoruz. Nasılki ihaledeki usulsüzlüğü eleştiriyorsak başarılı haberlerinize de yer veriyoruz. Ama siz ‘nezaketsiz, bir işyerinden kovularak diğer iş yerine gitmiş’ biri olarak işaret ettiğiniz ben Mesut Tuğrul, o işyerinden kovulmadı. 10 yıl şerefimle ve namusumla severek yaptığım görevimden bir kan değişikliği ihtiyacıyla kendi isteğimle ayrıldım. Her zaman saygı duyduğum o işyerinin sahibi Arslan Deveboynu ben ayrılırken veda yemeği de düzenledi. Hangi kovulan personele veda yemeği düzenleniyor söyler misin? Ben yine olayı şahsileştirmiyorum, size o ihaleyle ilgili sorular sordum, siz, 2 milyon 936 bin 022 TL’nin neden tesis çalıştırılmadan ödendiğine cevap vereceğinize benim şahsımı hedef alan söylemlerde bulunuyorsunuz. Bakın ben sizin şahsınızla ilgili tek kelime etmiyorum, o ihaledeki sorularımıza cevap verseniz yeterli. Neden cevap veremiyorsunuz? Bir şey daha; ikinci döneminizi de şimdiden ilan etmişsiniz. Geçen gün görüştüğüm bir belediye başkanı ağabeyim bana şunu söyledi, ‘bir belediye başkanının veya yöneticinin niyeti sadece çalışmaksa, ilçesine, ülkesine yararlı olmaksa koltuğu düşünmez.” Ama siz şimdiden koltuğunuzu düşünüyorsunuz. 22 yıllık meslek hayatında koltuğunu düşünen çok yönetici gördüm, bugün memlekette esamesi bile okunmuyor. Onu da söylemiş olayım. İkinci dönem kesinlikle nasip işidir, hani sizinle ilgili dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’a sitemde bulunduğumu söylemiştim, sizde bana ‘olabilir, bak o gitti ben kaldım’ demiştiniz. Şunu açıkça söyleyeceğim; eğer siz o üniversite de ikinci döneme de atanırsanız, Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi; “Nasıl olursanız, öyle idare edilirsiniz” hadisinden yola çıkarak çenemi kapatacağım uygulamalarınıza karşı kalemimi kıracağım. Sorunun sizde değil bizlerde olduğunu anlayacağım. Aşağıdaki isimlerini yazacağım bu kadar siyasetçinin sizinle ilgili negatif düşünmelerine rağmen atanmanız bu memlekette bir çok insanın da ne kadar güçlü olduğunun sorgulanmasını sağlayacaktır. İkinci döneminize atandığınız gün Başta Başbakan Yardımcımız Sayın Veysi ’a hemen ardından 64. Hükümet Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mahir Ünal’a, hemen ardından Ak Parti’nin tüm milletvekillerine ve onun ardından da Ak Partinin İl Başkanı Sayın Ahmet Özdemir’e bol bol dualar edeceğim. Dualarımdan MHP’nin İl Başkanı Sayın Süleyman Öner ve CHP’nin il Başkanı Sayın Esat Şengül’de nasiplenecektir, onlarında haberi olsun. Bir kez daha söylüyorum, hiçbir kişiyle, kurumla sorunumuz yok, sorunumuz hataların düzeltilmesi ve ihmali olanların cezalandırılmalıdır.