Mustafa Önyurt
Birbirimize zaman ayırmanın yerini artıksanal dünya almıştır. Oysa eskiden paylaşacağımız ne çok şeyler vardı,paylaşmalar azaldı bencillikler başladı.
Haberleşmeninbu kadar geliştiği ortamda bu teknolojiyi de doğru kullanmıyoruz. Gereksizkonularla saatlerce, belki de dünyada en çok telefon konuşan ülkeyiz. Adamınevine ekmek götürecek parası yok ama en lüks cep telefonuna sahip ve harcanankontörler….
Günümüzdecep telefonları, televizyon ve internet hayatımıza hâkim oldu. Bu üçlüteknoloji ile insani ilişkilerimizde sunileşti, robotların dünyası başladı veinsan yok oldu.
Peki,gülerek selamlaştığımız, tokalaştığımız yüzleri biz ne yaptık, nereye gittibize ait bir şeyler!
İnsanlarsanal yaşamın bireyleri haline geldi. Adam balkonda, lüks lokanta da yediğiyemeği veya ailesiyle gittiği eğlence yerini telefonda paylaşıyor. Aldığı yeniarabasının fotoğrafını, tatile gidiyor gittiği yeri paylaşıyor(hırsızlara dadavetiye çıkarıyor) nasıl bir paylaşmaksa!
Paylaşmakavramı da değişti, geçmişte bizim paylaşma anlayışımız farklıydı. Toplumumuzungeleneklerinden, temel taşlarından biridir paylaşmak; oysa bizim bize ait negüzel değerlerimiz vardı, onun adına ister sevgi, ister arkadaşlık, isterkomşuluk deyin.
Günümüzdünyasında telefondan online hesaplarına yüklenen kontrolsüz özel hayatlardankesitler, problemler yüzünden insanlar, çağın online hastalığınayakalanabilirler.
İnsanlareskiden hayatına dair problemler karşısında psikiyatriste giderlerdi. Herhâldebundan sonra çağın hastalığı haline gelen online telefon hastalığı ile ilgilidoktora gidecekler gibi geliyor bana.
İçtimai yalnızlıkların önüne geçebilecek, en müessirvasıtalardan biri, sağlıklı bir şekilde geliştirilecek olan, karşılıklı sıcakiletişim ve gerçek paylaşmalardır.
Büyük şehir hayatı, yükselen binalar, sosyal yaşantımızı isteristemez etkilemektedir. Eski evlerin birbirine çok yakın olması, bir mahalle dedamlardan, damlara geçilmesi, insanların birbirleriyle ne derece yakınolduklarının, bir işareti olsa gerek!
Bizler toplum olarak, birbirimizi anlayabildiğimiz süre içerisinde, gerçekhuzuru yakalayacağımızı unutmayalım.
Günümüz yaşantısındaki sosyal kopukluklar, bir sevgi boşluğu oluşturmuştur.Sevgiyi yitirmenin sonucu, güzelliklerimizi de birlikte yitiriyoruz.Sevgisizlik toplumsal bunalımların başlangıç noktası oluyor. Eski Sohbetlerdekihayatı paylaşmanın inceliği, toplumsal huzurun bir nevi sigortasıydı.
Bugün apartman kapılarında, birbirimize bir selamı dahi çok görmeye başladık!
Burada Rahmetli üstadımız NecipFazıl Kısakürek ‘in gerçek paylaşma adına söylediği sözü de siz değerli okuyucularıma nakledeyim. “Eğer tadını bilirseniz ekmeği paylaşmak,ekmekten daha lezzetlidir”
Öyleyse, sanal dünyanın hastalığına yakalanmadan gerçek yaşamıpaylaşmaya ne dersiniz?