Sosyal medya kullanımı arttıkça, maalesef bu platformda olumsuz davranışlar da artış görülüyor. Bitdefender Antivirüs’ün Gençler ve Çevrimiçi Tehditler başlıklı araştırması çocukların, maruz kaldıkları siber zorbalığa karşı tutumlarını ortaya koyuyor. Araştırmaya göre 14 ile 16 yaş arasındaki çocukların sadece %11’i siber zorbalığa maruz kaldığını ebeveynleriyle paylaşıyor. Özellikle siber zorbaların, okul veya sosyal medya ortamında çocukları gülünç duruma düşürme ve rezil etme gibi gerekçelerle şantaj yaptıklarını ve bu nedenle çocukların durumu ailelerine anlatmaktan çekindiklerini belirten Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, dijital dünyada çocukların karşılaşabileceği tehditlere karşı ebeveynleri uyararak önemli önerilerde bulunuyor.
Çocuklar ve Çevrimiçi Tehditler araştırmasından elde edilen sonuçlara göre siber zorbalığa maruz kalan çocuklar büyük oranda sessiz kalmayı tercih ediyor. Ankete katılan 14 ile 16 yaş arası çocukların sadece %11’i ebeveynlerine siber zorbalığa maruz kaldığını anlatırken, %24’ü arkadaşlarına, %13’ü akrabalarına anlatıyor. Siber zorbalık karşısında çocukların konuşmamalarının çeşitli nedenleri olduğunu dile getiren Alev Akkoyunlu; “Ebeveynler teknolojiyi en az çocuklar kadar tanımalı ve yakından takip etmeli. Siber zorbalıkla karşılaşan çocuklar şantaja uğrayacağını, cihazlarının kullanılmasına izin verilmeyeceğini, kimsenin onlara inanmayacağını veya yardım edemeyeceğini düşünerek bu durumu paylaşmaya korkuyorlar.” ifadelerinde bulunuyor. Siber zorbalığa maruz kalan çocuklarda farklı davranışların gözlemlenebildiğini belirten Akkoyunlu, “İnternet kullanımı sırasında veya sonrasında sinirli olma, anlık ileti, metin veya e-posta alırken gergin veya ürkek olma, aile üyelerinden, arkadaşlardan ve etkinliklerden uzak durma, evde öfkeli davranışlar sergileme, sosyal hayatı hakkındaki tartışmalardan kaçınma gibi durumlar, çocuğun siber zorbalığa maruz kaldığını gösterebilir.” uyarısında bulunuyor.
Siber zorbaların, okul veya sosyal medya ortamında çocukları gülünç duruma düşürme ve rezil etme gibi gerekçelerle şantaj yaptıklarını belirten Akkoyunlu, “Çocuklar bu nedenle ailelerine durumu anlatmaktan çekiniyorlar.” ifadelerinde bulunuyor. Facebook, Instagram ve YouTube gibi platformların şikayet sistemlerinin olduğunu söyleyen Akkoyunlu, siber zorbalık durumunda ebeveynlerin önlem alarak şikayet başvurusu yapması ve siber zorbalıkta bulunan hesabı engellemeleri gerektiğini belirtiyor.
Ebeveynler Neler Yapmalı?
Çocuklarının siber zorbalığa maruz kaldığını fark eden ya da öğrenen ebeveynlerin dikkatli davranmaları gerektiğini ifade eden Alev Akkoyunlu, siber zorbalık karşısında ailelerin nasıl davranması gerektiğini 7 maddede sıralıyor.
1. Çocuğunuzu dinleyin. Çocuğunuza, siber zorbalık kurbanı olduğunda bunun utanılacak bir şey olmadığını hatırlatın.
2. Çocuğunuza güven verin. Ne olursa olsun onun yanında olacağınızı hissettirin ve yardımcı olmaya çalışın.
3. Zorbalığı durdurmak için birlikte çalışın. Çocuklarınıza karşı gerçekleşen zorbalıkları ve kanıtları kaydedin, ekran görüntüsünü alın, ilgili yerlere raporlayın ve zorbayı engelleyin.
4. Okul yöneticileri ve diğer ebeveynlerle konuşun. Konuyla ilgili öğretmenlerle ve diğer ebeveynlerle konuşun. Sorunun farkında olmalarını ve endişelerinizi anlamalarını sağlayın.
5. Durumu takip edin. Çocuğunuzla konuşmaya devam edin ve onu daima dinleyin. “Bugün okul nasıldı?” gibi soruların çoğu zaman “İyiydi” cevapları olması normal. Takibe devam edin, bu duruma karşı homurdansa dahi, olumlu olmaya çalışın ve bunu sürdürün.
6. Zorbalıkla ilgilenen kurumlara danışın. Daha fazla tavsiye için, zorbalıkla mücadele eden kuruluşlarla iletişim kurmayı deneyin.
7. Ebeveyn kontrolü içeren bir güvenlik yazılımı kullanın. Çocuğunuzun çevrimiçi aktivitelerini izleyebileceğiniz ebeveyn kontrolü içeren bir güvenlik çözümü edinin.
Siber saldırganların hedefinde diplomatlar var
ESET tarafından Okrum adı verilen bu yeni keşfedilen arka kapı, ilk olarak 2016 sonlarında ve 2017 yılı boyunca gözlemlendi. Belçika, Slovakya, Brezilya, Şili ve Guatemala'daki diplomatik görevleri ve devlet kurumlarını hedef alındığı belirlendi. ESET, 2015 yılına dayanan araştırmalarda, Avrupa ülkelerinde birtakım yeni şüpheli faaliyetler belirledi. Saldırıların arkasındaki grubun Slovakya'ya özel bir ilgisi varmış gibi görünmekle birlikte; Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti ve bazı diğer ülkeler de bu durumdan etkilendi. Araştırmacıları bu saldırılarda kullanılan zararlı yazılımları analiz ederek bunların Ke3chang grubuyla ilişkilendirilmiş bilinen zararlı yazılım ailelerine ait olduklarını tespit etti ve bu yeni sürümlere Ketrican adını verdi. 2016 sonlarında araştırmacılar, 2015 yılında Ketrican arka kapıları tarafından hedef alınan Slovakya'daki aynı merkezlerin yeni ve daha önce bilinmeyen bir arka kapı tarafından yeniden hedeflendiğini keşfetti. Okrum olarak anılan bu arka kapı, 2017 yılı boyunca etkinliğini sürdürdü.
Bu bulguları keşfeden araştırmacı Zuzana Hromcova, "Okrum arka kapısının 2017 yılında bir araya getirilmiş bir Ketrican arka kapısı göndermek üzere kullanıldığını keşfettiğimizde parçaları birleştirmeye başladık. Bunun yanı sıra, Okrum zararlı yazılımından ve 2015 yılındaki Ketrican arka kapılarından etkilenen bazı diplomatik birimlerin aynı zamanda 2017 yılındaki Ketrican arka kapılarından da etkilendiğini gördük" ifadelerine yer verdi. Bu meşhur karanlık grubun güncel faaliyetleri hakkındaysa, "Grup 2019'da da aktif görünüyor; Mart ayında yeni bir Ketrican örneği tespit ettik," şeklinde konuştu.