Ben kolay kolay dini yazılar yazmam. Bilgim ve tecrübem bu konuda yetersiz. Gerçi her ne kadar bu konuda kendimi hakir görsem de, en az din alimi gibi köşe yazanlar kadar bilgim vardır; lakin haddimi bilirim. Fakat, günümüzde yaşanlara ibret olacak nitelikte, Hz. Peygamberimizin başından geçen, belki de bir çoğumuzun bildiği ama; idrak edemediği, öyle bir olay var ki; sizlerle paylaşmadan edemedim. Belki, bu günlerde gücü ve serveti güdümüne alanlara bir ders olur… Sizleri temin ederim ki; paylaşacağım bu bilgi, % 100 doğru ve gerçekten yaşanmış bir olaydır. Bildiğimiz üzere, Hz. Peygamber, bilmeden ya da farkına varmadan, birilerine zulüm ederim veya haksızlık ederim kaygısıyla, kalbi devamlı murakabe içerisindeydi. Hz. Peygamber Bedir savaşı öncesi ordu saflarını düzenliyordu. Sahabe-i Kiramdan adı Sevad olan biri, düzensiz biçimde, savaş için saf tutmuş ordunun biraz önünde duruyordu. Hz. Peygamber savaş düzenini anlatmak için safları düzenliyordu. Önde duran adama “geri çekil ya adem” dedi. Adam oralı bile olmayınca, asasıyla hafifçe itti. Sahabe Sevad, bu itilme sonrası “karnımı çok acıttın ey Allah’ın Resulü” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, asasını ona uzatarak “al sen de bana vur” dedi. Günümüz güç sahipleri gibi, alın bunu zincirleyip zindana atın demedi. Sen kiminle konuştuğunun farkında mısın deyip, onu hapse attırmadı; ya da ashabına dönüp bakın bu din düşmanına deyip, onu aşağılamadı. O büyük insan ne yaptı? “Al asayı sen de bana vur” dedi. Sahabe Sevad sordu: “ sen ki Allah’ın Resulüsün. Sen ki bu ordunun kumandanısın. Buna rağmen sana vurmamı mı istiyorsun?” Kasıtsız ve istemsiz vurmana rağmen Hz. Peygamber “evet” dedi. Bunun üzerine Sevad asayı Hz. Peygamberden aldı ve “ Allah’ın Resulü, sen bana vurduğunda karnım çıplaktı, üzerimde elbise yoktu. Karnını aç eşit olalım” dedi. Hz. Peygamber hemen gömleğini üzerinden sıyırdı attı. Adam, Hz. Peygambere yaklaştı ve gözyaşları içerisinde O’na sarılıp, karnından öptü. Halkına adil olan, onları köleleştirmeyip, hür insanlar yetiştiren, Mübarek insanın karnından öptü. Maalesef günümüzde bazı yöneticiler, halkının köle topluluğu, koyun sürüsü olmalarını istiyor. O güzel, mübarek insan ise adamın abarttığını bile bile, hak geçme korkusu yaşadığı için “ al sen de ban vur” dedi. Hayatı boyunca hiçbir kimseye köle gibi, koyun gibi davranmadı. Dinini, dilini, ırkını ayırmadan insan olan herkesi sevdi saydı. İnsanlara çoban edasıyla, arkasından gelen koyun sürüsü gibi bakmadı. Hiç kimseyi horlamadı, küçümsemedi. Ashabı açken kendi tok gezmedi. Sahabe fakir ve sefalet içerisindeyken, kendisi saraylarda kuş tüyü yataklarda yatmadı. Halkı düşmanlar tarafından öldürülürken, O saraylar yaptırıp, güç ve iktidar sevdasına düşmedi. Onca gücü varken ülkenin kaynaklarını kendi tekeline bağlamadı. Halkı hasta olduğunda, O’da hastalandı. Onlar üzüldüğünde, O’da üzüldü. Onlar ağladığında, O’da ağladı. Hiç kimsenin hakkını, hiç kimseye yedirmedi ve yemedi. Evlerinde, işyerlerinde kendi resmini asmaya mecbur etmedi. Kendisini zorla sevdirip, yüceltmeye mecbur etmedi. Zaten ihtiyacı da yoktu. O kendisini muamelesi ve adaletiyle sevdirdi. “ Al şu asyı sende bana vur ey Sevad” dedi. Bu gün hangi yönetici bunu yapar. Devletin en üst kademesinden, en alt yöneticisine kadar, ister bakan olsun, ister her hangi bir müdür. Karşılık vermeye gücü yetmeyen ama; içi adaletsizliğe karşı isyan ateşiyle yanan öyle çok insan var ki. Malları gasp edilen, hakları engellenip de karşılığını alamayan öyle çok mazlum var ki. Şaşkınlık yaşayan Hz. Peygamber “ Ya Sevad seni böyle davranmaya iten nedir? Yoksa her hangi bir korkun mu vardır. Çekinme vur, Allah şahidimdir ki, bundan ötürü hiç kimse seni yargılamayacak. Neden karnımı öpüyorsun?” der. Sevad: “ Affet beni Allah’ın Resulü. Birazdan bir savaşa gireceğiz. Belki de bu savaşta şehit olacağım. Bu aciz vücuduma dokunan son vücudun, senin mübarek vücudun olmasını istedim.” der. Sevad’ın bu sevgisi, sadece O’nun peygamber olmasından dolayı değildi. O aynı zamanda adil, şevkatlı, merhametli ve dürüst bir insandı. Halkı, Hz. Peygamberi bu yüzden çok sevdi ve dahi Hz. Ömer’i, Hz. Ali’yi, Hz. Ebu Bekir’i ve Hz. Osman’ı dürüst oldukları için çok sevdi. Şüphesiz halkına zulüm eden, onlara koyun sürüsü gibi muamele eden, onları köleleştiren, kendileri zevk-i sefa içerisinde servetlerine servet katarken, halkın günden güne fakirleşip, ekmeğe muhtaç hale gelmesine göz yuman ya da sebep olan, iktidar sahipleri, elbet bir hesap günü olduğunu ve o günün azapla dolu olduğunu akıllarınızdan çıkarmayın. Halkına zulüm edip, baskı yapan ve bunu türlü yalanlarla kamufle eden iktidar sahipleri eninde sonunda yıkılmaya mahkum olmuştur. İslam alemi bugün ne çekiyorsa, adaletsiz, merhametsiz iktidarlar yüzünden çekiyor. Bir ülkede adalet yoksa, çöküş kaçınılmazdır. Biliyor musunuz? Hz. Peygamber vefat ettiğinde, karınlarını doyurabilmeleri için, ailesine aldığı bir çuval arpa karşılığında, zırhı bir Yahudi de rehindeydi. Oysa ki orta doğunun bütün nimetleri onun emrindeydi. Fil dişi saraylarda, kuş sütünün dahi eksik olmadığı sofralarda oburca yiyip, “ Çok şükür bugünde doyduk, olmayanlara da ver Ya Rabbi” diyen zat-ı muhterem, unutma ki o nimetleri, yüce yaratan paylaşasın diye sana verdi. Dünyanın en pahalı arabalarına binip, en pahalı kıyafetleri giyip İslam edebiyatı yapanlar. Süslüman olmayın, Müslüman olun… GÜNÜN SÖZÜ : Adalet Mülkün Temelidir… Hz.Ömer