Maalesef son zamanlarda Vakalarla çoğaldı.
Akabinde de önlemler…
Tabi Ölümlerde aldı başını gidiyor, Kovid-19 ölümleri de baş çekiyor.
Canımız yanıyor, içimiz acıyor.
Yaş sınırlaması önce 65 yaş ve üzeri için ölüm konuşuluyordu, sonra genç yaşlı demedi.
Çember daraldı, Çocuklar bulaştırıcı taşıyıcı adı ile adlandırıldı.
Her şeyi aştık, sokağa çıkmama yasakları şuan gündemde ve kabineden çıkan kararlar doğrultusunda hafta sonları sokaklar boş kalacak.
Hafta içi ise Koronaya ‘mesai dışı saati var.
Herkesin aklında tek bir soru: “Korona virüs, saat 20.00 – 10.00 arası mı bulaşır?” Hayır elbette… Yapacağımız tek şey, kendi tedbirimizi kendimiz almamamız.
Durum kötüye gidiyor.
İyi olur diye umutlandığımız her şey, daha da sorunlu hâle geliyor. Aman dikkat!
Devlet büyüklerini bile esir alan virüs, size acır mı? Bir düşünün derim.
Bu şehrin valisi, Belediye Başkanları bu illetle savaşırken size pas geçer mi? İmkansız…
Kahramanmaraş Vakalarda en yüksek illerden biri ve tedbirler ise bana göre yetersiz.
Düşünün ki, yarınlarınıza daha rahat nefeslerle merhaba deyin. Kendi tedbirlerinizi kendiniz alın.
Senesi geldi, bizim bildiğimiz kadarıyla, virüsün…
Daha da hayatımızda olmaya devam edecek gibi görünüyor.
O yüzden, kurallara uygun şekilde onunla yaşamaya çalışın.
Virüs yayılıyor, çember daralıyor, çember daraldıkça işler aksadıkça ekonomideki kriz de büyüyor.
Garip bir süreçten geçiyoruz.
Bir taraftan sağlıkla ilgili ciddi sorunlarımız var.
Bir taraftan ekonomi bu gidişattan dolayı büyük yaraları alıyor.
Anlayacağınız sadece sağlık değil her alanda kayıplar yaşıyoruz.
İşlerin iyi olması için umutlu olalım istiyoruz.
Ama onu da yapamıyoruz.
Kendi elimizde kötüye götürdüğümüz süreç iyice kontrolden çıktı.
Vakalar arttı, Ölümler arttı.
Artık bizler de günlük onlarca, yüzlerce vakadan söz ediyor, her gün ölüm haberleri alıyoruz.
Bakmayın büyük bir memleketiz ama çok dar bir çevrede kazanıyoruz.
Eskiden olsa elimizde tarım var, hayvancılık var, hayvansal üretimler var vs diyebiliyorduk.
Kahramanmaraş Akdeniz’in Tarım alanı diyorduk.
Pamuk diyorduk, Mısır diyorduk, Buğday diyorduk…
Ama son yıllarda kendimizi tamamıyla turizme adadık.
Yatırımlar da yönelişler de bu yönde oldu.
Yani çok da üreten bir kent değiliz.
Hastalık yayıldıkça kabuğumuza giriyor, kazanamıyoruz.
Kazanamadıkça kaybediyoruz.
Hem sağlığımızdan hem paramızdan olduk.
Hala kan kaybediyoruz.
Tüm sektörler pür dikkat bekliyor.
Farklı bir şeyler de olsun kan kaybı dursun istiyorlar.
Ama bir taraftan da rahat davranıyoruz.
Rahatımızdan taviz vermiyoruz.
Önlemler, tedbirler daha da sıklaşıyor.
İşler yasaklara varmadan, iyice kötüleşmeden biz bu işin içinden çıkmalıyız.
Yoksa daha çok kayıp daha çok sıkıntı yaşayacağız.
Allah göstermesin.
Kalın Sağlıcakla…