ARKADAŞ 18 yıldır iktidar partisinde 80 kapıya 90 deynek çalmış…
İktidarın yerelde münhal (boş) bulunan her yerine aday adayı olmuş…
Ama hep aday adayı olmuş.
Yani hiç aday olamamış.
Aman doktor derdime bir deva!
Hadi “her kapı yüzüne kapanmış” demeyelim de, çaldığı hiçbir kapıyı açan olmamış.
Her aday oluşunda da partinin dördüncü katına yanında çalışan personeli toplayıp; “Değerli dava arkadaşlarım…” diye söze başlamış…
Bu cümlesinden itibaren hiç kendini anlatmamış, bunun yerine o gün aday adayı olduğu iktidar partisine ve liderine methiyeler, güzellemeler dizmiş.
Aman doktor derdime bir deva!
Bir baş olacak ya illa da…
Ve sonra…
Henüz bugün için yüzde sıfır nokta bilmemkaçlık parti de olsa…
Ve ennihayetinde arkadaş bir baş, bir başkan oldu!
Neydi o partinin ve partinin başkanının adı?
Hani iktidar partisi taraftarlarının bir zamanlar “ekonominin duayeni” dedikleri bir genç bakan vardı ya…
Hah işte o…
Aman doktor derdime bir deva!
BU TOPLUMUN NE ÖNÜNDEN NE ARKASINDAN GİDİLİR!
BİZİM Zekeriya Türkyılmaz sosyal medyasında bir fotoğraf paylaşmış.
Bir yaşlı kadın parti liderini kucaklamış, Zekeriya’da not düşmüş; “Bu nasıl bir sevgidir…” diye.
Fotoğraftaki minik bir ayrıntı dikkatimi çekti. Yaşlı kadın elinde bir not kağıdı tutuyor, muhtemelen talebini lidere iletiyor.
İçimden “Ah Zekeriya ah” dedim…
Eğer ki dezzemin elindeki o notun gereği yapıldıysa iktidar partisi iktidarda kaldığı sürece destekler.
Amaaaa…
Ama eğer elindeki o notun gereği de yapılmazsa “Ciğeri dökülesiceler” diye son nefesine kadar beddua eder.
Bunlara kanma Zekeriya!
Demirel’e “Kurtar bizi Babaaaa..”
Erbakan’a “Mücahit Erbakan…”
Tansu’ya “Demir yürek…”
Ecevit’e “Türkiye’nin umudu Karaoğlan…”
Vs. vs.
Diyen hep bu aynı toplumdu Zekeriya…
Onun içindir
Onun içindir ki Zekeriya bu milletin ne önünden ne arkasından gidilir!
VAHDETTİN’DE GELSE ONU DA KARŞILARLARDI
GAZİ’NİN kalbindeki kuş kitabında okumuştum.
Kurtuluş Savaşından sonra Gazi Mustafa Kemal Paşa ilk kez İstanbula gelecek.
Görkemli bir tören hazırlamışlar.
Tepe-derya her taraf bayraklarla süslü. Sandallar, motorlar, vapurlar, yollar, evlerin damları insanlarla dolu.
Büyük kurtarıcıyı karşılamak, görmek istiyorlar.
Hamdullah Suphi Tanrıöver, Mustafa Kemal Paşa’ya:- Paşam, diyor, şimdi kalbiniz kim bilir nasıl kuş gibi çarpıyordur... Böyle bir karşılama kalübeladan beri (dünya kurulalıdan beri) kimseye yapılmamıştır.
Mustafa Kemal, Hamdullah Suphi’nin yüzüne gülerek bakıyor, elini alıp kalbinin üzerine götürdükten sonra:- Bak bakalım, diyor. O senin söylediğin kuş orada mı? Kılım bile kıpırdamıyor kılım!
Hamdullah Suphi şaşkınlık içinde Paşanın yüzüne bakınca Mustafa Kemal ekliyor:- Ben bu gösterilere ehemmiyet vermem. Her şey bir hesap işidir. Bu insanlar Vahdettin de bugün buraya gelmiş olsaydı, aynı sevinç ve heyecanla onu da karşılayacaklardı.
Kıssadan hisse...
YATACAK YERİ YOK
BÖYLE YÖNETİCİLERİN
BU kentte sadece dedikodu yaparak günü geçiren ve zaman kaybından başka işe yaramayan psikolojik problemli yöneticilerin…
YATACAK YERİ ÇOK
BÖYLE YÖNETİCİLERİN
HER türlü dedikoduyu yapıp, memleketi iç çekişmelere kurban edenlere karşı dimdik durup işine gücüne bakan yöneticilerin…