Öncelikle Afrin’de Ulusal Güvenliğimizi sağlamak içinterör unsurlarına karşı savaşan Ordumuzu muzaffer kılmasını, Yüce Allah’tanniyaz ediyorum. Gazilerimize acil şifalar, şehitlerimize rahmet, ailelerine,yakınlarına sabır ve metanet diliyorum. Çocuklarını vatan, millet, bayrak, ezanbilinciyle yetiştiren, eli öpülesi Türk Kadınlarını da bu vesileyle saygı veminnet borcuyla anıyorum. Unutmayalım ki Kadınlarımız, çocuklarımız YüceAllah’ın bize emanetleridir. Ayrıca onlar, ailenin temel direği ve toplumsalbarışın mayası, tutkalıdırlar.
Gelingörün ki hâlâ geleneksel, töresel ezberlerini bozamayan, toplumsaldeğerlerimizi inciten az da olsa çağ dışı aymaz insanların, kadına, eşe, çocuğakarşı tacizlerini de nefretle izliyoruz. Umarız devletimiz, bu şer ve sapıkodaklardan özellikle masum kadın, eş, kız ve çocuklarımızı koruyacak, onlarıgüvenli bir yaşama kavuşturmak için gerekli radikal tedbirleri alacaktır.
Yine bir SekizMart, Dünya Kadınlar Günü… Kadın sorunlarının yazılı, görsel ve işitsel medyayataşındığı zaman dilimi. Bu nedenle düzenlenen, paneller ve konferanslarda kadınsorunları dillendirilir, çözüm adına öneriler sunulur. Kime? Ortaya. Sekizmartın ertesi günü her şey unutulur. Kadılarımıza selâm, yola devam. Bir dahakisekiz marta kadar uzayan beklentiler, umutlar…
Elbetteyılda bir gün bile kadın sorunlarının gündeme taşınması, onların ortaksorunlarında bilgilenmelerine, bilinçlenmelerine sayısız yararları olacağınainananlardanım; iyi algılanıp değerlendirilmesi halinde…
DünyaKadınlar Gününün dayandığı olay ve süreçten söz etmek istemiyorum. Bilinenkonu… Burada Birleşmiş Milletlerin özel logosunu hatırlatma gereği duyuyorum: “Kadınlara ve kız çocuklarına karşı şiddetin dokunulmazlığına son.” Bu söz kadınlarınve kız çocuklarının maruz kaldığı olumsuzlukları yeterince kanıtlıyor, sanırım.
Evet.Kadın ve kız çocuklarına karşı şiddet. Aile içi, çevre içi şiddet, başlıkparası, yargısız töre infazları… Saymakla bitmeyen çağın yüz karası olumsuzluklar…Elbette bu fotoğraflar, ülkemizin tümünün görüntüsü diyemeyiz. Bunlarınçözülmesi gereken insani sorunlar olduğunu da göz ardı edemeyiz. Bugün busorunlar genelde aşılmış olsa bile, gün yok ki aile içi şiddet nedeniyleboşanmalar, sokağa atılmalar, polise, sığınma evlerine koşan kadınlar, kaybolankız çocukları, tecavüze uğradıktan sonra öldürülen bu insanlarla ilgilihaberler hâlâ toplum vicdanında kanayan yara olmaya devam ediyor.
Şunukadınlarımız çok iyi bilmeliler ki, kendi sorunlarına kendileri sahip çıkmadan,bu bağlamda her kadınımızın elini taşın altına koymadan, sorumluluk almada dikduruş sergileyip kenetlenmeden bu sorunların çözümü olası gelmiyor bana…Kadınlarımız artık kendi güçlerinin farkına varmalılar; demokratik düzendekendi temsilcileriyle daha çok yer almalılar, dileği geçiyor, içimden… Hemcinslerinin sorunlarını, çözümlerini onlardan daha iyi anlayan olamaz demeyeçalışıyorum.
Toplumun temeli kadın ve erkek ikilsine dayanır. Ne erkeksiz, ne dekadınsız bir toplum düşünemeyiz. Bunlardan birini öne almak, diğerini dışlamakinancımızla ve ahlaki değerlerimizle de örtüşmez. Medeni toplum görüntümüzü dezedeler. Kadınlarımız, kız kardeşlerimiz, bu toplumun sevgi, şefkat, merhamet,özveri ve ilk eğitim damarlarıdır. Bu yüzden ki onlar, toplum barışının datutkallarıdır. Elleri öpülesi kadınlarımıza karşı daha sevecen, daha hoşgörülü,daha esirgeyici bir yaklaşım sergilemek biz erkeklerin en önde gelen insanigörevleridir, diye düşünüyorum. Kaldı ki inancımız, “Kadınlarız size Allah’ınemanetleridir,” diye buyuruyor.
Artıkdünkü olumsuzluklar söz konusu değil. Yüksek eğitim almış, her meslektenyeterince kadınlarımız var. Bunlar, kamu kurum ve kuruluşlarında, yerelyönetimlerde, özel sektörde, iş alanında, cılız da olsa siyasette, üretkenkonumdalar ve erkekler kadar da başarılılar. Ayrıca ana ve eştirler. Ne var kikadınlarımız bu güçlerini yeterince siyasete yansıtamıyorlar. Temsil haklarınıkullanamıyorlar. Bu nedenle de kadın haklarına, sorunlarına yeterli desteği,katkıyı sağlayamıyorlar. Genel seçimler önünde her partiden yığınla erkek adayadayı varken, kadınlarımızı olması gerektiği oranda göremiyoruz. Öz güvenlerinikanıtlayamamaları elbette bir eksikliktir, kanısındayım. Bu nedenle ki hâlâcumhuriyetin ilk yıllarındaki kadın temsilcilerimizin oranını yeterince aşamadık. Bu durum kadınlarımızıneğitim düzeylerinin yükselişiyle bir çelişki oluşturuyor, demeye çalışıyorum.
Gününanlamıyla örtüştüğü için konuyu, Atatürk’ün şu sözleriyle bağlamak istiyorum: “Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşur. Mümkünmüdür ki bir kitlenin bir parçasını ilerletelim. Diğerini görmezlikten gelelimde kitlenin tümü ilerlemeye imkân bulabilsin? Mümkün müdür ki bir toplumunyarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?Şüphe yok, ilerleme adımları, dediğim gibi iki cins tarafından beraber,arkadaşça, atılmak ve ilerleme ve yenileşme sahasına birlikte kesin aşamalaryaptırmak lazımdır. Böyle olursa inkılâp başarılı olur.”
( M. KemalATATÜRK)
Sözkonusu yaklaşımlarla sekiz mart “DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜ” kutluyor, eli öpülesierdem yükü kadınlarımızı, yaşanılası bir yarın dileğim ve saygılarımlaselâmlıyorum.