Önceki gün 26 Ağustos 1071 kutlamaları yapıldı.

Ülke çapında kutlamalarla gururlandık.

Malazgirt Meydan Muharebesi yeniden yaşatıldı.

İki gün sonra da 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlanacak.

Ağustos ayı beni heyecanlandırır.

Ağustos ve zaferlerimiz için sayfalarca yazı yazabilirim.

Geçen yıl ve daha önceleri de  bu duygularımı dile getiren yazılar yazdım.

Ben  duygularımıyazıya dökerek sizinle paylaşmaya çalışıyorum.

Bu nedenle bir çok noktada tekrara giriyorum.

                ***

Ağustos  ayı bizimiçin önemli günlerle doludur.

Özellikle 26 Ağustos.

İki büyük zaferin tarihi.

Malazgirt  Meydan  Muharebesi...

Başkomutanlık Meydan Muharebesi...

Her Türk’ün gururlandığı zaferler.

Müslüman ve Türk olmanın asaletiyle  kazandığımızzaferler...

Tekrar tekrar yazıyorum.

Bu zaferler gençlere iyi anlatılmalıdır.

Gençler de bu zaferlerin heyecanını duymalıdır.

Geçmişleriyle gurur duymayı öğrenmeleri gerekiyor.

Anadolu'ya tekrar girişimiz, yükseliş, yıkılış ve yenidendiriliş...

                ***

Her iki zafer için de sayfalar yetmez.

Bu konuda sayısız kitaplar yazıldı.

Her iki zafer anlatmakla bitmez.

Nice zaferlerimiz gibi...

Tek eksiğimiz, gençlere anlatamıyor olmamızdır.

Biz mi anlatamıyoruz?

Yoksa onlar dinlemiyor mu?

Bu da ayrı bir yazı konusu olur...

                ***

İki zaferin de ortak noktası var.

İkisinde de karşı tarafın komutanları esir alındı.

Malazgirt’te Romen Diyojen.

Kocatepe’de General Trikopis.

Alp Arslan Romen Diyojen’i esir aldı.

Atatürk  Trikopis’iesir aldı.

               ***

Her iki esire de Türk olduğumuzu gösterdik.

Türk’ün insana saygısını gösterdik.

İkisine de iyi muamele yaptık.

İkisini de serbest bıraktık.

Ben, işin bu noktasına takıldım.

Arada 900 yıl var ama asalet değişmemiş.

Biri 1071 yılının 26 Ağustos’u.

Diğeri 1922 yılının 26 Ağustos’u.

Ortak nokta, Müslüman Türk Milleti’nin asaletidir.

İşte çocuklarımıza bunu anlatmalıyız.

Atalarımızın asaletini onlara yaşatmalıyız.

Zaferlerimiz kutlu olsun.

Hayırlı günler.