Ülkemizde her yıl 18-24 Eylül tarihleri arasında ahlakile sanatın uyumlu bileşimi olarak tarif edilen Ahilik haftası kutlanmaktadır.

Amacı, zenginle fakiri, üretici ile tüketici, emek ilesermaye, halk ile devlet arasında iyi ve sağlam ilişkiler kurarak “sosyaladaleti” gerçekleştirmek olan Ahilik, bu amacına, sağlam bir teşkilatlanmamodeli ve köklü bir eğitim sistemi aracılığıyla ulaşmaya çalışmıştır. Ayrıcayerleşik hayata geçiş esnasında birbirleriyle çatışma içerisinde olan gruplarıuzlaştırmak, zayıflayan boy ve aşiret bağlarının yerine, yerleşik hayat şeklineuygun koruyucu değerler koymak, toplumun huzurunu temin etmek de en büyükuğraşı idi.

Ahilik, toplumun bütün varlıklarına üç-beş kişinin hâkimolmasına müsaade eden bir teşkilatlanmanın adı değil, toplumun orta kesimininkalkınmasına yardımcı olan bir örgütlenmenin adıydı.

Ahilik, XIII. yüzyıldan XIX. yüzyıla dek Anadolu’daBalkanlarda ve Türkistan’da yaşamış olan Türklerin sanat ve meslek alanlarındayetişmelerini, ahlaki yönden gelişmelerini sağlayan bir müessesenin adıdır.

Türklerin Anadolu’ya gelmesinde ve burada yer yurt sahibiolmasında bu kuruluşun çok önemli rolü olmuştur. Ahiler, Anadolu’ya gelenTürkleri, önce misafirhanelerde misafir etmişler, sonra bir sanatı olanlaraişyeri açmış, kurdukları zaviye ve onun yanında inşa ettikleri evler ilemahalle ve sokaklar oluşturmuş, işyerleri, siteler, çarşılar ve şehirlerkurmuşlardır.

1727 yılına kadar 500 yıl Türk milletini, iktisadi sosyalve siyasal bakımdan yönetip yönlendiren ve güçlü bir imparatorluk ve toplummeydana gelmesinde belirleyici bir ağırlığı bulunan ahiliği, sadece döneminesnaf zümresiyle sınırlı bir yapı olarak görmek, hele günümüzde sahipsiz vedesteksiz kalmış, dağınık, yeterince örgütlenip bütünleşememiş esnafımız ileözdeşleştirmek, yanlış ve yanıltıcı olur..

Ahilerin kurdukları teşkilat bir bakıma, bugünkü EsnafOdaları, İşveren Sendikaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, İşçiSendikaları, Eğitim Hizmetleri veren Kuruluşlar, Bağ-kur, Türk StandartlarıEnstitüsü ve Belediye gibi kurum ve kuruluşların temeli sayılmaktadır. KısacaAhiliği bütün çalışan ve üretenlerin modeli olarak anlamalıdır.

Çalışmayı, emek ve sermaye barışını, çevreyi temiztutmayı, kaliteli mal üretmeyi, gençleri eğitmeyi, üretici-tüketici,devlet-millet toplumun tüm fertlerinin barışık olduğu bu sistem, Anadolu’dasosyo-ekonomik düzenin kurulmasında önemli roller üstlenmiştir.

Ahilik Orta Asya’dan beri görülen “Akı” yani cömertlikfelsefesinin, İslami fütüvvet geleneği ile kaynaşması sonucu meydana gelmişönemli bir teşkilatlanmadır. Ahilik, insanların her yönden yetişmelerinisağlayan (mesleki ) bir “Ahlak Mektebi”dir. Ahilik, ilim sahasına yönelip, ilimyapmak, meslek hayatına yönelip sanat öğrenmektir.

Bütün prensiplerini dinin asıl kaynağından alan ahiliğinnizamnamelerine, ”Fütüvvetname” adı veriliyordu. Ahiliğin esasları, ticaretkuralları bu kitaplarda yazılıydı. Teşkilata girecek olan kimse ilk önce bukitaplarda belirtilen dini ve ahlaki normlara uymak zorunda idi.

Fütüvvet namelere göre teşkilat mensuplarında genelolarak bulunması gereken hususlar şunlardır:

·         Doğruluk

·         Emniyet

·         Cömertlik

·         Tevazu

·         Affediciolma

·         Bencilolmama

·         Realizm (uyanıklık)

Fütüvvet namelerde yer alan güzel ahlak kuralları, sadeceAnadolu’da değil, Selçuklu Devletinde ve ardından Osmanlı Devletinin egemenolduğu Asya-Avrupa-Afrika’nın diğer ülkelerinde de sanayi ve ticari tümişletmelere rehberlik edip ışık tuttuğu görülmüştür. Doğruluk, haklılık ilesevgi ve saygıya dayalı ahenkli bir çalışma sistemi, adı geçen ülkelerdeverimliliği artırmış, böylece hallerinden memnun, gelecekten emin, yararlıhizmetler başarma azim ve yetenekleriyle donatılmış sağlıklı ve mutlu toplumlaroluşturulmuştur.

Ahiler, ilk sıralarda sadece debbağlık ve ona bağlı deriişçiliğiyle uğraşırken, sanat kolları sonradan 32’ye çıkmış, örgütüngerçekleştirdiği sağlam mesleki ve ahlaki düzen karşılıklı dayanışma veyardımlaşma, onların öteki esnaf ve sanatkârlar üzerinde etki ve üstünlükkurmaları sonucunu doğurmuş, gitgide, Osmanlı ülkesindeki bütün Türk esnafsanatkâr ve meslek sahipleri Ahi babalardan veya onların yetki verdiğikişilerden aldıkları yeterlilik ve izin belgeleriyle iş görür durumagelmişlerdir. Böylece her şehir ve kasabadaki esnaf ve sanatkâr grupları içinçarşılar, arastalar, uzun çarşılar, kapalı çarşılar kurulmuş, her türlü iş bu esnafbirliklerince görülmüştür.

Bu arada esnafın meslek ve sanatları için gereklihammadde alım, satım, onların işlenmesi, işlendikten sonra alınıp satılması;kanunnameler, tüzükler, narh ayarlamaları ile kontrol edilmiştir. Bu şekildesosyo­-ekonomik hayatın düzenli bir şekilde sürdürülmesi sağlanmıştır.