İnsanın kendisinden sonra ailesine karşıda görevleri vardır. Anne ve babasına saygı göstermek ve dediklerini yerine getirmek Büyüklerini saymak, küçük kardeşlerini sevmek ve onlara yardımcı olmak. Ailede sevginin ve saygının, yardımlaşma ve dayanışmanın önemi çok büyüktür. Aile hayatının devamı için, sevgi ve saygıya çok ihtiyaç vardır. Ailede üzüntü ve sevinçler birlikte olur, olmalıdır. Ailede acı ve tatlı günler birlikte yaşanır. Aile ortak hatıraların, duyguların, yaşandığı ve paylaşıldığı bir yuvadır. Aile toplumun en küçük birimi ve temel taşıdır. Kutsal bir yuvasıdır.. Aile ne kadar sağlam temeller üzerine oturursa, aileden oluşan toplum ve milletlerde o kadar sağlam olur. TÜRK AİLESİNİN TEMEL KAREKTERİSLİĞİ Aile, insanlık tarihi boyunca var olan ve değişmeler karşısında sürekliliğini her zaman koruyan bir kurumdur. Aile, asırlarca insanımızın geçmişini, bu gününü ve geleceğini birlikte sahneleyen bir eğitim kurumudur. Aile, insanoğlunun enderin eğitim etkilerini aldığı, pek çok şeylerin öğrenildiği ve insanı hayata hazırlayan bir okuldur. Aile toplumun en küçük yapı taşıdır ve toplum ailelerden oluşur. Ailenin huzur ve mutluluğu, toplumun huzur ve mutluluğudur. Bu bakımdan aile çok önemlidir. Aileyi olumsuz yönde etkileyen problemler Köyden, kırsal kesimden şehre göçler ailede büyük değişikliğe yol açmaktadır. Özenti sonucu aile bütçelerini zorlamaktadır. Çeşitli nedenlerle ana ve babalarının yanında yetişmeyen çocuklar Çeşitli basında, iletişim araçlarında, devamlı reklâmların içine yitilen aile aynı zamanda israfında içine itilmesi Aile ile okul arasındaki çatışma Ailede maddi eğitimin yanında manevi eğitiminde verilmeyişi Unutulmamalı ki, eğer anne ve babalar ileride huzurevlerine, bakım evlerine gitmek istemiyorlarsa, çocuklarına maddi terbiye yanında manevi terbiyede vermelidir. Çocuklara bırakılacak en büyük mirasta, manevi terbiyedir. Türk geleneğinde Görgü Kuralları Görgü kuralları; toplumların inanç, eğitim, örf ve âdetlerine göre farklılıklar gösterir. Bir toplumdaki insanların birbiriyle münasebetlerinde olgun, medeni davranışlar içinde bulunarak, fert ve toplumun huzurunu, rahatını temin eder. Türkler, Müslüman olmadan önceki hayatlarında görgüye çok önem vermişlerdir. Obalardan meydana gelen göçebe Türk boyları, beşeri münasebetlerini organize eden seviyeli ve ciddi görgü kuralları geliştirmişlerdir. Diğer bir adı töre olan bu davranışlar, örf ve âdetler olarak toplumda uyulan kurallardır. Uymayanlar çeşitli cezalara çarptırılırdı. Türkler,Müslüman olduktan sonra, eski inanışlarının yanı sıra, görgülerinden dinimize uygun olmayan tarafları da bırakarak uygun olan davranış şekilleri almışlar, uygun olanlarını ise dinin verdiği aşk ve şevkle iyice pekiştirmişlerdir. Bu bakımdan milletimiz arasında yakın zamana kadar bu kurallar, âdeta yazılı olmayan birer kanun hüviyetini muhafaza etmiştir. Böylece seviyeli, huzurlu ve sistemli bir toplum hayatı yaşanmıştır. Bugün milletimizin çocuklarına büyük bir ihtimamla öğrettiği görgü kurallarının çoğu, asırlar öncesinden gelmektedir. Bunlar kısaca şöyledir: Türk ailesinde evin reisi babadır. Aile fertleri babanın verdiği kararlara uyar ve onun arzu ve isteklerini yerine getirir. Anne, ailenin en saygıya layık varlığıdır. Evin iç düzeni ondan sorulur. Çocuklar, her zaman şefkat ile bakılır, iyi yetişmeleri için itina edilir. Dede ve ninelerin de beraber olduğu ailelerde, onların söz hakkı ve kararları daha önce gelir. Görgünün esasını büyüklere saygı ve itaat, küçüklere şefkat ve merhamet teşkil eder. Bu bakımdan her görgü kuralı bu temele göre şekillenmiştir. Evde küçükler büyüklerin yanında daima edepli bulunur. Yanlarına izin alarak girer ve çıkarlar, kendilerine söyleneni dikkatle dinlerler. Büyüklerin sözüne izin almadan karışmazlar ve sözü lüzumsuz yere uzatmazlar. Kendilerine hitap edildiğinde, “Buyurun efendim” diye karşılık verirler. Ana babanın yatak odalarına, kapıyı vurup izin almadan girmezler. Kardeşler, birbirine bağlı ve saygılıdır. Abi, abla şefkatle doludur, kendilerini küçükler karşısında mesul hissederler. Küçükler de büyük kardeşlerine hürmet gösterir, onların isteklerini yerine getirirler. Onların sözlerini dikkatle dinleyip peki efendim, baş üstüne diyerek cevap verirler. Birbirinin eşya ve oyuncaklarını izinsiz kullanmazlar. Kendilerinde olanlardan birbirine ikram ederler. Kimseyi rahatsız etmez, gürültü çıkarmazlar. Misafirliğe gitmeden önce ev sahibine haber verilir. Kararlaştırılan gün ve saatte gidilir. Evine girerken, kapının zilini çalarak veya seslenerek, izin istenir! İzin üç defa olur İlkinde ses verilmezse, bir dakika kadar sonra, ikinci defa da ses çıkmazsa, üçüncü defa zile basmalı, yine ses yoksa 4 rekât namaz kılacak kadar bekledikten sonra gitmelidir! Kapı aralanırsa, aradığını sormadan önce, kendini tanıtmalıdır. Evde ev sahibinin gösterdiği yere oturulur. Eşyalar, tablolar, kütüphanedeki kitaplar izinsiz kullanılmaz. Ne ikram ederse, severek kabul edilir. Ev sahibinin o günkü hâline göre, üzüntü veya sevincine ortak olunur. Onun hoşlandığı konulardan konuşulur. Çok fazla oturulmaz. Evin içinin döşenişi, eşyaların yeri ve durumu tenkit edilmez. Giderken izin istenir, teşekkür edilir, dua etmesi istenir ve bize de buyurun denilir. Diğer bazı görgü kurallarını şöyle sıralayabiliriz. 1.Hoşgörülü ve iyimser olmak; 2.Olgun bir kişiliğe sahip olmak için çaba göstermek; 3.Eleştiriyi yerinde ve zamanında yapmak; 4.Başkalarını rahatsız edici davranışlardan sakınmak; 5.Verilen sözü tutmak; 6.Ziyaretin kısa ve zamanlı olmasına özen göstermek;