Dünya çapında yaygınlaşan ve tüm toplumları derinden etkileyen bir konu haline gelen kadına şiddet, özellikle son yıllarda ülkemizde de sıklıkla gündem olmaktadır.

Şiddet denilince ilk akla gelen kuşkusuz fiziki güç kullanımına dayalı kaba kuvvet olsa da gerçekte şiddeti sadece fiziki boyuta indirgemek mümkün değildir.

Aslında kadına yönelik şiddet meselesi toplumun sadece bir kesimi ilgilendiriyor gibi görünse de bireylerin şiddet eğilimleri genel olarak bütün toplumla ilgili bir meseledir.

Ölmek İstemiyorum diyen Bir Anne, Anne Ölme diyen bir Evladın Feryadı…

Sosyal medyada günün en çok konuşulan olaylarından olan Eski eşi tarafından kızı önünde boğazından bıçaklanan Emine Bulut Ülke gündemine bomba gibi düştü.

Kırıkkale'de eski eşi tarafından boğazından bıçaklanan Emine Bulut'un "Ben ölmek istemiyorum" demesi ve yanında bulunan 10 yaşındaki kızının "Anne lütfen ölme" diyerek ağladığı anlar yürekleri dağladı.

Kırıkkale'de eski eşi Fedai Baran (43) tarafından bıçaklanan Emine Bulut'un (38), hastanede ölmeden önce olay yerinde çekilen son görüntüleri sosyal medyada gündem oldu.

Görüntüde Emine Bulut, "Ben ölmek istemiyorum" derken, yanında bulunan 10 yaşındaki kızı F.B.B.'nin "Anne lütfen ölme" diyerek ağladığı görüldü.

Sosyal medya kullanıcılar cani Baran'a tepki göstererek Türkiye'deki kadın cinayetlerine dikkat çekti.

Emine Bulut kanlar içinde kalırken, Fedai Baran taksiye binerek kaçtı.

İhbar üzerine gelen sağlık ekipleri, yaralanan Emine Bulut ile olayın etkisiyle şoka giren kızı F.B.B.'yi ambulansla Yüksek İhtisas Hastanesi'ne kaldırdı.

Tedaviye alınan Bulut, doktorların tüm çabasına rağmen hayatını kaybetti.

Emine Bulut'un olayın hemen ardından olay yerinde çekilen görüntüsünde bıçakladıktan saniyeler sonra çekilen görüntüde kanlar içinde olan ve ayakta durmakta zorlanan Emine Bulut'un "Ben ölmek istemiyorum" diyerek feryat ettiği görüldü.

Kızı F.B.B.'nin ise "Anne lütfen ölme" diyerek, annesinin başını tutması ve ağlaması görüntüye yansıdı.

Bu Yaşana acımasız vaka cezasız kalmamalı.

Her Geçen gün Kadına şiddet ve Şiddete maruz kalan çocuklar var.

Nasıl bir sevgisizlikle büyüttük insanları, nasıl şeylerden mahrum kıldık ve neye, nasıl ittik ki şiddet, tecavüz, öldürmek, işkence etmek resmen hoş görülüyor, hafifletiliyor bu ülkede?

Bunların cezası ağırlaştırılıp beter bedel ödetileceğine, nasıl affedilebiliyor?

Nasıl oluyor da bir tek o canı yanan, başına bu telafisi, tedavisi olmayan korkunç şey gelenle bir de yakınları hep mağdur, hep daha mağdur bu ülkede?

Tecavüzcü, tacizci, sapık dediğin kişi tedavisi olmayan bir hasta işte!

Buna ceza veremeyen, bu vahşete dur diyemeyen sistem de, adalet dediğimiz şarlatan da hasta demek ki.

Bize sabır, metanet filan değil vurdu mu inleten, kesti mi cezayı titreten, uygulanan kanunlar lazım kadına şiddet denince!

Affı, hafifletmesi olmayan bir karar mekanizması lazım!

“Dişisine kötü davranan tek canlı insandır” yazıyordu bir yerlerde.

Dişisine bu kadar sık ve bu kadar vahşi davranan Türkiye, sevgiye, saygıya bu kadar muhtaç bir caniye dönüşmüşken, biz nasıl başka şeylerle uğraşabiliyoruz, aklım almıyor.

Bundan daha çok kanayan hangi yaramız var bilmiyorum.

Kadına uygulanan şiddetin boyutu hiç olmadığı kadar içimizi deşiyor artık.

Deşiyor da ne oluyor işte?

Bıktım biliyor musunuz her seferinde orada burada sanal manal tepki göstermekten.

Diyorum ki, belki bu sistemin başındakilerin de kim bilir nasıl bir yaralı, sevgisiz geçmişleri ve hikâyeleri var ki, görmezden geliyorlar...

Bu coğrafya kadın-erkek ayırmadan can yakan bir coğrafya.

Erkek çocukları kız çocuklarından daha fazla tehlikeye açık diyor araştırmalar!

En büyük tahribatı en yakınından, en güvendiği kişiden yaşıyor çocuk.

Babası, amcası, dayısı, dedesi yapıyor ne yapıyorsa...

Çocuk yaşında evlendirilenler kanıksanıyor, uygundur diyen fetvalar havada uçuşuyor, midem almıyor yazarken hepsini bir cümlede.

Klavyemizin isyanı yetmiyor işte!

Kalk bir şey yap ey insan evladı!

Şiddete dur demek için, kadının kendini savunması için gereken haklarını bilmesi, bağımsız olması, evet/hayır diye imza atarken, oy verirken özgür iradeye sahip olması lazım.

Bu Ülkede Özgecan, Münever Karabulut, Emine Bulut ve daha niceleri…

Ölmesin artık, şiddete dur demek, Son vermek lazım.

Kısacası şiddetin her türlüsünden arınmak ve yerine sevgi ve saygı koymak için hep beraber çalışmamız, harekete geçmemiz lazım işte.

Bu tek başına bir kadın meselesi değildir.

Canı yanan, tacize, tecavüze uğrayıp, yakılıp bir kenara atılan Türkiye’dir.