Malumunuz Salgın tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sonbaharda şiddetlenirken Pandemi’ye çözüm odaklı Aşı ülkemize geldi.
Uygulamaya başlandı bile ilk aşılar sağlık çalışanlarına, ardından vatandaşlara kademe kademe uygulanmaya başlandı.
Birde güzel plan program yapmışlar gerçekten beğendim.
Ve dedim ki keşke her işimizde böyle plan programlı olsa.
Eğer aşılarda zamanında gelirse çok güzel olacak.
Bir an önce bu olumsuz tablodan Allah’ın izniyle kurtulacağız.
Haydi sırası gelen aşıya; Aşıda planlama tamam.
İnşallah güzel günler bizi bekliyor.
Lakin herkes tedirgin, vurulayım mı, vurulmayayım mı diye…
Kahramanmaraş garip bir yer bu konuda…
Mahallede Yaşlılar bile tedirgin, bir korku içerisinde…
Kıbrıs meydanında, Divanlı da, Kümbette, Sakarya’da, Sütçü imam da, Tekke’de, sokak başında, çocuk bahçesinde, Mağaralı da, Orman dairesinde, Binevler de bu yankılanma ve tedirginlik, psikolojik korku devam ediyor.
Çok fazla söylenti ve bir o kadar da bilimsel kanıt dolaşıyor ortaklıkta.
Herkes bir şey biliyor, söylentilerle birlikte…
Genel eğilim ABD, İngiliz ve Alman aşıların Rus ve Çin aşılarına göre daha güvenilir olduğuna yönelik. Aşı siparişleri bu genel kanaatinin yansıması gibi.
Hemen her ülke bu üç aşıdan en az birine ulaşmak için ön sipariş veriyor.
Çin ve Rus aşılarına ise aşıların bulunduğu ülkeler dışında pek rağbet yok.
Bu tablonun tek ciddi istisnası Türkiye.
Yerli aşı yapacağız diye yola çıkan iktidar sonunda Çin aşısına doğru dümeni kırdı.
Peki, neden Çin aşısı?
Ne Sağlık Bakanı ne de Bilim Kurulu kamuoyuna Çin aşısının neden tercih edildiğini açıklayamadı şu ana kadar?
Üstelik toplumda Çin aşısına karşı ciddi bir hoşnutsuzluk var.
Belki de Çin aşısı en az Alman aşısı kadar yararlıdır.
Ama bu noktada algı o yönde değil.
Virüsün Çin’den yayılmış olması, Çin mallarının tüketicinin zihninde kötü mal olarak kabul görmesi ve tabii ki salgınla mücadele noktasında ciddi bir itibar kaybı…
Bu vaziyeti aşı karşıtlığı olarak yorumlamak abartılı olur.
Ama kesinlikle bir aşı tedirginliği var.
Sağlık Bakanı Koca’nın “aşıyı kameralar önünde önce ben olacağım” açıklaması ise bu tür beyanatlara güvenmeme noktasında hayli tecrübeli olan vatandaşı ikna edecek kadar etkili bir çıkış yaptı.
Ardından Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan oldu.
Hatırlarmısınız bilmem, bende şahit olmadım ama tarih sayfalarını kurcaladığımızda o zamanların videoları da çıkıyor ortaya çıkan 1986 yılında dünyayı sarsan Çernobil Nükleer Santrali’nin patlamasıyla ortaya çıkan felaketten en çok etkilenen Karadeniz’de çay meselesi…
Daha önce kameralar önünde çay içip çay hasadının radyasyondan etkilenmediğini kanıtlamaya çalışan bakanlar olmuştu Türkiye’de.
Şimdi ise Covid-19 tedbirleri ve aşı çalışmaları ile gündeme gelen ilginç denemeler…
İnşallah herşeyin başı sağlık olur düşüncesindeyim.
Aşılarda bu sağlığın bir dalı olur da güzel günler bizim olur.