Bağımlıyakınları,evlatlarının madde bağımlısı olduğu andan itibaren maalesef yolharitası konusunda yeterli bilgi ve donanıma sahip değiller.Dolayısıyla maddive manevi yönden de istismara açık hale gelebiliyorlar. Cengiz Akkaya dabağımlı yakını. Konuya ilişkin bazı tespitlerini bizimle paylaştı İşte otespitler: ‘Madde bağımlılığı tedavisinde İşin gerçekten en acı tarafı işte tamda burası. Kullanımı bırakmayı istemeyen/düşünmeyen bağımlı bireye hiç kimseninhiçbir şey yapamayacağını/yaptıramayacağını görmek, duymak, kabullenmekistemiyoruz hiçbirimiz ama gerçek bu. Sorun ve süreç, senin/benim nasılanladığım ya da anlamak istediğimle doğru orantılı çalışmıyor maalesef.
‘Benikurtarın’, ‘bana yardım edin’, ‘ben tek başıma üstesinden gelemiyorum’ diyeçığlık atana çözüm üretememiş, maddi-manevi istismara uğramadan doğru bilgi veilişki zincirine ulaşmasını sağlayamamış bir durumdayken mevcut gerçekliğimiz,sorunun diğer aşamalarına ilişkin birbirimize koca koca laflar etmemize degerek yok yani.
Herkesbüyük bir seferberlik halinde çalışıyor, büyük bütçeler ayrılıyor, buyapılanları görmüyor musun, haksızlık yapmıyor musun ? Diyenler olabilir.
Ozaman ben de şunları soruyorum:
Kullanımıbırakma isteğiyle bir takım adımlar atan bağımlı ve yakınlarının yüzde kaçının‘Sürdürülebilir İyileşme Sürecine’ geçişleri sağlanabiliyor ? Bu konuya ilişkinistatistiksel verilerimiz var mı ? Siyasi, ticari ve dini her türlü istismarıminimize edecek bir hassasiyet, özen ve önlem geliştirme bilinci ya da çabasıvar mı ? Denetimli Serbestlik uygulaması sürdürülebilir iyileşmeye geçişiteşvik edebiliyor mu ? Dernekler Mevzuatına ilişkin düzenlemeler yapılmasıdüşünülüyor mu ? Yani bağımlılık alanına ilişkin faaliyet alanlarının,sınırlarının ve standartlarının belirlenmesi düşünülüyor mu ? Amatem, Çematemve özel Amatem ruhsatı verilmiş merkezlerdeki ilk tıbbi süreçten, yani iyileşmeyolculuğundaki bu ilk adımdan sonraki evrelere ilişkin birbiriyle bağlantılı,istismardan uzak, doğru bilgi ve ilişki zincirine yönlendirmeye ilişkindüzenlemeler ve uygulamalar var mı ? Yani müşteri-mürit sarmalına hizmet edenbir süreç mi destekleniyor ? Bağımlı ve yakınlarının kendi üstlenmeleri gerekensorumlulukları öğrenebilecekleri ve gerçek anlamda bağımsızlaşmalarına/özgürleşmelerinehizmet eden süreçler mi destekleniyor ?
İstersenizbu sarmalın içinde hayatları altüst olmuşların, bir çıkış yolu arayanlarıngözünden meseleye bir göz atalım.
Biryakınımızın bağımlı olduğunu ilk öğrendiğimiz anda yanlışlar silsilesi hemençalışmaya başlıyor. El ne der ? Şimdi milletin yüzüne nasıl bakacağız ? Amankimse duymadan, damgalanmadan bir çaresine bakalım. Sen hem kendine hem bizebunu nasıl yaptın ? Biz kime ne zarar verdik te bu bela bizi buldu ? Sensuçlusun, o suçlu, bu suçlu gibi. Benzeri birçok düşüncelerle o kadar çokçaresizliği ve umutsuzluğu besleyen, psikolojik çöküntüyü hızlandıran biraltüst oluş yaşarız ki, sağlıklı düşünebilme ve doğru adımlar atabilmeimkânımız kalmaz.
Herkesinbaşına gelebilme ihtimali ve riski bu kadar yüksek olan, hayatın içineböylesine girmiş olan bir tehlikeyi ve gerçekliği toplum olarak büyük birçoğunluğumuz hala böyle görüyoruz, değerlendiriyoruz ve yaşıyoruz.
Ahlaki,iradi, inançsal ve utanılacak bir mesele gibi gördüğümüz için, bu sorununiyileşme tarafı da her türlü istismara açık bir piyasaya dönüşüyor doğalolarak. Böyle bir gerçekliğin var olduğu bir ortamda da sokağın gerçekleriüzerinden değil, bu alanı piyasa olarak algılayan zihniyetin şekillendirdiği veyönlendirdiği politikalar üzerinden süreçler inşa edilir, bir şeyler planlanırve yapılır.
Bu dabirilerini kendi kaderiymiş gibi algıladığı/algılandığı/algılatıldığı biryalnızlığa savururken, birilerinin de cebini doldurmasına hizmet eder. Koyun’uncan derdinde, kasap’ın et derdinde olduğu bir yaşamı normalize eden ve bununkabullenilmesini sağlayan bir ruhsuzluğu besler yani.
Kimseninbirbirini dinlemediği ve duymadığı ama bir arada yaşamak zorunda olduğumuz biryığına dönüşüyoruz toplum olarak maalesef.
Meseleyeilişkin sokağın gerçeğiyle örtüşen politikalar inşa edemediğimiz sürece,üzülerek söylemeliyim ki birbirimizi kandırırız. Farkına varmadan yarınlarımızıve umutlarımızı yitirmeye devam ederiz. Böyle bir sorun karşısında bileaidiyetlerimizi bir kenara koyup, el birliğiyle bir şeyler yapma sorumluluğu vebecerisi gösteremiyorsak eğer, birbirimize nutuk atmamıza da gerek yok.
‘KimyasalTerör’ ve ‘Halk Sağlığı’ kavramlarının içeriğiyle örtüşen bir hassasiyet vetoplumsal bilinç oluşturmayı hedeflemeyen adımlar, bize bir arpa boyu yolaldırmaz.
Profesyonelve kamusal destek gereken aşamalarda (Detox-Rehabilitasyon) insanlar, çaresizceumut kapıları arıyorsa, bu alanlar hala serbest piyasa zihniyetiyleçalışıyorsa, parası olanın da olmayanın da, eğitimli olanın da olmayanın da hertürlü istismara uğramasına rağmen, yeniden ve yeniden aynı çıkmaz sokaklardakaybolduğu bir gerçeklik yaşanıyorsa eğer, gerçekten ama gerçekten sözünbittiği yerdeyiz demektir.
Kamuyönetiminin, üzerine düşen sorumluluğu üstlenmesi ve iyileşme tarafını piyasazihniyetinden arındırması olmazsa olmaz bir gerçekliktir. Yaşanılanistismarlara imkân tanımayan önlemleri alması çok önemlidir. ‘Kuşak YitimiRiskiyle’ karşı karşıya olduğumuz bilinciyle hareket etmek zorundadır.
Vitrineyönelik değil, altüst olmuş arka odaları toplamak için samimi ve dürüst birşekilde kolların sıvanması lazım. Bireysel çıkarlar üzerinden değil, toplumsalkazanımlar üzerinden bu sorunu ele almak zorundayız yani.
Doğruadımlar atmak için reklama, promosyona ve gürültüye ihtiyaç duyulmaz.Vicdan/ego tatmini ve sevap kazanmak için değil; yüreğe, hayata dokunabilmek,umuda/geleceğe sahip çıkmak gibi bir iddia, amaç ve sorumlulukla, sadelikle,hassasiyetle, eldeki verileri sağlıklı kullanabilmek gibi önceliklerle doğruadımlar atılabilir. Bağımlılıktan, sürdürülebilir iyileşme tarafına geçmekisteyen herkesin, 12 Basamaklı Kendi Kendine Yardım Gruplarıyla irtibatageçmesinin çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. En azından herhangi biristismara uğramadan deneyim ve tecrübe alışverişinde bulunabileceğimiz engüvenli yerlerdir. Hangimize, hangi yol ve yöntemin iyi geleceğini bilmediğimiziçin, hiçbir önyargı ya da ön kabulde bulunmadan bizzat grup telefonlarıüzerinden temas kurmalıyız, toplantılarına katılmalıyız. Kendi sorumluluklarımızıanlamak için, neler yapabileceğimize yönelik kendi iyileşme yolculuğumuzuoluşturmak için ve her şeyden önce nasıl bir sorunla karşı karşıya olduğumuzuöğrenmek için ‘
http://na-turkiye.org/na-toplantilari/
https://www.facebook.com/naranonturkiye/
http://www.adsizalkolikler.com/