Rusya’nın bir yandan Ukrayna ile arasındaki savaş bir yandan da ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere karşısına aldığı diğer dünya devletleri ile ekonomik ve psikolojik harp üstünlüğü mücadelesi devam ediyor. Rusya da yaklaşan “zafer günü” etkinlikleri ve Putin’in her platformda dile getirdiği “ülkeyi Nazilerden kurtardık, Ukrayna başta olmak üzere sınırlarımızda Nazi tehlikesi görmek istemiyoruz” söylemlerinin altında yatan gerçeklere gitmek gerekiyor! Putin’in ülkesinin aynı duruma düşmesinden endişe etmesine neden olan “Barbarosa Harekâtı” ve sonuçlarına bir bakalım.
Barbarossa Harekâtı, Alman Silahlı Kuvvetleri'nin 22 Haziran 1941 günü başlayan Sovyetler Birliği'nin işgali harekâtına Alman kaynaklarında verilmiş olan kapalı addır. Aynı zamanda II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'ni açan harekâttır. Tarihin en geniş çaplı askerî harekâtı olarak nitelendirilir.
Sovyetler Birliği'nin İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası karşısında kazandığı zaferin yıldönümü, 9 Mayıs günü Rusya ve eski Sovyet ülkelerinde coşkuyla kutlanacak. 1939-1945 yılları arasında süren, tarihin en büyük ve kanlı savaşında siviller dahil yaklaşık 70 milyon insan hayatını kaybetti. Sovyetler Birliği ise 27 milyon olduğu tahmin edilen can kaybı ile savaşın acı yüzünü en ağır hisseden taraf oldu. İkinci Dünya Savaşı'nın en şiddetli çarpışmaları Sovyet ve Nazi ordularının karşı karşıya geldiği Doğu Cephesi'nde yaşandı. Kızıl Ordu, 9 Mayıs 1945 tarihinde Nazi Almanyasını mutlak yenilgiye uğratarak, Avrupa ve dünyayı Nazizm tehlikesinden kurtardı.
Öte yandan yapılan kamuoyu anketleri, Avrupa vatandaşlarının İkinci Dünya Savaşı'nda Sovyetler Birliği'nin oynadığı rolü azımsadığını ortaya koyuyor. Almanya, İngiltere ve Fransa'da 3 bin kişi üzerinde yapılan ankete katılanların sadece yüzde 13'ü, Avrupa'nın Nazizm'den kurtulmasında Sovyet ordusunun kilit rol oynadığını düşündüğünü söylerken, yüzde 43'ü ise Avrupa'nın özgürlüğüne kavuşmasında en büyük rolün ABD'ye ait olduğunu belirtti.
Peki Sovyetler Birliği, 2. Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyasına karşı kazanılan zaferde nasıl bir rol oynadı? Kızıl Ordu'nun Avrupa'yı Nazizm'den kurtardığı tezi haklılık payı taşıyor mu?
Prof. Dr. İlber Ortaylı 2. Dünya Savaşı hakkında çarpıtılan gerçekleri ve SSCB'nin rolünü şöyle açıklıyor "Nazileri yenmek, bugünkü Rusya topraklarından ve hatta Doğu Avrupa'dan kovalamak, Sovyet Kızıl Ordusu'nun eseridir. Bunun bilinmesi lazım. Beğenelim beğenmeyelim bu böyle. Avrupa'yı Nazizm'den kurtaran iki kuvvet var; Sovyet ordusunun —kendisine yapılan silah yardımlarıyla etkili hale gelen- savaşma gücü ve hem İtalya hem de Normandiya'dan giren Batılılar. Tarih bu konuda çok açık" diyor.
Harbe hazırlıksız yakalanan Sovyetler Birliği'nin savaşa fevkalade düşük silah ve uçak kapasitesiyle girdiğine dikkat çeken Ortaylı, Amerikan silah sanayii ve kapitali yardımı sayesinde Kızıl Ordu'nun Nazi Almanyası karşısında çarpışma gücünü artırdığını vurguladı. Ünlü tarihçi, ABD ve İngiltere'nin komünizm hakkındaki tutumlarına rağmen ‘dizginlenemeyen Nazi Almanyası' karşısında SSCB ile anlaşmak zorunda kaldığını ifade etti.
1943 Temmuzundan itibaren 16 ay içinde, Kızıl Ordu sürekli Batı'ya ilerleyerek Nazi ordularını sürekli geri püskürttü. Öyle ki Kızıl Ordu Baltık Denizi'nden, Vorşova ve Budapeşte hattıyla, Yugoslavya'daki Drava nehrine çizilen 1000 milden geniş bir yaydan başlayarak sürekli Batı'ya ilerleyerek Almanya'ya geldi ve 21 Nisan 1945'te Berlin'e girdi."
1945'te olduğu gibi Rusya'nın Avrupa'nın yarısını alabileceğini ima eden "Yine yapabiliriz" sloganını zafer gününde Putin’in açık bir şekilde dile getirmesi kendi vatandaşlarına karşı güç gösterisi olacaktır.