Geçiyor işte ömür geçiyor, yıllar geçiyor, acılar geçiyor, hatta geçmez bu dediğimiz şeyler bile geçiyor. Ama ne gelirse gelsin, ne giderse gitsin hep bir bekleme içerisindeyiz.

En küçük örneği bizi hayallerimize götüren dolmuşu, o an bile küçük bir eylem olsa dahi büyük eylemlere giden bir eylemi bekliyoruz.

Velhasıl kelam hep bir bekleme içerisindeyiz.

Haddim olmayan bu satırlara şairin kelamıyla nokta koymak isterim.

"Beklemek güzeldir ama doğru durakta".

İnsan bekliyor da neyi bekliyoruz mesela.

Dolmuşu mu?

Yoksa güzel bir haberi mi?

Yoksa Allah Teala'nın şu sözüne teslim olup hayırlısını "Rabbin sana gönlündekini verecek ve seni hoşnut edecek".

Bence bekleyişlerin en hayırlısı da en huzurlusu da bu olsa gerek.

Bu olsa gerek değil, bu…

İlk önce insan kendine şu sorunun cevabını verebilmeli.

Neyi bekliyorum.

İşte geldik işin can alıcı noktasına.

Bekliyoruz da neyi ve nasıl bekliyoruz.

Nasıl bekliyoruz kardeşim.

Beklediğimiz şeye sadakatimiz ne kadar.

Ya da teslimiyetimiz ne kadar.

Zaman geçirerek mi bekliyoruz.

Yoksa zamana sabrederek mi?

Bir de zamanı şöyle kullanarak beklemek var.

Beklediğimiz şeye bir saniye bile geç kalmayı beklemeden her saniyeyi değerlendirerek beklemek var. Rabbim bekleyişlerimizi mübarek eylesin...

Ne güzel demiş Üstad Necip Fazıl...

Ne hasta bekler sabahı,Ne taze ölüyü mezar.

Ne de şeytan, bir günahı,Seni beklediğim kadar.

Aşk böyle bekleyişlerin kapısında bekler…

Biz sanıyoruz ki bu bekleyişler boşa

Züleyha gibi bekleyenin er yada geç sonu Yusuf'tur

Yusuf (as) gibi bekleyenin sonu er yada geç Hakk'tır

 En güzel günler en güzel bekleyişler ile gelir.

Bunun idrakine varıp kalbimize ahir zamanın çirkinliğinin derdini çektirmeyelim.

Hem kalp Allah'ın evi ne gerek var ahir zamana.

Rabbim cümlemizi sabırla hayrı bekleyenlerden eylesin.

Şimdi ne güzel yakışır bize beklemek..

Kalın Sağlıcakla…