GERÇEK dostlarım yakından bilir; insanoğlunun hayattayken yaşayabileceği en kötü zamanlardan birini yaşadım. Geçen yılın ortalarında, doktorlar,
"3. evre kansersin..." dediğinde, ‘sözün bittiği yer’e gelmiştim. İstanbul’da başlayan tedavi sürecim, Ankara’da Başkent Eğitim Araştırma Hastanesinde devam etti. Çok zorlu tedavi süreçlerinden geçtim. Robotik ameliyatta
“hocaların hocası” diye tanımlanan
Prof. Dr. Ali Fuat Atmaca hocamın sabırlı, sevimli, şakacı ve inançlı ellerine teslim oldum ve 9 saat süren başarılı bir ameliyat geçirdim. Ameliyat sonrası tedavilerim yine aynı hastanede devam etti. Tabi ki, tekrar sıfır kilometreye dönmedik ama en azından hayati tehlike bölümünü Allah’a hamdolsun ki atlattım diye biliyorum. Bu illetle savaşmayı hiç bırakmadım, adeta
“onunla dans ettim” ben. Mevlana der ki;
“Herşey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde, sakın vazgeçme! Çünkü orası kaderinin değişeceği yerdir.” Hastanede refakatçim olan Dulkadiroğlu Belediyesi personeli çok sevgili arkadaşım
Yavuz Selim Gülgeç, zaten moral motivasyon terapi hocamdı, sağolsun. Tıpkı beni hergün arayan genç meslektaşım sevgili
Mehmet Fiskeci abi ve
Kürşad Kerem Akçakale gibi… Tıpkı dost sınama imtihanı gibi bir süreç. İnsanın en hassas olduğu bu dönemlerde gerçek ve sahte dostları ayırt edebiliyorsun. Hastalığımın bile dedikodusunu yapan ve karşı karşıya geldiğimde ‘geçmiş olsun’ sahteliği, sahtekârlığını yapan alçakları da gördüm. Belki cümle tam böyle değildi ama şimdi adını hatırlamadığım bir kitapta okumuştum:
“Dost dediğin deniz kenarındaki taşlara benzer. Önce birer birer toplarsın, sonra yavaş yavaş atmaya başlarsın. Fakat bazılarını atmaya kıyamazsın!” İşte bu zorlu hastalık sürecimde adeta bunun sınavını verdim ve atmaya kıyamayacağım gerçek dostlarım oldu benim.
MAHİR ÜNAL VE OSMAN OKUMUŞ 25 yıl boyunca bütün siyasi ve ticari yaşamına emek verdiğim, liderinin bir Kahramanmaraş ziyaretinde,
“çok güzel bir konuşma yaptın, tebrik ederim…” dediği konuşma metinlerini yazdığım, kara kutu gibi sırlarını taşıdığım, (taşımaya devam da edeceğim) her zamanki gibi bir makama geldiğinde yönünü dahi çevirip bakmazken, hiçbir emeğimin olmadığı insanlarda tedavimin başından sonuna kadar dağ gibi yanımda oldular. Aleyhindeki konuşmalar, iftiralar karşısında Hasan Basri Hazretleri şöyle buyuruyor;
“Allah onlardan razı olsun; amel defterimdeki günahlarımı kendi amel defterlerine geçirmek zerafetinde bulunmuşlar, bundan daha büyük lütuf olur mu?” Başta Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı
Mahir Ünal ve Türkoğlu Belediye Başkanı
Osman Okumuş‘u hiç unutmayacağım.. Unutmayacaklarım daha çok var… Yanımda olan herkesin adını yazmak istiyorum ancak birini unuturum korkusuyla yazamıyorum. Hepsine de binlerce teşekkür ederim, sağolsunlar… İkiyüzlü sahte dostlarım da çokmuş! Onlara da şu dörtlüğü yolluyorum:
Kahvelerim pişti gel, Köpükleri taştı gel, İyi günün dostu Kötü günüm geçti gel...