Necip milletin necip şairi Necip Fazıl’ın eğitimi ve hayatı çok çileli geçmiştir. Her şeye rağmen ayakta dimdik durmasını bilen ve başaran şairimiz, asla pes etmemiş ve her daim zorlukların üstüne giderek meselelere çözüm bulmuştur.
Ahmet Haşim, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Faruk Nafiz Çamlıbel ve Ahmet Kutsi Tecer gibi edebiyatın diğer değerli şahsiyetleriyle Darülfünun’un Edebiyat Medresesi Felsefe Şubesi’nde tanışır. İlk şiirleri “Yeni Mecmua” dergisinde yayımlanır. Dönem itibariyle Maarif Vekaleti’nin Avrupa’ya göndereceği öğrenciler arasında yerini alarak hem Avrupa’yı (Fransa-Paris) görme fırsatını hem de lise ve Darülfünun öğrencileri arasında eğitimini alarak resmen üniversite eğitimini tamamlamış oldu. Paris’te Sarbonne Üniversitesi Felsefe bölümüne girdi. Burada sezgici ve mistik bir filozof olan Henri Bergson’la tanışır. Paris’te bohem bir hayat süren şairimiz, ister istemez kumara merak salmaya başlar. Gündüzü bırakıp geceyi yaşamaya başlar kakin aradığını burada da bulamaz. Nihayetinde bursu kesilip vatana dönmek zorunda kalır. Artık adres İstanbul’dur. Lakin bohem hayatı burada da bir süre devam eder; karşısına Allah dostu Nakşi Şeyhi Abdülhakim Arvasi Hazretleri çıkana kadar. Pusulanın yönü değişmiştir artık… Onun için bir milattır bu kavuşma. Bambaşka bir insan olmuştur Necip Fazıl… O artık bir mistik şair, O bir mutasavvıf ehli, O bir mütefekkir adamı, O bir aksiyon insanıdır, O bir Büyük Doğu’nun mimarıdır…
Allah dostu gördüm, bundan altı yıl evvel; /Bir akşamdı ki zaman, donacak kadar güzel. /Allah dostu odur ki nefsine tek pay biçmez; /Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez.
Annesine verdiği sözün gerçekleştirmenin vakti gelmişti! Ne demişti annesine ne söz vermişti? Necip Fazıl şair oluşunun hikayesini yıllar sonra şöyle anlatır: “Şairliğim on iki yaşında başladı. Annem hastanedeydi. Ziyaretine gitmiştim. Beyaz yatak örtüsünde, siyah kaplı küçük ve eski bir defter. Bitişikte yatan veremli hasta kızın şiirleri varmış defterde. Bunu söyleyen annem, bir an gözlerimin içini tarayarak ‘Senin şair olmanı ne kadar isterdim!’ dedi. Annemin dileği bana içimde besleyip de on iki yaşıma kadar farkında olmadığım bir şey gibi göründü. Gözlerim hastane odasının penceresinde, savrulan kar ve uluyan rüzgara karşı uzun uzun düşünerek içimden şöyle bir karara vardım: ‘Şair olacağım, hem de büyük bir şair.’ Ve oldum.” der.
Anne girdin düşüme.
Yorganın olsun duam;
Mezarında üşüme.
Anlamam, anlatamam.
Düşen düştü peşime,
Artık vadeler tamam…
Evet, yıllar önce vermiş olduğu sözünü yerine getirmenin vakti gelmişti ve getirdi de... ilk şiir kitabını Paris dönüşü 1925 yılında “Örümcek Ağı” adı altında çıkararak edebiyat sahnesindeki yerini alır ve birinci sıraya oturur. Akabinde 1928’de de ikinci şiir kitabını çıkarır ki tarihe damgasını vurur: “Kaldırımlar” Askerlik dönüşünde ise üçüncü şiir kitabı olan “Ben ve Ötesi”ni yayımlar ve ününün zirvesine ulaşır. Daha sonra ise yılların vermiş olduğu tecrübe ve yeteneğiyle beraber Dünya’yı sarsacak “Çile” adlı, ilerleyen yıllarda bütün şiirlerini de topladığı, şiir kitabını yayımlar 1939 yılında.
Edebiyatın yanı sıra çeşitli mesleklerde de görev yapan Necip Fazıl, tabiri caizse on parmağında on marifet olan çok renkli bir şahsiyettir. Bahr-i Sefit Bankası(Hollanda asıllı bir banka), Osmanlı Bankası ve İş Bankası gibi bankalarda ve şubelerinde bankacılık yapmıştır. Ayrıca çeşitli okullarda (Ankara Devlet Yüksek Konservatuarı, Güzel Sanatlar Akademisi ve Robert Kolej) öğretmenlik ve Haber Gazetesi’nde gazetecilik yapmıştır.
Görüldüğü üzere asıl sahası edebiyat olan Necip Fazıl, birçok kulvarda yarışmış ve kendisini kanıtlamıştır; fakat şu da herkesin kabul edeceği bir hakikattir ki Bir Çilenin Şairi Üstat Necip Fazıl, Ülkemizin “Sultanü’ş – Şuara” yani “Şairler Sultanı” olarak son yüzyılın değerli şahsiyetlerinden biridir. Bunun yanı sıra kütüphaneler dolusu eserleriyle gelecek kuşaklara meydan okuyan Necip Fazıl, teşbihte hata olmaz kendisine rakip çıkacak bir boşluk bırakmamıştır. Üstat hakkında ne söylesek; neler yazsak yine de Onu anlatmakla bitiremeyiz. Şiirlerinin yanı sıra hikayeleri, oyunları ve fikir yazılarıyla ummanlar oluşturan Necip Fazıl, tevafuktur ki yine doğduğu ayda 25 Mayıs 1983 yılında Hakkın Rahmetine kavuşmuştur.
… Demek böyle ölünürmüş
Son günüm olmasın çelengim top arabam
Beni alıp götürsün tam dört inanmış adam
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber (Hz. Muhammed sav )
bitti.