Döneminin değil her devrin bir alimi, mucidi olanİbn-i Sina hazretleri başta felsefe olmak üzere  matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi bilgi vebecerinin çeşitli alanlarında seçkinleşmiş olan değerli bir şahsiyettir. Matematikalanında matematiksel terimlerin tanımları; astronomi alanında ise duyarlıgözlemlerin yapılması konularıyla ilgilenmiştir.

Astroloji ve simyaya itibar etmemiş, Dönüşüm Kuramı'nın doğru olup olmadığınıyapmış olduğu deneylerle araştırmış ve doğru olmadığı sonucunaulaşmıştır. İbn-i Sinâ'ya göre, her element sadece kendisine özgüniteliklere sahiptir ve dolayısıyla daha değersiz metallerden altın ve gümüşgibi daha değerli metallerin elde edilmesi mümkündeğildir.                                        

İbn-i Sinâ, mekanikle de ilgilenmiş ve bazı yönlerdenAristoteles'in hareket anlayışını eleştirmiştir. Aristoteles, cismi hareketettiren kuvvet ile cisim arasındaki temas ortadan kalktığında, cisminhareketini sürdürmesini sağlayan etmenin ortam, yani hava olduğunu söylüyor vehavaya, biri cisme direnme ve diğeri cismi taşıma olmak üzere birbiriylebağdaşmayacak iki görev yüklüyordu.

İbn-i Sinâ, bu çelişik durumu görmüş, yapmış olduğu gözlemler sırasında havaile rüzgârın güçlerini karşılaştırmış ve Aristoteles'in haklı olabilmesi içinhavanın şiddetinin rüzgârın şiddetinden daha fazla olması gerektiği sonucunavarmıştır. Oysa bir ağacın yakınından geçen bir ok, ağaca değmediği sürece,ağaçta ve yapraklarında en ufak bir kıpırdanma yaratmazken, rüzgâr, ağaçlarısallamakta ve hatta kökünden kopartabilmektedir; öyleyse havanın şiddeti,cisimleri taşımaya yeterli değildir.

İbn-i Sinâ, her şeyden öncebir hekimdir ve bu alandaki çalışmalarıyla tanınmıştır. Tıpla ilgili birçok eser kalemealmıştır; bunlar arasında özelliklekalp-damar sistemi ile ilgili olanlar dikkat çekmektedir. Ancak, İbn-i Sinâdendiğinde, onun adıyla özdeşleşmiş ve Batı ülkelerinde 16. yüzyılın ve Doğuülkelerinde ise 19. yüzyılın başlarına kadar okunmuş ve kullanılmış olan "el-Kânûn fî't-Tıb" (TıpKanunu) adlı eseri akla gelir.

Beş kitaptan oluşan bu ansiklopedik eserin birinci kitabı, anatomi ve koruyucuhekimlik, ikinci kitabı basit ilaçlar, üçüncü kitabı patoloji, dördüncü kitabıilaçlarla ve cerrahi yöntemlerle tedavi ve beşinci kitabı ise çeşitli ilaçterkipleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler vermektedir.

İbn-i Sinâ'nın söz konusu eseri incelendiğinde, konuları sistematik bir biçimdeincelediği görülür. Tarihte ilk defa, tıp ve cerrahiyi iki ayrı disiplin olarakdeğerlendiren İbn-i Sinâ, cerrahi tedavinin sağlıklı olarak yürütülebilmesiiçin anatominin önemini özellikle vurgulamıştır. Hayati tehlikenin çok yüksekolmasından ötürü pek gözde olmayan cerrahi tedavi ile ilgili örnekler vermiş veameliyatlarda kullanılmak üzere bazı aletler önermiştir.

Gözle de ilgilenmiş olan İbn-i Sinâ, döneminin seçkin fizikçilerinden İbn-iHeysem gibi, Göz-Işın Kuramı'nı savunmuş ve üst göz kapağının dışa dönmesi,sürekli beyaz renge veya kara bakmaktan meydana gelen kar körlüğü gibi dahaönce söz konusu edilmemiş hastalıklar hakkında da ayrıntılı açıklamalardabulunmuştur.

İbni Sina

İslam düşünce tarihinin en büyük 
isimlerinden olan İbni Sina’nınbu seçkinliği, birçok yönden özgünlük taşıyan, ayrıntılı ve mükemmel birsistemle sunulmuş felsefesinden ileri gelir. İbni Sina, ilahiyattan ahlak vesiyasete kadar felsefenin o dönemdeki bütün disiplinlerini ele almış; ayrıcabaşta tıp olmak üzere, pozitif bilimlerde de söz sahibi olmuştur. Helenistikdönemde yeni Platoncu bir kimliğe büründürülmüş olan Aristotelesçiliği, felsefeyöntem ve ölçüleri içinde kalarak İslami bir söylemle ortaya koymaya çalışmış;Gazali, Fahreddin Razi, İbni Teymiyye gibi İslam dünyasında çok etkin olanbilginlerin ağır eleştirilerine karşın «eş-Şeyhu’r-Reis » (baş üstat) ünvanınıbütün dönemlerde korumuş; tıpta ise modem tıbbın doğuşuna kadar Doğu ve Batı’daotorite sayılmıştır.

BAŞLICA ESERLERİ

El-Kanun fi't-Tıb (Hekimlik Yasası)

 Kitabü'l-Necat (Kurtuluş Kitabı)

 Risale fi-İlmü'l-Ahlak (Ahlak KonusundaKitapçık)

 İşarat ve'l-Tembihat (Belirtiler ve Uyarılar)

 Kitabü'ş-Şifa (Sağlık Kitabı).

ÖZLÜ SÖZLERİ

“Bildim ve anladım ki hiçbir şeybilinmemiş ve hiçbir şey anlaşılmamıştır.

Bilim ve sanat uyuşamadığı ülkeyiterk eder.

Cahil bir hekim ölüm kampınınyardımcısıdır.

Dünya bir eğlence ve oyun yerideğildir.

Hayatın genişliği uzunluğundandaha önemlidir.

Dünya, aklı olup dini olmayanadamlarla ve dini olup aklı olmayan insanlar olarak ayrılmıştır.

Şifasız hastalık yoktur; iradeeksikliğinden başka. Değersiz bitki yoktur; tanınmamasından başka.

Aletlerin en faydalısı kalemdir;bir şişe mürekkep bir külçe altından hayırlıdır.

Açıktır ki önce var olmayıp sonravar olan her şey, kendinden başka bir şeyle belirlenir.

Avam gördüğüne, duyduğuna; havasher şeye inanır. Hassül havas ise inandıklarını yaşar.

Hiç kimse görmek istemeyen kadarkör değildir.”