Siyasî hayatta uzun süre kalabilmiş her politikacıgibi seveni de vardı, sevmeyeni de. Onu başarılı bulanı da vardı, bulmayanı da.Ama kimse görmezlikten gelemez ki, hepimizin kaderinde söz sahibi olmuş ve buyönüyle de herkesin vicdanında değerlendirmelere yol açmış bir insandı.

 

Bülent Ecevit, siyasî hayata çok genç yaşlarındaatılmıştı. Babası milletvekili olduğu için, esasen siyasî çevrelerin uzağındakalmaksızın yetiştirilmişti. Annesi Nazlı Hanım sanatkârdı. Tabloları, onunressam olarak tanınmasını sağlamıştı. Böylece, Bülent Ecevit bir taraftanpolitikayla, bir taraftan da sanat hayatıyla ilgilenmek imkânını bulmuştu.İlerde bu her iki vasfı da onun kaderini çizecektir.

Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak Robert Kolej’de okuyanBülent Ecevit’in solcu fikirlerle bu çevrede karşılaşmış olması muhtemeldir.Onun, sonraki bütün hayatına bu fikirler yön vermiştir. Fakat CHP’ne katılışıbu sebeple değildir. Çünkü CHP 1950’lerde henüz belirgin sol karakteri bulunanbir parti değildi. Mensup olduğu çevre, Ecevit’in başka bir siyasî kuruluştagörev almasına uygun bulunmuyordu. Ulus gazetesindeki gazetecilik ve yazarlıkyılları, ona Meclis kapılarını açmış ve 1957 genel seçimlerinde milletvekiliolmasını sağlamıştır. Ecevit’in gerçek siyasî hayatı da bu tarihte başlamışdemektir.

1957-1965 yılları arası, Türkiye’nin çalkantılıdönemidir. DP’nin halkoyu ile yıkılamayacağını anlayan İnönü ve CHP, siyasîortamı germe ve el altından propagandalarla silâhlı kuvvetleri darbeye teşvikyollarını benimsemiştir.27 Mayıs darbesi, bu gayretlerin sonucundagerçekleşmiştir. Sonra 1961 Anayasası yapılmış, genel seçimlere gidilmiş,İnönü’nün başkanlığında zoraki koalisyonlar kurulmuş, 22 Şubat ve 21 Mayısdarbe teşebbüsleri yaşanmıştır. Bu hileli ortamın içinde Ecevit daima vardır.Kurucu Meclis üyesi, milletvekili ve çalışma bakanı olarak İnönü’nün yanında,hatta zamanla en yakınında yer almıştır. Bu ilk dönem, 1965’e kadar sekiz yılsürmüştür.

Ecevit’in yıldızı, ikinci dönem diyebileceğimiz 1965-1972yılları arasında daha da parlamıştır. İnönü, Ecevit’in temsil ettiği ortanınsolu fikrini benimsemiş ve bu görüşü partinin temel politikası hâlinegetirmiştir. Buna paralel olarak Ecevit de CHP genel sekreteri olmuştur.Muhalefette geçen bu yıllar zarfında Bülent Ecevit’in fikriyatı gittikçe solunaşırı kanadına doğru kayma göstermiştir. İktidar mücadelesinde yararsağlayacağı düşüncesiyle, 1968 öğrenci olayları, 1970 ayaklanma provaları,şehir eşkıyalığı ve terör amaçlı cinayetler karşısında zaman zaman duyarsızkalarak, zaman zaman da bunlara arka çıkarak siyasî çıkar elde etmeyeçalışmıştır. 12 Mart muhtırasından sonra kurulan hükümete Nihat Erim’in başkanolması ve kabinede CHP’li üyelerin de yer alması Ecevit’le İnönü’yü karşıkarşıya getirmiştir. Bu safhada İnönü –meselâ Kasım Gülek’e yaptığı gibi- “yaben, ya o” diyerek Ecevit’i tasfiye etmek istemişse de CHP delegeleri üzerindeetki kurmuş olan Ecevit karşısında yenilgiye uğramıştır. Bülent Ecevit, 1972’deCHP genel başkanıdır.

Bu tarihe kadar Bülent Ecevit’in iki başarısı görülmüştür.Biri, çalışma bakanlığı sırasında Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt kanunlarınıçıkartmış olmasıdır. Bu sayede, işçi kesiminde itibar kazanmış ve bu itibarıhep muhafaza etmiştir. İkincisi ise, CHP’nin elli yıllık mensubu, 34 yılsürekli genel başkanlığını yapmış olan ve adı CHP ile özdeşleşen İsmet İnönü’yükoltuğundan indirmesidir. Bu, kolay bir iş değildir. Ecevit, bunu başarmıştır.Kendisini tutup partide ve devlet kademelerinde en yüksek makamlara getirmişbir insana karşı bu yaptığı vefasızlık sayılabilir. Ancak, politikada vefadenilen nesneye yer olmadığı çeşitli örnekleriyle görülmüştür.

Türkiye’de CHP’nin temsil ettiği solun oy oranı yüzde29-30 iken, Ecevit’in genel başkanlığı döneminde bu oran yüzde 41’e kadarçıkmıştır. (1977). Bu durum bir parti lideri için elbette başarı sayılır.Ancak, 1972-1980 döneminin Ecevit’i, artık aşırı solun, sol teröründestekleyicisi durumundadır. Türkiye gittikçe iki kutba ayrılmaktayken, SoğukSavaş döneminin ağır şartlarında Sovyetlerin manevraları ülkemize yönelmiş ikenbu tutum kaygı vericiydi. CHP’nin MSP ile kurduğu koalisyon sırasında afçıkarılmış, 1971’den itibaren tutuklanan veya mahkûm edilen sol militanlarserbest bırakılmış, bunun sonucunda terör birdenbire hızlanmıştı. CHPdenetimindeki tek televizyonun ve bir kısım basının da desteğiyle, Komünistmilitanlar ortalığı kana bulamışlardır. Buna direnmek isteyen milliyetçigençler ise her tarafta kıyıma uğratılmıştır. Ecevit, onları hasım gibigörmüştür. Bu onun hatalı icraatından biri ve belki de en büyüğü olmuştur.

Bu dönemdeki başarılı hareket, Kıbrıs’a askerçıkarılmasıdır. Daha önce İnönü’nün ve Demirel’in kıyışamadığı bu hareketiEcevit gerçekleştirmiş, böylece Kıbrıs’ın tam bir Yunan adası hâline gelmesiönlenmiştir. Kıbrıs harekâtı Ecevit’e büyük puan kazandırmış ve bir sonrakiseçimde 211 milletvekili çıkararak birinci parti hâline gelmesini sağlamıştır.Ancak, tek başına hükûmet için yeterli rakama ulaşamadığından dışardan takviyegerekmiştir.

Ecevit, bu takviyeyi, Adalet Partili 11 milletvekilini,motel pazarlıklarıyla istifa ettirerek ve hemen hepsini kabineye alarak acayipbir model oluşturmakta bulmuştur. Siyasî tarihimiz açısından yüz karası olan bukabine şekli büyük tartışmalara yol açmıştır. O kabine, Ecevit’in siyasîhayatında da bir leke olarak kalmıştır. AP’den istifa ederek Ecevit kabinesinegiren zatlardan bir kısmının sonraki dönemde yüce divan tarafından yolsuzluksebebiyle hapislere mahkûm edilmesi de, istifacıların gerçek niyetinigöstermiştir.

Böyle kötü bir örnek Türk seçmeni tarafından da tasvipedilmemiş, 1979’da yapılan ara seçimlerde senato üyeliklerinin çoğunu ve boşbulunan beş milletvekilliğinin beşini de Adalet Partisi kazanmıştır. Ecevit’inbaşarılı çıkışı bu seçimle sona ermiştir.

Devam edecek…