Kendini bilmez vatan ve millet düşmanı bir grup teröristin ülkemizi kana bulamaya ve devletimizi ele geçirmeye teşebbüs ettiğini hepimiz izledik. Kendi vatandaşının ve yöneticilerinin canını hiçe sayan bu terör örgütü, Güçlü ve Dirayetli Yöneticiler ve Kahraman Türk Milleti tarafından püskürtülmüştür. Aziz milletimiz bir darbe girişimini başarıyla atlatmasını bilmiş ve terör örgütü elemanlarını polisimiz ile birlikte esir almayı başarmıştır. Kendini bilmez terör üyeleri darbe yapacağını zannederek ülkeyi ele geçirmeyi düşünmüşler ancak başarılı olamamışlardır. Bu asker müsveddeleri darbede başarısız olacaklarını hesap etmediler mi? Yoksa ‘Devlete ve hükümete ne kadar zarar versek o da kardır’ mantığıyla mı hareket ettiler bilemiyorum. Tek bildiğim bu asker müsveddesi teröristlerin gereken cevabı; yönetim, asker, polis ve halkımızdan aldığıdır. Eskisi gibi halkın silahlı kuvvetlerin sokağa çıkması ile tırsacağını zanneden terör örgütü mensupları halkın güçlü direnişi ve dirayetli yöneticilerimizin tavrı ile inlerinden teker teker toplanmış kaçan korkaklar ise kaçtıkları ülkelerden alınmıştır. Bu darbe girişiminde üç ihtimal üzerinde durmak istiyorum. Birincisi halk ve yöneticilerin kahramanlık ve mücadeleci ruhunun sadece sözde olduğunu silahlı askeri ve tankı görünce kaçacaklarını zannetmişlerdir. Ancak kahraman halkımız kendilerine silah açan terör örgütü mensuplarından korkmamış aksine ölümü göze alarak direnişini arttırmıştır. İkinci olarak da; yapacakları darbede başarısız olacaklarını biliyorlardı. Ancak hükümete ve devlete verebildikleri kadar zararı verecekler, asıl amaç olan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kargaşa ve darbe bahanesiyle öldüreceklerdi. O öldürüldükten sonra amaca zaten ulaşacaklardı. Örgütün en büyük düşmanı Erdoğan’ın kendisi idi. ‘Baş gitti mi, gövde de gider’ düşüncesinde hareket etmişlerdir. Kendilerini örgütleri için hiç düşünmeden feda eden bu kendi beynini kullanmayan ve güdümlü çalışan bu insanlar amacına ulaştıklarında, gerideki örgüt elemanları da teker teker bulundukları yerden seslerini yükselteceklerdi. İlk önce güçlü oldukları Polisler devreye girecek daha sonra da diğer önemli görevlerde bulunan kişiler aktifleşecekti. Böylece ülkemizi ele geçirmiş olacaklardı. Üçüncü ihtimal ise askeriye içinde uzun yıllar yuvalanan bu örgüt üyelerinin büyük çoğunluğunun bu yaz ki YAŞ toplantısında atılmalarının kesinleşmesi idi. Çünkü başları çoktan atılmış idi. Sıra diğerlerine gelmişti. Askeriyeden atılacak olan örgüt üyeleri, fırsat ve güç ellerinde iken son hamleyi yapmak istediler. Başta İstanbul, Ankara ve diğer tüm şehirlerimizde halk kahramanca yollara ve sokaklara dökülüp darbecilere karşı geldi. Sokaklara döküldü. Hemen herkes protesto etti veya darbeyi lanetledi. Ben de seyahatte olduğum için o gece Trabzon’da, ertesi iki gece de Rize’de idim. Bana da bu darbe girişimine Trabzon ve Rize’de karşı gelmek nasip oldu. Tüm yurtta olduğu gibi Karadeniz’de de sabahlara kadar sokaklarda yürüyüşler ve protestolar yapıldı. Halkımız darbecilere haddini bildirmiştir. Bundan sonra darbe yapmaya kalkışan hatta düşünen bile olamayacak hale getirmiştir. Ey düşmanlar ve terör grupları; Biz Suriye veya Mısır değiliz ve onlara hiç benzemeyiz. ‘Biz birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için’ anlayışı ile yaşıyoruz. Halk en kavgalı olduğu şu dönemde bile bu darbe girişimine birlik ve beraberlik için de karşı çıkabiliyor ise diğer zamanlarda size neler yapar düşünemezsiniz bile. Bu teröristlere karşı kahramanca mücadele eden Polisimiz, Askerimiz ve halkımızdan birçok kişi şehit edilmiş veya gazi olmuştur. Ölenlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza ise Allah’tan şifa diliyorum. Ülke ve millet sevdalısı bu kahraman evlatlarımıza yıllarca hatırlanacakları bir anıtın hazırlanması ve üzerine bu kahramanların isimlerinin yazılması çok güzel olacaktır. Bu onurlu insanların isimlerinin ve hatıralarının yaşatılması bizim için vatan borcudur. Bu yolda mücadele eden tüm kahraman vatan evlatlarına en derin saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. Bir olalım iri olalım, diri olalım.