Yüce kitabımız Kur’an- ı Kerimde “ Yer müthiş bir sarsıntı ile sarsıldığı zaman “ ( Zilzal 1) buyurarak , yer korkunç gürültülerle ardar da ve devamlı bir şekilde sallandığı zaman , insan ne oluyor diye şaşırıp çaresiz kalacaktır. İşte aynı hadise başımıza geldi ve çaresiz baka kaldık. Ülkemizin bir anda bir çok yeri sallanmaya başladı, insanlar evini barkını bırakıp kaçışmaya başladılar. Ne yapacaklarını bilemeden, tam bir panik ve korku halinde şaşırıp kala kaldılar. A nen rabbimizin buyurduğu hale geldiler. Allah buyuruyor “ Eynel meferre” nereye kaçacaksınız ? Çünkü , her yer Allaha’a ait, onu mülkü, onun mülkünden dışarı çıkacak kim var ki ? Aciz ve zaif insanlar , aynı zamanda asi ve aciz insanlar, haydi bakalım nereye kaçacaksanız kaçın da görelim. İlim dünyası açıklama yapıyor. Fay hattı, kayaçlar, gaz şıkışması falan tamam hepsi de doğru. Arkada bunları harekete geçiren, yer yüzünü beşik gibi sallayan, volkanik dağları harekete geçirip etrafa ateş saçan o kuvvet nedir acaba ? Onları enerjiye çeviren o itici güç nedir ki bu kadar dehşetli olaylar meydana geliyor. İnsanoğlu da bunlar karşısında çaresiz kalıyor? Kur’an buyuruyor “ Ey insanlar ! Rabbinizden korkun , zelzele şüphesiz çok büyük bir şeydir.” (Haç : 1) . Buradan anlaşılı yor ki, her şey onun izniyle dir. Allah’ın izni olmadan yaprak dahi kımıldaması mümkün değildir. Bizim inancımız budur. İnanmayanlarda eninde sonunda bunu kabul etmek zorunda kalacaklardır. Kıyamette bunun daha büyüğü olan bir sarsıntıdır. O daha dehşetli olacaktır. Dağlar pamuk gibi havaya savrulup toz duman olacaktır. Bu kur’anın emridir, kimsede buna mani olamayacaktır. Küçük bir sarsıntıda ne yapacağını şaşıran aciz insanlar, daha büyüğüne dayanması hiçte mümkün olmayacaktır. İşte tam onu gördükleri zaman, tastik etmeye mecbur kalan insanoğlu ; “ Artık o çetin azabı gördüklerinde, bir olan Allaha inandık , ona ortak koştuğumuz şeyler de inkar ettik dediler.” ( Mümin : 84) Ama artık nafile iş işten geçmiştir. Özellikle Rabbimiz , bizleri bu zamanın fitnesinden, sapkın inançlarından ve kula kul olmaktan muhafaza etsin. Hz. Ömer zamanında bir ara sürekli deprem, sarsıntı olmaya devam eder. Hz. Ömer halkı mescide toplar , onlara derki : Depremin iki önemli iki sebebi vardır er. Bunlardan birincisi ; Ülkede zulmün ve adaletsizliğin olması, ikincisi de zinanın ve fuhşun olmasıdır der. Eğer bunlar varsa bir yerde depremi her an bekleyin diye söyler. Çünkü yer yüzü zulme ve fahiş işlere dayanamıyor, Allah’ın emri ile yer yüzünü sallayor ki insanlar ibret alıp , aklını başına devşirip, tevbe edip kendine gelsinler. Yani ; Deprem aklı başında olanlar için önemli bir uyarıdır. Sonunda o mescitte toplanan insanalar hep birlikte tevbe ederler, Az. Ömer; Yarabbi ! bu Müslüman topluluk tüm yaptıkları günahlarına tevbe etmiştir. Af diliyorlar , tevbemizi kabul buyur der. Sonra yavaş yavaş sarsıntı azalır ve sonunda durur. Ben diyorum ki, bu gibi hatalarımızı da inşallah Müslümanalar olarak hesaba katalım ve tevbe etmeyi unutmayalım.
Rabbim tüm insanlığı, özelliklede müminleri , gaflet uykusundan uyandırsın. Tagutlara ve Allahtan gayrı olan batıl şeylere inanmaktan toplum olarak bizleri korusun inşallah.
Kainatın sahip ve yaratıcısına emanet olun.