Dindar olmayı din sahibi olmak olarak gören bazı kimselerin en çokyaptığı şeydir dinden uzaklaştırmak. Ancak bunu yapan kişiler böyle birşeyi kabul etmeyip; ‘Dindar, dinden uzaklaştıran değil, dine yaklaştırandır’ diye itiraz etse de gerçek bu. Onlar mevcut ile olması gerekeni karıştırıyor. Bu nedenle onlar olması gerekeni söylüyor, oysa biz olanı ve yaşananı konuşuyoruz. Bence bu önemli bir konu ve her dindarın kendisine sorması gerek, ‘İnsanların dinden uzaklaşmasında benim rolüm nedir veya var mı’ diye. Çünkü bir insanı hidayete erdirmek ‘güneşin üzerine doğup battığı her şeyden hayırlıdır’ diyoruz. Ama bazı dindarlar yüzünden dinden uzaklaşan insanların da haddi hesabı olmuyor. Galiba soruyu yanlış soruyoruz. Soru şu şekilde olmalı; İnsanları hidayete erdirmek güneşin üzerine doğup battığı her şeyden hayırlı ise dinden çıkarmanın ve uzaklaştırmanın günahı ne kadar büyük olur? Bence asıl sorulması gereken soru bu, zira günümüzde en çok bununla karşılaşıyoruz. Kendini bilmez birçok insan dindar olmak ile dinin sahibi olmayı karıştırıyor. Dindar olan bazı kişiler kendisini din sahibi olarak görmeye başlıyor. Kendini din ve ülkenin sahibi olma gibi bir hastalığa kapılıyor. Maalesef bu hastalık toplumun birçok bireyinde mevcut. Hal böyle olunca kendisinde istediğini söyleme hakkı buluyor ve istediğini dindar, istemediğini dinsiz ilan edebiliyor. Dindar olmadığını veya dinsiz olduğunu düşündüğü kişileri dindar ve din sahibi yapmak için elinden geleni yapıyor. Fakat bu yaptıkları ile kişiyi dinden soğuttuğunun veya uzaklaştırdığının farkına varamıyor. Hidayete erdirmek şöyle dursun iyice sapıtmasına neden oluyor. Kendini bilmez ve kendinden bilmez dindarlar olduğu sürece dinden uzaklaşmalar ve dine düşmanlıklar var olacaktır. Bu kişiler yüzünden insanlar Avrupa’da yüzyıllar önce dinden uzaklaştılar. Bizde de kendini din sahibi zanneden kişilerin sayısı hızla artmaya devam ediyor. Bu kişiler arttıkça dinden uzaklaşanların sayısı da artıyor. İş o kerteye varıyor ki, bazı insanlar: ‘Eğer bu kişi Müslüman ise ben değilim’ diyebiliyor. Bir dindar için bu kelimenin önemi aslında çok büyük ama gel gör ki, bunu anlayacak kapasite olmayan kendini bilmezler hala karşıyı suçluyor. Che, Lenin ve Nietzsche gibi nice inançsız kişilerin Ateist ettiği kişi sayısı, kendini bilmez bazı dindarların ettiği ateistten daha az. Zaten Nietzsche'nin kitabını okuyan biri onun da dindar Hrıstiyanlar yüzünden ateist olduğunu görür. Ayrıca hepimiz için utanç sebebi olan Yusuf İslam'ın; Eğer İslam olmadan önce Müslümaları tanısaydım ben Müslüman olmazdım' sözü bizim için yeterli ve ne demek istediğimi tam olarak anlatıyor. Lütfen! Çevrenize bir bakın, dindarlardan nefret eden ve bu nedenle dinden uzaklaşan ne kadar insan var? Bu insanların vebali kime? Sebep olan yapan gibidir hadisi gereğince bunlar da sorumlu olmuyor mu?