Hz. Ömer, İslâm devletinin ikinci halifesi (591 – 644) olup Kureyş kabilesinin bir koluna mensuptur. Önceleri Müslümanlığa karşı çıktı. Ancak kız kardeşinin evinde Kur’an ayetlerinin kendisine okunması üzerine çok etkilenerek Hz. Muhammed ‘in (sav) huzuruna gitti ve Müslümanlığı benimsediğini bildirdi. Hz. Ömer’in İslâm dinine girmesi ilk Müslümanlara büyük bir güç kazandırdı ve bu olayın ardından insanlığa Kur’an yoluyla yapılan çağrı artık gizli tutulmaya başlandı. Kureyşlilerin Müslümanlara yönelik hakaret ve baskıları artınca Hz. Ömer de Peygamberin izniyle diğer Müslümanlar gibi Medine’ye hicret etti.
Hz. Ömer, İslâm’ın yayılış döneminde en önemli askerî mücadelelerinden olan Bedir, Uhud ve Hendek Savaşlarına katılarak üstün başarılar göstermiştir.
Efendimizin vefatı Hz. Ömer ‘i çok derinden sarsmıştır. Hz. Ebû Bekir ‘in tesellisiyle (Kur’an ayetlerini okuyarak ) kendine gelmiştir. Hz. Ebû Bekir ‘in halife seçilmesinde ve döneminde büyük desteği olmuştur. Daha sonraları ise Hz. Ebû Bekir ‘in vefatından kendisi başa geçerek kaldığı yerden devam etmiştir.
Hz. Ömer başa geçince özellikle Sasaniler’e karşı çok büyük mücadele vermiştir. Ardından Mısır’a sefer düzenlemiştir. İslamiyet için ömrü boyunca adaletli bir şekilde hizmet etmiştir.
Hz. Öner, 644 yılında sabah namazını kıldırırken bir köle tarafından şehit edilmiştir. Peygamber’in sadık dostu olan bu muhterem halife, devlet adamlığı ve askerî liderlikteki başarılarının yanı sıra merhameti ve adaleti ile ün kazanmıştır. İslâm devletinde “adliye örgütü “nü ilk o kurmuştur. Birçok ülkeyi İslâm topraklarına kazandıran muzaffer bir hükümdar olmuştur lakin hiçbir zaman bu duygularla enaniyetlik yapmamış ve mütevazi bir hayat sürmüştür.