Değerli okurlarım, kıymetli velilerim ve sevgili öğrencilerim. Önceki yazılarımda eğitim ve öğretim hakkında birçok mevzulara çeşitli şekilde değerlendirmelerde ve eleştirilerde bulunmuştum. Bu yazımda da aynen devam ederek en azından eğitimimize birer katkı sağlamayı düşünüyorum.

Ne de olsa işleyen demir pas tutmaz, derler yahut akıl akıldan üstündür, derler büyüklerimiz. Eğitim adına bir alternatif olarak da kurs merkezlerimizin MİLLİ EĞİTİM BÜNYESİNDE nasıl ki BELEDİYELER, GENÇLİK MERKEZLERİ ve HALK EVLERİ sayesinde destek yapılıyorsa KURS MERKEZLERİ olarak da bizlerin aktif bir rol alması gerektiğini düşünüyorum.

Şöyle ki birçok semtlere gelişi güzel kurs merkezleri açılıyor hatta yetmedi, sanki rızk ve kazanç kaçıyor ya… Herkes bir noktada birleşip adı eğitim hizmeti veriyor. YANLIŞ BİR SİSTEM ve DÜŞÜNCE… Sen daha iyi bir şekilde olmayan hatta ihtiyaç duyulan mekana açacaksın ki hizmet yerini bulsun…

İşte bunu belirleyecek olan MEB’dir. Yani bir BİM gibi A-101 gibi yahut ŞOK marketler zinciri gibi aynı muhite yerleşip koşullanmayacaksın… Bu da ayrı bir terane ve komedi velhasılı…

Peki MEB ne yapacak? Gayet basit efendim:

Öncelikle okullardaki sınıf sayıları ivedi bir şekilde en az 24 kişiye düşürülmelidir.

Okullara fazla uzak olmamak kaydıyla kurs merkezleri tayin edilip sınıflar en azından 8 – 10 – 12 ve 14 kişilik olarak öğrenci yönlendirilmelidir.

Bu yönlendirmelere devlet teşvik vermelidir.

Böylelikle hem okullardaki nüfus yoğunluğunu azaltmış oluruz; ayrıca atanamayan öğretmen açıkları kapanmış olur.

Yani bu kurs merkezlerine kurs sahipleri ya da MEB yönlendirme yaparak açığı kapatmalıdır.

Her semte bu şekilde kombine yapılırsa hem eğitim kalitesi artar hem de işsizlik önlenmiş olur.

Bunun yanı sıra öğrencilerimizin kabiliyetlerine ve durumlarına göre meslek tercihleri yapılmalıdır.

Mesleki, Dini, İlmi, Fenni, Astronomi gibi alanlarda öğrenci yönlendirmeleri yapılmalıdır.

İhtiyaç dahilinde üniversitelerde bölümler açılmalı ve mezunlar verilmelidir.

Mezun olacak öğrenci daha son sınıftayken çalışacağı yer belirlenip netlik kazanmalıdır.

Bunun yanı sıra vatani görev dediğimiz askerlik için de vatandaşlarımızın durumlarına göre askeriyede belli görevler verilmeli ve zaman israfı önlenmelidir. ( Bu mevzu da konuşulması gereken ayrı bir meseledir.)

Ayrıca ivedi bir şekilde ARAPÇA, İNGİLİZCE, RUSÇA, ÇİNCE, JAPONCA, İTALYANCA ve FRANSIZCA öğrencilerimize öğretilmeli akabinde ve detayında DEVLET DESTEĞİYLE o ÜLKELERDE öğrendikleri dilleri tecrübe etmek adına en az bir ay eğitim verilmelidir.

Alternatif olarak yine devlet desteğiyle bu ülkelerde öğrencilerimiz, YÜKSEK LİSANS ve DOKTORA çalışmaları yapmalıdır.

Bu maddeleri daha da çoğaltabiliriz; lakin sizlerin hayal gücüne bırakıyorum. Bu destekler DEVLET bünyesinin yanında BÜYÜK İŞ ADAMLARI nezdinde de teşvik verilerek desteklenip üstüne düşülmelidir.

devam edecek…

NOT: Geçen hafta vefat eden değerli yazarımız ve büyüğümüz sayın Mehmet DOBOĞLU’na ALLAH’tan rahmet; kalanlarına da hayırlı ömürler vermesini dilerim. Başımız sağ olsun. (Amin)