Gazetecilik zor bir meslektir, dışardan baktığınız zamanbirçoğu imreser, gazeteci olmak ister fakat mesleğin içerisine girdiğinizdesosyal yaşamın içerisinde olmanıza rağmen bir sosyal hayatınızın olmadığını görürsünüz.
Öncelikle basın hür müdür? Birkaç cümle ile bu soruya cevapvermek istiyorum. Bu soruya hangi pencereden baktığınıza bağlıdır.
Eğer iktidara muhalifseniz kesinlikle basın hür değildir.
Eğer iktidardaysanız ise bu ülkenin Cumhurbaşkanına ‘diktatör’diye yazan bir basın nasıl hür olamaz.
Avrupa’da görev yapan meslektaşlarımızın bize bakış açısıbellidir. Kesinlikle hür değildir. Kendi arkalarını görmeden Türkiye’dekibasının özgür olmadığını savunurlar.
Avrupa’da, devleti veya devletinin başkanın aleyhine tekkelime yazmazlar, yazamazlar, eleştirirken bile kelimeleri çok dikkatliseçerler.
İnanın dışarıya karşı devletini ve devlet başkanınıkorurlar.
Bunun örneğini önceki yıllarda gittiğim Almanya’dagördüm. Ziyaret ettiğim tüm medyakuruluşları sanki bir merkezden yönetiliyor, hiç kimse devletinin aleyhine netek kelime yazıyor ne de söyletiyor.
Oysa bizde isteğini istediğin şekilde yazıyorsun. Eğereleştirin iyi niyet çerçevesinde haklı ise bu iktidardan teşvik bile görüyor.Eğer art niyetli bir şekilde çamur atıyorsan işte buna pirim verilmiyor.
Ben hür olduğuma inanıyorum, iktidar cephesiyle, muhalefetcephesiyle ilgili resmi belge ve ispatlayacağım tüm olumlu ve olumsuz haberleriyapıyorum, yaparım da. Tek düşündüğümüz denge meselesidir. Toplumunhassasiyetlerini göz önünde bulundurma meselesidir. Zor günler geçtiğimizdedevletimizi yöneten kadroların moralini bozmak yerine onları motive etmemeselesidir. Ben bu pencereden bakıyorum.
Şimdi iktidarı sosyal imkanlarımıza kısıtlama getirdiği içineleştireceğim.
Makalemin başında söyledim ya; gazetecilik gerçekten zor birmeslektir. Başkalarının hayatına yön verirken ve onların hayatlarınıeleştirirken, kendi hayatını da en doğru bir şekilde yaşamanız gerekir. Enküçük olaylara kadar dikkat etmeniz gerekir.
Bizim ne bayram, ne düğün, ne de cenaze izinlerimiz vardır.Yıllık izinlerimiz tabiki mevcuttur. Birdiyaliz hastası bir gün durup bir gün diyalize girmek zorunda olduğu içinhiçbir şekilde o makinayı bırakıp uzak bir yere gidemez.
Gerçekten bu işi yapıp ekmeğini bu işten kazanan gazetecilerde işini bırakıp bir yere gidemezler. Hafta sonu aileyle bir piknik programıyaparsın, aniden bir program gelişir, ev halkından fırçayı yersin.
Gecemiz yok, gündüzümüz yok, her zaman koşturursun.
Gazetecilere baktığınız zaman yaşının üstünde göründüğünü degörürsünüz. Bunun tek nedeni ise yıpranmışlık. 2009 öncesi mesleğimizdekiyıpranma payı yıllık 90 gündü. Ak Parti hükümeti bu süreyi 45 güne indirdi.İnanın mesleğe gelip bir baksanız 90 günün bile az olduğunu görürsünüz.
Biz kamu görevi yapıyoruz, işimiz bu. Bunu yaparken de endoğru bir şekilde hareket etmeye çalışıyoruz.
Silah kullanmaya karşıyım ama bir çok meslektaşımızın dakendini güvende hissetmesi için silaha ihtiyacı vardır. Silah ruhsatları da dahaönce ücretsizdi, şimdi ücret alınıyor. Bunun da bir çözüme kavuşmasınıistiyoruz.
İnanın basın kuruluşları çok para kazanan insanlar değildir.Patronum Mehmet Mümtaz Yüzbaşıoğlu bu kente karşı sorumluluğunu yerinegetiriyor. Bir çok zaman cebinden bile para harcayarak bu kente çok iyi birgazete sunuyor. Bu fedakarlıkların da görülmesi gerektiğini düşünüyorum.