Ülkemizde kutuplaşma, yıllardır süregelen bir gelenek olmuş. Bizdensin ya da değilsin, değilsen karşımdasın. Anlayışı kutuplaşmanın hayli fazla olduğu ülkemizde, kutuplaşmayı daha da arttırmıştır. Artık insanlar yapılan her faaliyette, yapılan işin ne olduğuna değil, kimin yaptığına bakıyor. Eğer yapılan iş bizim tarafımızdan yapılıyor ise kesinlikle doğrudur ve desteklenmelidir. Fakat karşı taraf yapıyor ise kesinlikle yanlıştır ve karşı çıkılmalıdır. Bu psikoloji ile hareket eden insanların sayısı gün geçtikçe artıyor ve sayı arttıkça problemlerde onunla beraber çoğalıyor. Bu nedenle insanlar protestolar için çok uzaklara gidebiliyor veya kendisini ilgilendirmeyen bir konuda bile sırf rakip diye karşı çıkabiliyor. Ülkemizde bir dönüm noktası olan GEZİ olayları, bu kutuplaşmanın işine gelen herkes tarafından kullanıldığını gösteren en önemli olaydır. Hatta bazıları istemedikleri ve beğenmedikleri hükümeti devirmek için bunu bahane olarak kullanmıştır. Bu nedenle başkalarıyla ve Almanya ile işbirliği yapmada bir beis görmemişlerdir. Bazı göstericilerin bu tutumu ve devletin de bu kişilere karşı çok sert tavrı geziyi bir milat yapmıştır. Hükümet karşıtlarının her olayı hükümeti devirmek için kullanmaya başlamaları ve protestoları bu amaçla yapmaları, halk nezdinde güvenilirliklerini kaybetmelerine neden olmuştur. Çünkü çevre gibi bir konuya herkes duyarlıdır. Ülkemizde çoğunluk yeşili ve doğayı sevmektedir. Ancak yapılan protestolar ve yanlış yöntemler bu destekçilerin azalmasına neden olmaktadır. Araya katılan arabozucuların başka hesapları protestoların amacından uzaklaşmasına ve desteğin azalmasına yol açtı. Devletin de protesto yapan herkesi kendisine karşı tehlike görmesi ve herkese aynı sertlikte cevap vermesi, iyi niyetli insanları incitmekte ve diğerlerine destek vermeye mecbur bırakmaktadır. Tüm muhalifleri bir çatı altına toplamaktadır. İki taraflı bu yanlış tutumlar milleti birbirine kilitleyeceğine daha da düşmanlaştırmakta ve iki tarafın bir birini vatan haini olarak suçlamalarına kadar gitmektedir. Fakat geçen gün Başbakanımız Sayın Davutoğlu güzel bir adım atmıştır. Cerattepe’nin yeni bir Gezi olmasına müsaade etmediği gibi insanların kutuplaşmasını ve devletin yeşile düşmanmış gibi gösterilmesini de engellemiştir. Devletin yapması gereken, doğru hareket ederek iyi niyetli çevreciler ile bu işi hükümete karşı kullanan insanları ayırmaktır. Bu nu yapmak devletin görevidir. Devlet her protestocuya aynı muameleyi yapamaz. Herkesi hükümeti devirmek amaçlı kötü niyetli insanlar olarak görmez. Aksi takdirde iyi niyetli çevre dostlarına sert tutum ve davranışı vatandaşlarımızı derinden üzer. İyi olmayan sonuçlara yol açar. Sayın Davutoğlu Artvin’deki doğa dostu ve çevreciler ile toplantı yaparak dost elini uzatmıştır. Gerekli adımların atılacağını ve çevreye verilecek zararın en azami oluşu konusunda güvence vermesi Hükümeti ileriki adımlarında haklı yapacaktır. Bu ülkede karşı çıkan veya eleştiren herkesin, düşman ve vatan haini görülmesi yanlışına girilmesi bırakılmalıdır. Eleştiri ve itirazların en iyi şekilde değerlendirilmesi ve en doğru adımların atılması ülke ve milletimiz için en hayırlı adım olacaktır. Tüm parti kurum ve kuruluşların bu anlayışa sahip olması ve eleştirel bakış açısına açık olması hepimize kazandıracaktır. Her sakallıyı dede zannetmek, sap ile samanı karıştırmak kimseye kazandırmaz, sağlıklı düşünmemizi engeller. İnsanların birbirine tahammül etmesi ve yapılan eleştirileri suçlama mahiyetine getirmeden, doğru bildiği yolu da göstererek itirazda bulunması işleri daha da kolaylaştıracaktır. Seçimlerle deviremediği hükümeti böyle gayri resmi yollardan devirmeye çalışmak hiç de ahlaki değildir. Bu sadece kompleksli olmanın dışa vurum halidir. Komplekse gerek yoktur. Beleşçiler gibi her gördüğü olaydan kendine bir paye çıkartmaya çalışanlar daima hüsrana uğramak durumundadır. Hükümetin de her karşı çıkanı aynı kefeye koymaması ve orta yolu bulmaya çalışması ülke için en hayırlı iş olacaktır. Böyle yapması kazananın daima kendisi olmasına sebep olacaktır. Çünkü Hükümet hükmeden ve ülkeyi idare edendir. Tahammül ve sabır göstermek de idarecinin vazifesidir.