ABD başkanı Trump’ın durup dururken değil aksine bilinçli bir şekilde lobilerin yönlendirmesi ile yaptığı çıkışlara ara ara tanık oluyoruz. Bu çıkışlardan birini geçenlerde İsrail ve Suriye arasında sorun olan Golan Tepeleri için yaptı. Trump’ın  Golan tepelerini bildiğin düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Sözde Kudüs’ün başkent ilan edilmesini isteyen Yahudi lobisi devreye girdi Golan tepelerinin neden önemli olduğunu anlattı Trump da kendi çıkarları doğrultusunda absürt bir çıkış yaptı. Her açıklamaya da inanmak yersiz en son ABD askerleri Suriye’den çekiliyordu. Hala destek gelmeye devam ediyor.

 Golan tepeleri sorunu nedir? Neden önemli bunlar üzerinde kısaca durmak istiyorum.

Golan Tepeleri, İsrail ile Suriye sınırında 1.800km’lik bir alan. 1967’deki Altı Gün Savaşları’nda İsrail tarafından işgal edilinceye kadar Suriye’ye aitti. İsrail günümüzde Golan Tepeleri’nin üçte ikisini ki bunlar en stratejik noktalardır, kontrol ediyor. İsrail Golan Tepeleri’ni işgal etmesinin birkaç nedeni var. İlki, tabii ki sınırlarını genişletmek, ikincisi de en kararlı düşmanı olan Suriye’ye karşı bir tampon bölge oluşturmak.

 Büyük bölümü İsrail’in eline geçtiği andan bu yana Golan Tepeleri’nde zaman zaman sınır çatışmaları ve karşılıklı ateş açma olayları yaşandı ama işgalden sonra yaşanan en büyük savaş 1973 Arap-İsrail Savaşı’dır. (Arapların Ramazan Savaşı, İsrail’in ise Yom Kippur olarak adlandırdıkları savaş yani). Bu savaş sırasında, İsrail iki Arap cephesiyle karşı karşıya kalmıştı: Sina yarımadasında Mısır, Golan Tepeleri’nde de Suriye. Golan Tepeleri’nde Suriye ile İsrail güçleri arasında çok sert ve kanlı bir savaş yaşandı. Eğer Amerikan askeri yardımı almasaydı, İsrail sadece Golan Tepeleri’ni değil tüm savaşı kaybedebilirdi. İsrail 1967’de işgal ettiği Golan Tepeleri’ni 1981’de resmen ilhak etti.

Golan Tepeleri’nin yüksek rakımı, İsrail’e Suriye’nin derinliklerinde gözlem yapma avantajı sağlıyor her şeyden önce. Bir de bölgenin işgali İsrail’in “barış için toprak” olarak adlandırılan politikasına uygun. Bu politika uyarınca İsrail işgal ettiği bölgeleri müzakere yoluyla, tabii ki asıl istediklerini elde ederek, geri veriyor. Golan Tepeleri’nin işgalinde bunlar bir hayli önemliydi ama zamanla bölge başka açılardan da İsrail için vazgeçilmez oldu. Birincisi, Golan’ın İsrail’in kullanabileceği üç tatlı su kaynağından biri olması. Bu nedenle Golan Tepeleri’nin su kaynakları, İsrail’in varlığının yanı sıra genişleme tutkusu için de önemli. İkincisi de şu; İsrail’in tuzdan arındırma tesislerine yapılan yatırımları Golan Tepeleri’nin su kaynaklarına olan bağımlılığını azaltmış olsa da, Golan’daki petrol keşfi, İsrail’in işgal altındaki topraklarda tam bir egemenlik kazanma konusundaki kararlılığını önemli ölçüde güçlendirdi. Bir de İsrail tarafında yaşayan yaklaşık yirmi bir bin Suriyeli elma yetiştiricisi vatandaşların ve elmaların pazarlanması durumu var.

İsrail’in Golan Tepeleri’ndeki işgali uluslararası hukuk açısından yasadışı kabul ediliyor. BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan üç önemli karar vardır ki, çok önemlidir. BMGK’nin 242 (1967), 338 (1973) ve 497 (1981) sayılı kararlarıdır bunlar. BMGK’nin 242 sayılı kararının ilk maddesinde İsrail silahlı kuvvetlerinin işgal ettiği bölgelerden, yani Sina Yarımadası, Batı Şeria ve Golan Tepeleri’nden çekilmesi isteniyor. Ancak BMGK’nin 497 sayılı kararında açıkça İsrail işgalinin yasadışı olduğu vurgulanarak şu görüşlere yer veriliyor: “İsrail’in Suriye’ye ait olan Golan Tepeleri’ne yasalarını, yargısını ve yönetimini empoze etme kararı boş ve geçersizdir, uluslararası hukuki bir etkiye de sahip değildir.”

Tüm bu kararlara rağmen İsrail güvendiği ve kendi gibi BM kararlarını pek de önemsemeyen güçlerin arkasına sığınıyor. Arap kamuoyundan yine bir ses çıkmaması şaşırtıcı gelmedi. Türkiye ise en üst düzeyde açıklama ve girişimlerde bulundu. Bir bakıma ABD buranın meşruluğunu sınamış oluyor.