Kulağıağır işiten bir adamcağız vardı.
Birgün bu adama, “Komşun hasta olmuş.” diye haber verdiler.
Adam,komşusunun hastalığına çok üzüldü. Onu ziyarete gitmeye karar verdi.
“Lakinbu iyi işitmeyen kulaklarla komşumun sözlerini nasıl anlayacağım? Helehastalığından dolayı sesi iyice çıkmaz olduysa… Fakat hasta ziyareti de çokönemli. Mutlaka gitmem gerekir.” diye düşündü.
Adambir süre ne yapması gerektiğine karar veremedi. En sonunda zihninde, hastanınsözlerini tahmin edebileceği fikri uyandı.
“Mesela.”dedi içinden, “Selam verdikten sonra, ‘Ey eziyet çeken komşum nasılsın?’ derim.O mutlaka ‘iyiyim.’ yahut ‘Hoşum.’ der. Ben, ‘Aman şükür, ne yemek yedin?’ diyesorarım. O elbet, ‘Şerbet veya mercimek çorbası.’ der. Ben, ‘Sıhhatler,afiyetler olsun, hangi doktor bakıyor sana?’ derim. O, ‘Filan doktor.’ der. Bende o zaman derim ki: ‘Ayağı çok uğurludur. Geldi mi işin yoluna girer. Kimebaksa iyileştirir.’ Böylece komşuluk görevimi yerine getirmiş olurum.”
Adam,kafasında hazırladığı bu sorularla hasta komşusunu ziyarete gitti.
Hastayaselam verdikten sonra adam sordu:
Nasılsın?
Hastaıstırap çekiyordu ve bitkin düşmüştü.
Ölügibiyim, diye cevap verdi.
Adam,tasarladığı cevabı aldığını düşünerek
Oh, oh… Çok şükür! diyekarşılık verdi.
Hasta bu söze gücendi.“Bu ne biçim şükür?” diye söylendi. “Anlaşılan bu adam bizim kötülüğümüzüistiyor.” diye aklından geçirdi.
Adamikinci sorusuna geçti ve hastaya,
Neyedin, diye sordu.
İlksoruyu içerleyen hasta,
Zehir,diye cevap verdi.
Adam,bu söze de,
Oh,oh, afiyet olsun, karşılığını verdi.
Bukonuşmalar üzerine hastanın kızgınlığı iyice arttı.
Sıraziyaretçinin son sorusuna gelmişti:
Hangidoktor seni tedavi ediyor, diye sordu.
Hasta,artık iyice canından bezmiş bir halde,
Yeterartık, def ol! Azrail geliyor, diye cevap verdi.
Ziyaretçiolan bitenden habersiz gülümseyerek konuştu,
İyi,çok iyi! Ayağı pek uğurludur. Sevin, neşelen…
Hastayıhafakanlar basarken, öbür adam, mutluydu. Böyle bir zamanda komşuluk hatırıgözetebildiği için Allah’a şükrediyordu.
“İbadete koşan niceleri vardır ki sadakatleri olmadığı halde sevapumarlar.”
(Mesneviden Öyküler)